Türkiye’yi depremden, hastalıklardan, ekonomik krizlerden kurtarmanın çaresi!
Türkiye’yi depremden, hastalıklardan, ekonomik krizlerden kurtarmanın çaresi!
Diken üstünde bir ülkede yaşıyoruz. Ülkenin her tarafı fay hatlarıyla çevrili. İstanbul depreminden kaçanlar Ege Bölgesi’ne sığınıyor. Uzmanlar, Ege ve Marmara’da olacak bir deprem tüm sahil şeridini komple silebilir, tüm sahil şeridi sular altında kalabilir diye uyarıyor.
Türkiye’nin her köşesi deprem riski altında. Evlerimiz sağlıklı değil. Köylerdeki yapılar çok eski. Büyük bölümü kerpiçten.
Elazığ – Malatya depreminde (6.8) kerpiç evler de yıkıldı, beton evlerde.
Türkiye ne yapacak?
Türk Milleti depremden nasıl korunacak?
İstanbul az sallandı sokağa çıkan insanlar gidecek yer bulamadı.
Durum bu…
Kimi suçlarsanız suçlayın. Türkiye, bu şartlarda kitlesel deprem ölümlerinin önüne geçemez, geçemiyor da.
İkinci gerçek, hastalıklar.
Kanser hastalarının sayısı hızla artıyor. İlginç ilginç hastalıklar türüyor. MS, ALS, SMA ve DMD kısaltmalarıyla hayatımıza giren hastalıklar can almaya devam ediyor.
İnsanlarımız ekonomik zorluklarla başedemediği için ailecek intihar ediyor.
Bunların yanında kendi iç sorunlarımız ülke insanını mutsuzluğa ve ümitsizliğe sürüklüyor.
Türkiye, 21. Yüzyılda hala darbeleri konuşuyor, tartışıyor, yaşıyor.
Müslüman bir ülkeyiz. İslam insanlarımızı mutlu etmiyor. Diyanet faize fetva veriyor.
Cezaevlerimiz dolu, adliyelerimiz dolu, hastanelerimiz dolu, kabristanlarımız dolu.
Bu sorunlardan kurtulmanın hiç mi çaresi yok?
Siyasiler sadece konuşuyor. Yeni yeni partiler kuruluyor, hiçbirinin çözüm önerisi yok.
Sorunlarımız belli. Çözecek, siyasi irade de yok.
Herkes birbirini eleştiriyor, masaya çözüm önerisini koyan yok.
Bu yazıyı okuyanlar, bunları biliyoruz, bilmediğimiz bir şey söyle, diyecekler.
Söyleyecek bir şeyim olmasa bu kadar derdi üst tarafa sıralamazdım.
Önce Türkiye’nin sorunlarını alt alta yazalım.
-Deprem
-Sağlık
-Ekonomi
-Yargı
-Gıda
Sözü dolandırmak, süslemek, anlaşılmayan kelimeler ve kısaltmalarla göz boyamak istemiyorum. Tüm bu sorunların çözümü Ferdi Tayfur’un "Hadi Gel Köyümüze Geri Dönelim" şarkısındaki mesajında gizli.
Tüm sorunların çözümü köye, hareketli yaşama dönmekten geçiyor.
"Modern köyler, yaşam alanları projesi" ile tek ve iki katlı çiftlik evlerine, bahçeli evlere geri dönülecek.
Devlet atıl arazileri vatandaşa birer dönüm, ikişer dönüm olarak uygun fiyata satacak. İnsanlar bahçeli, modern çiftlik evlerinde yaşamaya başlayacak.
Kendi yiyeceği soğanı, domatesi, patatesi vs kendisi üretecek. İnsanlar toprakla buluşacak. Stres toprağa gidecek. Toprağın verdiği nimetlerden doğrudan istifade edecek.
Evinin önünde tavukları, keçisi, koyunu olacak. Taze sütü kendi koyunundan ve keçisinden sağıp içecek. Yiyeceği yumurtayı kendi tavuklarının kümesinden alacak.
Organik beslenecek.
İsteyen eski yaşantısına devam edebilir. Devlet bu sistemi destekleyecek.
Göreceksiniz, kısa sürede deprem korkusu, kanser vs hastalıklar insanlara ulaşamayacak. İşsizlik sorunu doğrudan çözülecek. Stressiz bir ortamda, organik gıdalarla beslenen insanlar daha az hastalanacak, hastahaneler boşalacak. Kuyruklar kendiliğinden ortadan kalkacak. Devletin sağlık harcamları hızla azalacak. Ekonomi süratle düzelecek.
En önemlisi de insanlar gülümsemeye başlayacak.
Atıl arazilerin satışından devletin kasasında nakit para girecek. İnsanlar stressiz ortamlarda daha az suç işleyecek.
Cinnet geçirmeler, intihar vakaları azalacak.
İnsanların aç kalma ihtimali ortadan kalkacak. Hiç bir şey olmasa, bahçesinde ürettiklerini yiyerek kimseye muhtaç olmayacaklar.
Konut sorunu ortadan kalkacak. Bahçeli evlerde karı koca kavgaları, gereksiz tartışmalar sona erecek.
Kadın cinayetlerini unutacağız.
Yeni yapılaşma iyi kontrol edilecek, yüksek yüksek binalara izin verilmeyecek.
Maliye Sistemi’ne de reset atılacak. Maliye Bakanlığı, Vergi Daireleri gibi kurumlara ihtiyaç kalmayacak Sanal Pos Projesi ile her hangi bir ticareti yapmak isteyene şirket kur denilmeyecek, tüm ticaret kredi kartı / banka kartı sistemi ile yapılacak.
Esnaf Odalarına /Ticaret Odaları’na anlamsız aidatlar ödenmeyecek.
Bankalar her isteyene Pos, Sanal Pos verecek. Bir ürün ve hizmet satın alanlar ödemeleri kartla yapacak. Vergi ödeme yapılırken peşin alınacak. Vergi sistemi yeniden ele alınarak ithalat / ihracat şirketleri dışında şirkete ihtiyaç duyulmayacak.
Peşin vergiler indirilerek, vergi ödemek cazip hale getirilecek.
Tüm sistem bankalar üzerinden digital olarak kontrol edilecek. Ödenmeyen vergi borcu olmayacak.
Devlet vergi borçlarını tahsil için proje üstüne proje üretmek zorunda kalmayacak.
Bu sistemde az vergi ödeneceği için, insanlar gönüllü olarak bu sisteme geçecekler.
Nakit alış veriş ortadan kalkacak.
Göreceksiniz, bu sistem hayata geçirilmeye başlandığında hastaneler gibi adliyeler de boşalacak.
Kabristanlar gencecik insanların meskeni olmaktan çıkacak.
Zeytinyağı üretimi ve tüketimi özendirilecek. Sağlıksız yağların, gıdaların üretimi ve satışı sigara ile benzer muameleye tabi tutulacak.
Gıda üretiminde insan sağlığına zararlı hiçbir ürünün üretilmesine ve satışına izin verilmeyecek.
Uzun sözün kısası, Türkiye, tüm sisteme reset atacak…
Şayet depremin yıktığı binaların altında ölmek istemiyorsak, kanser olup kemoterapilerde çile çekmek istemiyorsak, cinayetler, adliyeler, cezaevleri olmasın istiyorsak, tüm yaşam sistemimizi, alışkanlıklarımızı değiştireceğiz.
En azından böyle bir sistemi özleyen ve isteyenlere imkan vererek, insanların kendi kendine sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sistemine geçmesini sağlayacağız.
Haydi akademisyenler, siyasetçiler. Bu sistemi masaya yatırın ve Türkiye'yi kurtarın. Türk Milleti'nin ömrünü uzatın.
Veya eski düzen devam edin.
Kısa yaşayın, mutsuz yaşayın, sebepsiz ölün! Genç ölün, cesediniz yakışıklı olsun!
*
Bu projeyi parti programına alacak, realist bir siyasi parti ve lider aranıyor....
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
E-Mail: [email protected]