Türkiye’yi Emine Erdoğan’ın Evlat Sevgisi mi Normalleştirecek?

Emine Erdoğan: “Rövanş isteyenler bu kez senden değil, çocuklarımızdan ve ailemizden alacak”

Türkiye’yi Emine Erdoğan’ın Evlat Sevgisi mi Normalleştirecek?






YUSUF İNAN YAZDI...

Türkiye’yi Emine Erdoğan’ın Evlat Sevgisi mi Normalleştirecek?

Türkiye, son yıllarda siyasi sahnesinde birçok değişiklik ve dönüşüm yaşadı. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi gibi yeni siyasi oluşumlar, AK Parti’den koparak farklı bir siyasi vizyon sunmak amacıyla kuruldu. Bu iki parti, liderleri Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan tarafından ayrı ayrı kuruldu ve Türk siyasetine bir alternatif sunma iddiasıyla ortaya çıktı. Ancak bu iki parti de, kuruldukları günden bu yana beklenen siyasi etkiyi yaratmakta zorlandı. Yaklaşık beş yıl içinde beklenen oy potansiyeline ulaşamayan bu partiler, bir anda birleşme konulu görüşmelerle gündeme geldiler.

Peki neden şimdi?

Bu sorunun yanıtını, yakın dönemde yaşanan bazı olaylarda ve açıklamalarda aramak gerek. Fehmi Koru’nun Abdullah Gül ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmeyi duyurması ve Sebahattin Önkibar’ın bu görüşmenin ayrıntılarını paylaşması, bu birleşme girişiminin arkasındaki motivasyonları ortaya koyuyor. İddiaya göre, Emine Erdoğan bu görüşmede arabulucu rolü üstlenmiş ve eşi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Rövanş isteyenler bu kez senden değil, çocuklarımızdan ve ailemizden alacak” diyerek bir uyarıda bulunmuş. Bu uyarı, Türkiye’nin içinden geçtiği zorlu dönemde, aileyi koruma içgüdüsünün nasıl siyasete yansıdığını gösteriyor.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda toplumsal bir çöküşe de işaret ediyor. Suç örgütlerinin sokaklarda serbestçe dolaşması, genç bir polis memuru Şeyda Yılmaz’ın şehit edilmesi ve gazetecilerin düşünceleri nedeniyle yargılanıp cezalandırılması, ülkenin hukukun üstünlüğünden ne kadar uzaklaştığını gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, Emine Erdoğan’ın çabaları geç kalmış bir girişim olarak değerlendirilebilir. Zira ülkede hukukun raydan çıkması, yalnızca bugünün değil, uzun yılların birikimi olan bir sorun.

Emine Erdoğan’ın girişimleri, belki de Türkiye’yi normalleştirmek için bir adım olabilir. Ancak bu adımların ne kadar etkili olacağı, hukukun tekrar rayına oturup oturamayacağına bağlıdır. Bu süreçte, Emine Erdoğan’ın çevresinde “Brütüs”lerin olduğuna dair uyarılar dikkate değer. Brütüs, Roma İmparatorluğu döneminde, Sezar’a karşı düzenlenen suikastın baş aktörlerinden biriydi. Sezar’ın en yakınındaki dostlarından biri olmasına rağmen, Roma Cumhuriyeti’ni korumak adına Sezar’a ihanet etti. Tarihte ihanetin simgesi haline gelen Brütüs, Türkiye’nin içinden geçtiği bu zorlu dönemde de bir metafor olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye’nin siyasi arenasında da benzer “Brütüs”lerin olduğu bir gerçek. AK Parti içindeki bazı isimlerin, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek hukukun ihlaline göz yumması, bu ihanetin modern bir versiyonu olarak değerlendirilebilir. Abdullah Gül ile Erdoğan arasında gerçekleştirilen görüşmenin bu süreci ne kadar engelleyebileceği ise belirsizliğini koruyor.

Emine Erdoğan’ın evlat sevgisiyle başlattığı bu çaba, Türkiye’yi normalleştirmek için yeterli olacak mı? Bu sorunun cevabı, yalnızca Erdoğan ailesinin alacağı kararlarda değil, aynı zamanda Türkiye’deki hukuk sisteminin tekrar nasıl inşa edileceğinde yatıyor. Ancak, bu süreçte hızlı ve kararlı adımlar atılmadığı takdirde, rövanş isteyenlerin yelkenlerindeki rüzgarın kesilmesi zor görünüyor.

Türkiye’nin geleceği, yalnızca siyasi liderlerin değil, tüm halkın adalet ve hukukun üstünlüğüne olan inancına bağlıdır. Emine Erdoğan’ın bu girişimi, belki de Türkiye’de bir dönüm noktası olabilir. Ancak bu dönüşümün gerçekleşmesi için, tüm “Brütüs”lerin etkisiz hale getirilmesi ve hukukun tekrar egemen kılınması gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu karanlık dönemin sona ermesi zor olacaktır.

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

İnstagramfondinan2016

Mail: [email protected]