Türkler 'korkunç' mu?!
Adam Türkiye'yi değil, Rum kesimini istiyor. Dolayısıyla Yunanistan'ı istiyor.
Türkler 'korkunç' mu?!
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, eğer Kıbrıs'ın Türkiye ile birleşmesini "korkunç" kelimesiyle ifade etmeseydi, sözlerini, Kıbrıs Rum Kesimi'ni tuzağa düşürmek için manevra görebilirdim. Türkiye'ye karşı "korkunç" ifadesini kullanması, ayrı bir dünyanın insanı olduğunu gösteriyor.
"Korkunç" kelimesini yanlış mı çevirmişler diye metnin İngilizcesine de baktım. "Horrible"in, "korkunç"tan başka birçok anlamı var ama hepsi menfi. "Korkunç" diye çevrilmesine itiraz etmediğine göre, M. Akıncı, Türkiye'ye karşı en uç noktada demektir.
Adam Türkiye'yi değil, Rum kesimini istiyor. Dolayısıyla Yunanistan'ı istiyor.
İngilizlerin The Guardian gazetesine verdiği mülâkatında iki başlık öne çıkıyor.
Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanma ihtimalini "horrible" olarak nitelendiriyor. Bu ifadeyi Kırım örneği üzerinden kullanıyor. Kastettiği Ruslar. Ukrayna'dan alıp kendilerine zimmetlemişlerdi. Türkiye bu ilhakı tanımıyor, biliyorsunuz. Ukrayna'da kalması çıkarımıza daha uygun. Asıl onun bu benzetmesi "horrible"!
"Horrible"in altında yatan bir sebep de şu anda Türkiye'yi idare edenlere karşı duyduğu husumet.
Ankara'nın işaretiyle KKTC'de camiler yapılması, Kur'ân kursları açılması, evrim teorisinin kitaplardan çıkarılması... Demek istiyor ki; cami yapma. Evrim teorisi bizim için Batılılaşmanın olmazsa olmaz eşiği; kaldırma. Kur'ân kurslarını hiç açma; açarsan laiklik elden gidiyor.
AKP Hükûmeti'nin, cemaatler/tarikatlar ve cemaatleşmiş/tarikatlaşmış vakıflarla Türkiye'yi köklü dönüşmeye soktuğu bir gerçek. İnsanı irkiltiyorlar.
Nereye varılmak isteniyor? Gerçekten maksat dini öğretmek, bilinmeyenleri anlatmak mı, yoksa kendi cemaatlerini kurmak mı? Türkiye'de nereye varıldığı ayan beyan görülüyor: Hükûmet edenler, kendi cemaatlerini kurarak cemaat dışında kalanlara, başka yolda yürüyenlere hak tanımıyorlar, bir tür "kabilecilik" güdüyorlar.
Türkiye böyle adımlara alışık. Ancak, Kıbrıslılar, şimdi yenileri türemediyse kimya mühendisi Nâzım Kıbrısî'den başka cemaat/tarikat lideri bilmiyor. Bu kimya mühendisine intisap edenler de mahdut. Sokakta görseniz hemen tanırsınız. İsmail Ağacılar gibi kendilerine has giyimleri var.
Meseleye şuradan da bakmalı: Hazmedemeyecek dozda enjekte edilen iğne misali, cemaat/tarikatların telkininin dozunu kaçırdığı, insanları kaygılandırdığı, "Din bu mu?" şüphesine sürüklediği bir vakıa.
M. Akıncı, Kıbrıs'ta bu dozun ayarlanmadığını gördü. Halkı arkasına alacağına inandı ve ayrı bir yol çizdi.
Düşünebiliyor musunuz? Adam "İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım." diyor!
Aklı zorlayan bir söz. Suriye'deki Fransız mandasına bağlı olarak 2 Eylül 1938'de kurulan Hatay Cumhuriyeti, 1939'da referandumla Türkiye'ye bağlanmıştı. Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'di. Asıl "horrible" Mustafa Akıncı'nın bu sözleridir. Hatay, demek ki, öyle kalmalıydı ve Suriye yutmalıydı.
M. Akıncı o kadar tenkit edildiği hâlde geri adım atmadı. Rum kesiminin övgüleri bayağı cesaretlendirmiş. Beyefendi diyor ki:
"'Kıbrıs Türk´tür Türk kalacaktır' siyaseti 1950'lerin sloganıdır. Gerçek durumla ilişkisi yoktur. Kıbrıs´ta yaşayan farklı toplumlar vardır ve barış içinde yaşayacakları federal bir düzen arayışı sürmektedir."
Bir de Rumlara sor bakayım, "Kıbrıs Rum'dur Rum kalacaktır!" diyorlar mı, demiyorlar mı?
Kaynak Yeniçağ: Türkler 'korkunç' mu?! - Arslan TEKİN