"Türklerin atası" diye de anılan İskitlerin mezarları kazıldı: Bulgular, kanlı ritüellere işaret ediyor

Sibirya'nın kalbindeki eski mezarlık

"Türklerin atası" diye de anılan İskitlerin mezarları kazıldı: Bulgular, kanlı ritüellere işaret ediyor


"Türklerin atası" diye de anılan İskitlerin mezarları kazıldı: Bulgular, kanlı ritüellere işaret ediyor

Çalışmanın yazarına göre bulgulari muhtemelen insanların öldürüldüğü ve savaş ganimetlerinin biriktirildiği, gizemli ritüellere işaret ediyor

Eski tarihçiler, bozkır göçebelerini, hayatlarını savaşa adamış insanlar olarak tanımlıyordu. Ancak milattan sonraki ilk yüzyıllarda bu topluluklarda yaşanan şiddet vakalarıyla ilgili çok az arkeolojik ve antropolojik veri mevcut. Diğer yandan Bern Üniversitesi ve Rusya Bilimler Akademisi'nden araştırmacıların liderlik ettiği uluslararası bir araştırma ekibi, MS. 2. ve 4. yüzyıllar arasında Sibirya'da yaşayan göçebelerin deneyimlediği şiddet türlerine dair yeni bulgular sundu. 

Sibirya'nın kalbindeki eski mezarlık

Güney Sibirya'daki Tuva, Rusya Federasyonu'na bağlı bir Türk Cumhuriyeti ve Taş Devri'nden bu yana insan faaliyetlerini belgeleyen çok önemli bulgulara ev sahipliği yapıyor. Burada bulunan ve Tunç-Demir Çağı’nda yaşayan İskitlere ait kalıntılar ve eski mezarlarsa özellikle önemli. Bilim dünyasında İskitler'in Ön Türk olduğuna dair iddialar olduğu gibi İrani bir halk olduğuna dair görüşler de bulunuyor.

Tuva'daki Tunnung1 isimli kazı alanı, İskitlerin maddi kültürünün bilinen en eski mezarlarından biri konumunda. Alan, Bern Üniversitesi'nden Dr. Gino Caspari, Rusya Bilimler Akademisi'nden Timur Sadykov ve Jegor Blochin tarafından yönetilen bir arkeolojik görev için 2017’den beri kazılıyor.

Eurekalert’in haberine göre Tunnug1'deki son kazılarda 87 kişinin iskelet kalıntılarının bulunduğu, MS 2 ila 4. yüzyıllara tarihlenen bir mezarlık ortaya çıkarıldı. Bunlardan iskeletlerden birkaçında, hem savaşa hem de şiddet içerikli ritüellere işaret eden izler bulundu.

Araştırma ekibi, iskelet kalıntılarında görülen travmaların ayrıntılı analizini yaptı. Bunun ardından söz konusu travmalara yol açabilecek olaylara dair senaryolar belirlendi.

Şiddet, savaş ve ritüeller

Araştırmacıların kalıntılarını incelediği bireylerin yüzde 25’i, kişilerarası şiddet, yani dövüşler ve kavgalar nedeniyle ölmüştü. Şiddet içeren eylemler daha çok erkekleri etkilese de mağdurlar arasında kadın ve çocuklar da yer alıyordu. Tunnung1’de bulunan bazı bireylerinse boğazı yarılmış ve kafa derisi yüzülmüştü.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Marco Milella, söz konusu bulguları şöyle yorumladı:

Bu, şiddetin yalnızca baskınlar ve savaşlarla ilgili olmadığını gösteriyor. Bulgular aynı zamanda, muhtemelen insanların öldürüldüğü ve savaş ganimetlerinin biriktirildiği, gizemli ritüellere işaret ediyor.

Siyasi istikrarsızlık ve şiddet

Tunnug1'de gömülü kişilerin yüksek düzeyde şiddete maruz kaldığını söyleyen Miella, sözlerini şöyle sürdürdü:

Milattan sonraki ilk yüzyıllarda Güney Sibirya'nın tamamı siyasi istikrarsızlık içindeydi. Çalışmamız, günümüzde olduğu gibi geçmişteki siyasi değişimlerin de insanların yaşamını ve ölümünü etkilediğini gösteriyor.

 

Independent Türkçe, Eurekalert