Tutuklamaya yargı zirvesinden 2. itiraz
Yargıtay Başkanı gibi güçlü bir şekilde tepki gösterdi.
Yargıtay Başkanı İsmail Hakkı Cirit'in, Metin İyidil hakkında verilen, "Ağırlaştırılmış Müebbet-Beraat-Tutuklama" tezat kararlarına güçlü bir şekilde itiraz etmesine dünkü yazımda yer verdim.
Yargının zirvesindeki ikinci kurum olan Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve ceza hukukçusu Prof. Dr. Metin Feyzioğlu da konuşmamda gördüm ki, Yargıtay Başkanı gibi güçlü bir şekilde tepki gösterdi.
"Devam eden bir dosya hakkında yorum yapmam ancak hukuki yargılama sistemi hakkında söylemek isterim ki beraat eden bir sanık hakkında tutuklama kararı verilmesi doğru değildir" diyen TBB Başkanı Prof. Dr. Feyzioğlu, şunları söyledi.
"Birinci derece mahkemenin bir dosya hakkında verdiği "Ağırlaştırılmış Müebbet" kararı üst mahkeme olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin (BAM) ilgili ceza mahkemesi tarafından "Beraat" kararı ile bozulmuştur.
Bu kararın temyiz yeri Yargıtay'dır. İtiraz oraya edilir dosya hakkında birinci derece ve istinaf mahkemelerinin verdiği kararlar Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından incelenir ve karara bağlanır.
İstinaf mahkemesi beraat kararı verdi ise sanık tahliye edilir, aynı seviyedeki başka bir istinaf mahkemesinin bu tahliye kararını kaldırması hukuka aykırılık teşkil eder.
Kaldı ki, tutuklama kararına yapılan itirazın da üçüncü bir istinaf mahkemesi tarafından kaldırılması da hukuksuzluğun devamı niteliğindedir.
Hukuk sistemi bu tür kararlar ile yara alıyor."
Tahliye edilen sanık hakkında bu kez
Değerli okurlarım,
İngiltere'de adalet bakanlığı göreve başlayan hâkim ve savcılara "açık çek" vererek, "gün gelir davalarda size baskı olur ve bu baskıdan kurtulmak, özgürce hüküm vermek için meblağ sınırı olmadan bu çekleri kullanabilirsiniz" der.
Yıllarca hiçbir savcı ve hakim bu çeki kullanmaz.
Ancak genç bir hakimi, "Yüksek bir meblağ da yazsam ödenecek mi?" diye meraklandırır ve bir çek yaprağına 500 bin İngiliz Sterlini yani 3.8 milyon lira yazar ve bankaya tahsile gidip nakit teslim ister.
Banka şubesi bir süre bekletip parayı temin edip ödemeyi yapar.
Genç hâkim, "gerçekmiş" der ve vezneye gidip parayı gönderen adalet bakanlığı hesabına geri yatırır.
Ertesi sabah işe gittiğinde Adalet Bakanlığından gelen 2 müfettiş, "neden böyle bir uygulama yaptınız" diye sorar ve verdiği, "Bakalım söylenen gerçek mi diye merak ettim" yanıtını zapta geçirtip imzalatırlar.
Bir kaç saat sonra da Adalet Bakanlığından gelen, "Devleti test etmek, sınamak haddiniz değildir. Görevinize son verilerek hakkınıza kamu davası açıldı" tebligatı yapılır.
Adalet topallamaz, yargı siyasete alet olmaz, savcı ve hâkimler cübbelerinin önünü iliklemez, hukuk çiğnenemez.
Yargıtay Başkanı İsmail Hakkı Cirit diyor ki?
"Yargı, millet adına bir vekalet yetkisini kullanıyor. Hakimlerin, bu vekalet görevini hiçbir şekilde başkasına vermemesi lazım geldiğini söylüyoruz.
Toplumsal mutabakatla anayasa lazım. Herkesin kendisini orada hissedeceği bir anayasa…
Devletimiz büyük sıkıntıya girecek diye her yerde, yargı, kuvvetler ayrılığı, hakim bağımsızlığını, bir takım şeylerin yanlış gittiğini söylüyorum. Doğruları göstermeye çalışıyoruz."
Kaynak Yeniçağ: Tutuklamaya yargı zirvesinden 2. itiraz - Orhan UĞUROĞLU