Ufukta erken seçim mi var?
HDP hakkındaki kapatma davası
Ufukta erken seçim mi var?
"Uzun süredir erken seçim konuşuluyor, ama sadece meclis aritmetiği değil, ekonomik durum ve iktidarın büyük oy kaybı da erken seçimi ihtimal dışı bırakıyor." Banu Güven DW Türkçe'de yazdı.
Uzun zamandır erken seçim senaryoları konuşuluyor. Bir görüşe göre Erdoğan'ın erken seçimden başka bir çıkış yolu yok. Hatta Anayasa'nın 101'inci maddesindeki "Cumhurbaşkanı iki kez seçilebilir" maddesine dayanarak, daha önce 2014'te ve 2018'de Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'ın, ancak erken seçim söz konusu olursa tekrar aday olabileceğini savunanlar var. Diğer görüş ise Erdoğan'ın elinden geldiği ve nefesi yettiği sürece seçimi tarihinde yapmaya çalışacağı yönünde. Ben çok erken başlayan bu tartışmaların en başından beri ikinci görüşün gerçekçi olduğunu, yani erken seçim yapılmayacağını düşünüyorum.
İktidarın ve Erdoğan'ın boğazına kadar girdiği, herkesi de beraberinde içine çektiği ekonomi batağından yakın vadede herhangi bir seçimle çıkması mümkün değil. En son kamuoyu yoklamaları da MHP ile oluşturduğu Cumhur İttifakı'nın yakın vadede bir seçimde çoğunluğu kaybedeceğini gösteriyor. Hal böyleyken, mecliste erken seçim kararı için gerekli olan 5'te 3 çoğunluğun sağlanması mümkün değil. Bu çoğunluk da AKP ve MHP sıralarından 102, hadi BBP'nin de bir oyunu sayacak olursak, 101 fire verilmeden mümkün değil. İktidarın kaybedileceği, Beştepe'ye veda edilmesini gerektirecek bir sonucu Erdoğan ve Bahçeli neden göze alsınlar ki?
Erdoğan'ın seçim sistemini değiştirip, ilk turda yüzde 51 yerine çoğunluğu sağlayanın cumhurbaşkanı seçilmesi yoluyla iktidarı garantilemek gibi bir girişimi olur mu? Bu da Anayasa değişikliği gerektiriyor. Bu formül de, muhalefetin destekleyeceği bir değişiklik olamaz elbette.
HDP hakkındaki kapatma davası
Erdoğan ve ortağının şu anki tek hedefi, Cumhuriyet'in 100'üncü yılına denk gelen 2023'teki seçimlere yatırım yapmak, bu seçimleri alabilmek için elde ne imkân varsa kullanmak.
HDP hakkında Anayasa Mahkemesi'nde açılan kapatma davası da bu yolda atılan adımlardan biri. Parti kapatmalara alışık bir ülkeyiz. Siyaset böyle durumlarda hemen yeni bir partiyle yoluna devam edebiliyor. Kendisi de bu konuda deneyim sahibi olan iktidar bu ihtimali HDP'li 451 kişiye siyaset yasağı getirilmesini sağlayarak aşmaya çalışıyor. Böylelikle seçimlerde kilit rol oynadığını defalarca göstermiş bir partinin örgütü ve olası adayları da sahneden silinmek isteniyor. Bu davada ön savunmasını veren HDP'nin dikkat çektiği önemli bir nokta, dosyaya giren birçok ifadeyi alan eski başsavcı İrfan Fidan'ın bugün Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi olması. Yani bir nevi ihsas-ı rey durumu ortaya çıkıyor. HDP AYM'ye son atanan hâkim olan İrfan Fidan'ın bu davada oy hakkı bulunmasına karşı çıkıyor. Bu arada, MHP lideri Bahçeli'nin de Anayasa Mahkemesi üzerinde "kapatma" gibi tehditlerle baskı kurmaya çalıştığını hatırlatalım.
Ülkedeki ekonomik tablo
İktidar önündeki bir buçuk yılı bu türden, hukuku siyasete alet ettiği siyasi manevraların yanında, popülist bazı girişimlerle de kullanmak istiyor. Suriye'deki askeri varlığı artırmak, yeni harekatlarla çatışma alanını büyüterek milliyetçi duyguları kamçılayacak bir ortam yaratmak da bu taktiklere dahil, asgari ücrete ve emekli maaşlarına zam da. Ama iktidarın girdiği çıkmaz sokaktan kurtulması kolay değil. Enflasyona yenilmeyecek düzeyde yeni bir asgari ücret vaadinde bulunan iktidara sormak gerekiyor: Mesela maaşlar bugün belirlense, zammı sizin Ekim 2021'e dair yüzde 19,89'luk yıllık enflasyon hesabınıza göre mi, yoksa bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu'nun vardığı yüzde 49,87'lik enflasyon oranına göre mi yapacaksınız? Kulislerde son 45 yılın en yüksek zammının geleceği konuşuluyor. Bu artışın çalışana ve işverene yansımalarını ise iktidar pek düşünmek istemiyor. BBC Türkçe'de Ayşe Sayın'ın yazdığı, sayıları 6 milyonu bulan Erken Emeklilikte Yaşa Takılanlar'ın (EYT) sorununu çözme ve emekli maaşlarında 3600 gösterge artışı planları da iktidarın 2023'e kadar belini doğrultma girişimleri arasında olabilir. Ne var ki iktidar bir cebe koyduğunu, diğer cepten alıyor. Her alanda üst üste gelen zamlara ek olarak, vergi, harç ve cezalardaki artışı belirleyen yeniden değerleme oranının yüzde 36,2 olarak açıklandığına dikkat çekelim.
Ekonomide büyüme rakamlarıyla hava atmayı seven Cumhurbaşkanı'nın, cari açığı kapatma amacından başka bir şeye hizmet etmesi imkânsız faiz politikası da onu aşağı çektikçe çekmekte. Bu politikada ısrar ederse 2023'te ne biçecek, orası ayrı konu.
Erdoğan üçüncü kez aday olabilir mi?
Erdoğan'ın erken seçim olmadığı takdirde üçüncü kez seçilemeyeceği görüşüne gelecek olursak… Bu görüş, Anayasa'nın 116'ncı maddesindeki "Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir" hükmüne dayandırılıyor. Bu hüküm gerçekten de Erdoğan'a üçüncü kez aday olma imkânını veriyor.
Ne var ki, memleketin en yetkin Anayasa profesörlerinin görüşünün aksine, Erdoğan ve iktidar ortağı Bahçeli bu hükmün miladını 2017'de cumhurbaşkanlığı sistemine geçilen Anayasa değişikliğiyle başlatıyor. Bu yoruma göre, Erdoğan yeni sistemde 2018'de ilk kez seçilmiş oluyor. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'nda hesaplar, Erdoğan'ın 2023'te de seçilmesi, mecliste yeterli çoğunluk sağlanması ve bu yolla erken seçime gidilerek, Erdoğan'ın bir kez daha aday olması, seçilmesi üzerine yapılmıştı. Anayasa değişikliği bu senaryo için imkân tanısa da iktidarın oy kaybı ve Erdoğan'ın sağlık durumundaki gözle görülür değişim nedeniyle, şimdilik sadece 2023 hedefine odaklanıldığını düşünebiliriz. Kısacası, bu ekonomik koşullarda, Erdoğan cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğu sürece, ufukta bir erken seçim görünmüyor.
Önümüzdeki bir buçuk yıl iktidar için kendini toparlama manevrasıyla geçecek. Muhalefetin de memleketin kaderini değiştirmek açısından altın bir fırsat olan bu süreyi iyi bir stratejiyle kullanması gerekiyor.
Banu Güven
Deutsche Welle Türkçe