"Ukrayna ilk yabancı gönüllü savaşçıları kabul etmeye başladı
Ve Ukrayna duyurdu: 16 bini yolda
Ve Ukrayna duyurdu: 16 bini yolda
Rusya Ukrayna savaşı sürerken, Ukrayna'nın Batı'dan askeri yardım talepleri de sürüyor.
Daha önce ülke dışından gönüllü olanların dahil edileceği bir "lejyoner taburu" oluşturulacağını duyuran Ukrayna lideri Zelenskiy, bugün de yaptığı açıklamada, "Ukrayna ilk yabancı gönüllü savaşçıları kabul etmeye başladı. Bunlardan ilk 16 bini ülkeye geliyor" diye belirtti.
Zelenskiy, "Özgürlüğü savunmak, hayatı korumak, bizim için, hepimiz için başarılı olacağına eminim" diye de ekledi.
Zelenskiy'nin iddiasında yer alan 16 bin askerin uyruğu ve nereden geldiği ise açıklanmadı.
SONER YALÇIN YAZMIŞTI
Zelensiy'in ülke dışından gönüllü asker toplama girişimi, gazeteci-yazar Soner Yalçın'ın bu alandaki yazılarını akıllara getirdi.
2014 yılında Sözcü gazetesindeki köşesinde birçok kez bu konuyu ele alan Soner Yalçın, askeri endüstrinin nasıl işlediğini anlatmıştı. Soner Yalçın, "kiralık orduları" aktardığı yazısında, şirketlerin nasıl çalıştığından bahsetmişti.
Soner Yalçın yıllar önce şunları söylemişti:
"Suudi Arabistan'ın silahlı gücü neredeyse tamamen özel askeri endüstrinin kontrolünde. Amerikan özel kuvvetlerinden (U.S. Special Forces) “emekli” 1500 subay 'Vinnell' şirketi altında, yıllık 800 milyon dolarlık bir sözleşmeyle çalışıyor. Keza BDM, Suudi Arabistan ordusuna lojistik, eğitim, istihbarat ve kapsamlı danışmanlık hizmeti veriyor. “Cable and Wireless” kontr-terör eğitiminden; “Booz-Allen Hamilton” harp akademisinden; SAIC donanmadan; “O'Gara” ise kraliyet ailesinin güvenliğinden sorumlu! (Afganistan başkanı Hamid Karzai'yi Amerikan “DynCorp” koruyor!)"
Yalçın, Suudi Arabistan örneğini belirterek TSK'yı da uyarmış, "TSK serbest pazara düşecek! Günümüz ülke işgalleri böyle gerçekleşiyor" demişti.
"GÜNÜMÜZ ÜLKE İŞGALLERİ BÖYLE GERÇEKLEŞİYOR"
Soner Yalçın, "Kiralık Ordu"nun gelirlerinden ve holdinglerden bahsettiği yazısında, "Dünyadaki askeri hizmet sektörünün en büyüğü Brown&Root Services (BRS) faaliyetlerinden haberdar mısınız? Amerikan Ordusu nereye gidiyorsa BRS oraya gidiyor: Afganistan, Irak, Arnavutluk, Bosna, Hırvatistan, Somali, Özbekistan, Kuveyt, Kosova, Zaire vs. Babasının hayrına buralarda bulunmuyor; bu 'Kiralık ordunun' yıllık geliri 6 milyar dolar" ifadelerini kullanmıştı.
Yalçın köşesinde, Halliburton Holding'in sahibi Erle P. Halliburton için, "Adını hiç duydunuz mu" diye sorarken, holdingin yıllık gelirinin, 24.8 milyar dolar olduğundan ve 100'den fazla ülkede faaliyette bulunduğundan bahsetmişti. Yalçın, "Salt Irak'taki hizmetleri için Halliburton'un “kiralık ordusuna” ödenen para, ABD'nin 1991 yılında Körfez Savaşı için yaptığı harcamanın üç katıydı. ABD Savunma Bakanlığı raporuna göre, 2007'de Irak'ta bulunan “kiralık ordu” mensubu 180 bindi" diye belirtmişti.
"IŞİD BU PAZARIN BİR ÜRÜNÜ"
Kiralık orduların dünyanın her tarafında var olduğunu, ama en etkin oldukları yerlerin başında körfez ülkelerinin geldiğinden bahseden Soner Yalçın, IŞİD'in de bu pazarın bir ürünü olduğunu belirmişti. "IŞİD içindeki teröristlerle ilgili bilgileri okudukça, -örneğin dünyanın dört bir yanından gelmeleri, maaş almaları vs- aklıma kiralık ordularda bulunan paralı askerler geliyor" diyen Yalçın, "IŞİD militanları savaşmayı nerede öğrendi? Kim eğitti? Medya masallarını okuyoruz; evinden otururken birden gidip IŞİD'e katılmış vs. Hangisi örnek vereyim… İngiliz şirketi 'Sakina Security' veya 'TransGlobal Security International', bu dincilere 'Cihat eğitimi' vermedi mi" demişti.
Bugün geldiğimiz noktada, tekrar gündeme oturan "Kiralık ordu" meselesini yaklaşık 8 yıl önce kaleme alan Soner Yalçın'ın o yazıları şu şekilde:
"TESPİT: Olayları, ekonomik temelli düşünceyle anlama-analiz etme yöntemi solculukla özdeşleştirildiği için, iki sakallı (Marks ve Engels) bizim üniversitelere hiç sokulmadı. Bu da temel meseleleri kavrayamamamıza neden oldu. Gündemdeki olayları hala Soğuk Savaş yıllarının bize dayattığı tek boyutlu düşünce sistematiğiyle tartışıyoruz.
Bu yüzeysellik nedeniyle; tv’lerde IŞİD’i konuşanların ne dediklerini anlamıyorum.
Halbuki anlamanın özünü şu oluşturmalı:
IŞİD nereyi işgal etti; petrol kenti Musul’u!
Yani…
Irak petrolünün yüzde 17’sini elinde tutan IŞİD dünyanın en zengin terör örgütü oldu!
Yani…
Meselenin ekonomik değeri var.
Para varsa küresel güçler oradadır.
Geliniz, üzerinde hiç durulmayan meselenin bambaşka yönünü yazayım…
Erle P. Halliburton’un adını hiç duydunuz mu?
Peki ya, yıllık geliri 24.8 milyar dolar olan ve 100 ülkede faaliyette bulunan inşaat ve enerji şirketi Halliburton Holding’i bilir misiniz? (Petrol-doğalgaz bulur, çıkarır, üretir. Ayrıca, petrol tesisleri, boru hatları ve kimyasal tesisler kurar.)
Bu holdingin yan kuruluşu olup dünyadaki askeri hizmet sektörünün en büyüğü Brown&Root Services (BRS) faaliyetlerinden haberdar mısınız? Amerikan Ordusu nereye gidiyorsa BRS oraya gidiyor: Afganistan, Irak, Arnavutluk, Bosna, Hırvatistan, Somali, Özbekistan, Kuveyt, Kosova, Zaire vs. Babasının hayrına buralarda bulunmuyor; bu “kiralık ordunun” yıllık geliri 6 milyar dolar!
Kafanız mı karıştı; öyle ya bir yanda petrol – inşaat işleri yapan küresel bir şirket var ve bunun bir de kiralık ordusu bulunmakta!
O halde en başa dönüp anlatayım…
DİCK CHENEY
Erle P.Halliburton 1892’de Tennessee’de doğdu.
Birinci Dünya Savaşı’nda Amerikan Donanması‘nda mühendis olarak görev yaptı.
Ortadoğu haritası 1919’da “barış antlaşmalarıyla” yeniden çizilirken, Halliburton yeni taşındığı Oklohama/ Wilson’daki evinin tek odasında petrol kuyularını çimentolama şirketi; “New Method Oil Well Cementing Company”i kurdu.
Aynı yıl…
Teksas’ta George ve Herman Brown kardeşler, kayınbiraderleri Dan Root’un parasal desteğiyle “Brown&Root” inşaat ve mühendislik firmasını kurdu.
Sonraki elli yıl içinde, ABD’nin okyanus ötesine açılma /emperyalist programıyla her iki şirket çok büyüdü.
Kuzey Denizi ve Ortadoğu’da dünyanın en zengin petrol kaynaklarının bulunması Halliburton’u petrol kuyuları açma konusunda dünyanın bir numarası yaptı.
Erle P. Halliburton 1957’de öldü ama şirketi büyümeyi sürdürdü.
Halliburton, 1963’te dünyanın sayılı inşaat ve mühendislik şirketi Brown&Root’u satın aldı.
Halliburton, Vietnam Savaşı sırasında bu ülkeye askeri üs, hava alanları, yol vb. inşaatı yaptı. Fakat, 1970’lerdeki ekonomik durgunluk ve petrol piyasasının güç kaybetmesi, tüm dünyada 100 şirketiyle faaliyet gösteren Halliburton’u etkiledi; maaşlarda kesintiye gidildi vs.
İmdadına Saddam yetişti! Kuveyt’i işgali ve ardından başlayan Körfez krizi şirketi kurtardı! Kuveyt’teki hasar görmüş tüm kamu binalarını Brown&Root yeniden yaptı. Halliburton ise 320 petrol kuyusundaki yangını kontrol altına alma işini aldı! Yeni petrol kuyuları vs açarak Halliburton kurtuldu.
Ve ne tesadüf: Körfez krizi döneminin ABD Savunma Bakanı Dick Cheney -partisi Cumhuriyetçiler seçimi kaybedince- Halliburton’un yönetim kurulu başkanlığına getirildi! Yıl: 1995 idi.
Ve yine ne tesadüf; Cumhuriyetçiler 2000’de iktidara gelince Dick Cheney Halliburton’dan ayrılıp ABD Başkan Yardımcısı oldu. Ve Irak ve Afganistan işgalleri gerçekleşti!..
Hiç şaşırmayınız! Parantez açayım:
Lyndon B. Johnson, 26 yaşında 1934’te Teksas’tan Temsilciler Meclisine üye seçildi. 1948’te Teksas’tan Senato’ya girdi. 1960’da John F. Kennedy tarafından istenmeye istenmeye başkan yardımcılığına aday gösterildi. Seçimi kazandılar. Başkan Kennedy, yardımcısı Johnson’a fazla bir yetki vermedi. Johnson, Kennedy’nin başkanlığı döneminde hep arka planda kaldı. Ancak 22 Kasım 1963’te Kennedy suikastle öldürülünce Johnson beklenmedik bir şekilde başkanlık koltuğuna oturdu. Arkasında büyük bir güç vardı; Halliburton siyasi yaşamı boyunca Lyndon B. Johnson’un finansörlüğünü yaptı!
Kennedy’i kim mi öldürdü? Parantezi kapatayım.
Ve devam edeyim…
PKK'YA SİLAH
Selahattin Demirtaş diyor ki:
“Türkiye PKK'ya silah yardımı yapsın; PKK, IŞİD ile savaşsın!”
Adama sorarlar, “bu işin fiyatı nedir?”
Ah benim Kürt kardeşim; kafanı Kandil Dağı'ndan çıkaramazsan sorumu hiç anlamazsın! Mesela, Halliburton'u iyi kavraman lazım… Şöyle…
1990'larda petrol piyasasındaki durgunluğa rağmen Halliburton çok iyi ekonomik performans gösterdi. Petrol sektöründeki benzer şirketlere kıyasla yüzde 20 daha büyüdü. Bu başarının sebebi oldukça kârlı askeri sözleşmeler yapmasıydı.
Bu sözleşmelere konu olan ise, Yugoslavya'nın bölünmesiydi! Hiç şaşırma; “bu da nereden çıktı” deme!
Amerikan Ordusu LOGCAP (Lojistik Sivil Artış Programı) çerçevesinde; Balkanlar'daki büyük çaplı askeri destek faaliyetleri için ilk kez bir “kiralık ordu” ile sözleşme imzaladı.
Bu şirket, enerji devi Halliburton'un yan şirketi Brown&Root Service (BRS) idi.
Sordum ya, “PKK'nın fiyatı nedir” diye; BRS'nin sadece Bosna'dan kazandığı para, 405 milyon dolar idi. Sözleşme uzundu; örneğin- İtalya'daki Aviano hava üssünden hareket eden Amerikan kuvvetlerine destek hizmeti için şirketin çıkardığı fatura, 6.3 milyon dolar idi.
Şirketin 5 bin kiralık askeri Bosna'ya gitti. Ve…
Yarın devam edeyim…
Örneğin; Müslüman gençleri bu “kiralık ordular” nasıl eğitiyor?"
Yalçın'ın 18 Eylül 2014'teki yazısı ise şu şekilde:
"Dünyanın en büyük inşaat ve enerji şirketlerinden Halliburton'un, başta ABD olmak üzere kimi ülkelerin emrine verdiği “kiralık ordusu” var: BRS (Brown&Root Service)…
Bosna'da, Hırvatistan'da, Makedonya'da, Afganistan'da, Irak'ta, Somali'de vd. görev yaptı.
Ne güzel ticaret değil mi; “kiralık ordusunu” para karşılığı veriyor; ayrıca gittiği ülkenin petrolüne el koyuyor; yetmiyor yıktığı ülkeyi yeniden imar ediyor! Örneğin Kosova'ya askerini vermekle kalmayıp yollar, binalar yaptı; 192 kışla inşa etti! (“Sürekli Özgürlük Operasyonu” adı verilen Afganistan işgalinden sonra kurulan işkence merkezi Guantanamo kampını da BRS, 45 milyon dolara yaptı.) Kosova'daki işlerinden dolayı BRS'ye sadece 1999'da 1 milyar dolar ödendi.
Daha çarpıcı olması için sanırım meselenin finans boyutu hakkında bir bilgi daha vereyim:
Salt Irak'taki hizmetleri için Halliburton'un “kiralık ordusuna” ödenen para, ABD'nin 1991 yılında Körfez Savaşı için yaptığı harcamanın üç katıydı. (Sadece 2007'deki rakam 151 milyar dolar idi.) Ödenen para kamuoyuna yansıyınca gözler bir dönem Halliburton'un yönetim kurulu başkanlığını yapan başkan yardımcısı Dick Cheney'e çevrildi. Fakat… Bilinir ki ABD'de Halliburton'un dokunulmazlığı vardır!
ABD Savunma Bakanlığı raporuna göre, 2007'de Irak'ta bulunan “kiralık ordu” mensubu 180 bindi! (ABD Ordusu sayısı ise 160 bin.) Denir ki, Irak'ta bulunan eski İngiliz SAS komando sayısı, mevcut SAS birliğinden fazlaydı!
Irak'ta kaç “kiralık ordu” vardı ve mensuplarından kaç kişi öldü bunlar hala bilinmiyor. Irak savaşının en karanlık (Ebu Garip Cezaevi gibi) kısımlarında hep bu özel şirketlerin adı geçti.
Şu notu düşmeliyim; 1997 yılına kadar BRS bu alanda tekeldi; başka şirketlerde pazara girdi.
Örneğin…
Sol-Sağ fark etmiyor
IŞİD'in elinin altında ne var; petrol!
Afrika'daki Sierra Leone'nin elinin altında ne vardı; elmas! Sömürgecilere karşı isyan bayrağını açan Devrimci Birleşik Cephe elmas madenlerini ele geçirince işin rengi değişti; bu minik ülke “insan hakları” ihlalleriyle dünya gündemine getirildi. Ve 2002 yılında hem de birkaç ay içinde Devrimci Birleşik Cephe yenildi. Sonra ortaya çıktı ki; yabancı elmas şirketleri, Güney Afrika'da kurulan ırkçı “Executive Outcomes” adlı “kiralık ordu” ile anlaşmıştı.
Bu kiralık ordu içlerinde kimler yoktu ki; Amerikalı eski Yeşil Bereliler, Fransız Yabancı Lejyonerler, Güneş Afrikalı hava indirme birliği mensupları, Ukraynalı pilotlar ve Nepal'den Gurka savaşçıları…
Konu konuyu açıyor:
İsrail merkezli Ango-Segu; elmas ve petrol zengini Angola'da solcu hükümete destek verdi.
İsrail merkezli Levdan; dünyanın en büyük üçüncü bakır işletmecisi Kongo'da solcu Mobutu iktidarını yıktı.
Ülkeler de birbiriyle savaşırken bu kiralık ordulardan yararlanıyor; Etiyopya komşusu Eritre'yi “Günbatımı Operasyonu” adı verilen harekatla yendi.
Fildişi Sahili ise ordu darbesini kiralık ordu ile önledi!
Sözleşme yaparken iki önemli maddeleri var:
Biri, kuşkusuz para kazanmak.
Sierra Leone hükümetine 10 milyon dolarlık destek verip karşılığında elmas madenlerinden 200 milyon dolar değerinde taviz kopardılar. (“Emperyalizmin davet edilmesine” iş dünyası “dış borç yatırım takası” diyor!)
İkincisi; Onları tek ilgilendiren bakır, elmas ve petrolden ne kadar pay alacakları/para kazanacakları gözükse de “kiralık ordular”, ABD dış politikası hedeflerine aykırı olan ülke yönetimleriyle sözleşme imzalayamıyor. Örneğin BRS, ambargo uygulanan Libya'ya/Kaddafi'ye 1995'te başka firma üzerinden silah sattığı ortaya çıkınca 3.8 milyon dolar para cezası ödedi!
Fakat bu demek değildi ki, gizli kapaklı işler çevirmiyorlar. Kolombiya ve Meksika'daki uyuşturucu baronların bu kiralık ordularla çalıştıkları ortaya çıktı!
Kutsal Toprakları koruyorlar!
IŞİD konusuna geleceğim ama eklemek istediklerim var:
Kiralık ordular dünyanın her tarafından var. En etkin oldukları yerlerin başında körfez ülkeleri geliyor!
Suudi Arabistan'ın silahlı gücü neredeyse tamamen özel askeri endüstrinin kontrolünde. Amerikan özel kuvvetlerinden (U.S. Special Forces) “emekli” 1500 subay “Vinnell” şirketi altında, yıllık 800 milyon dolarlık bir sözleşmeyle çalışıyor. Keza BDM, Suudi Arabistan ordusuna lojistik, eğitim, istihbarat ve kapsamlı danışmanlık hizmeti veriyor. “Cable and Wireless” kontr-terör eğitiminden; “Booz-Allen Hamilton” harp akademisinden; SAIC donanmadan; “O'Gara” ise kraliyet ailesinin güvenliğinden sorumlu! (Afganistan başkanı Hamid Karzai'yi Amerikan “DynCorp” koruyor!)
Anımsayınız, dinci cahiller Körfez Savaşı'nda; “kutsal Mekke ve Medine'ye Amerikan askeri ayak basamaz” diye ortalığı ayağa kaldırmışlardı. Bu coğrafyada 200 yıldır emperyalistlerin taşeronluğunu yapıyorlar, hala farkında değiller.
Geçelim…
Gelelim can alıcı soruya; bu şirketler köktendinci örgütlere de yardım yapıyor mu?
Yapmaz mı?
IŞİD militanları savaşmayı nerede öğrendi?
Kim eğitti? Medya masallarını okuyoruz; evinden otururken birden gidip IŞİD'e katılmış vs.
Hangisi örnek vereyim…
İngiliz şirketi “Sakina Security” veya “TransGlobal Security International”, bu dincilere “Cihat eğitimi” vermedi mi?
Amerikalılar Pensilvanya'da kurdukları kamplarda bu dincilere göğüs göğüse harp tekniklerinden patlayıcı yapımına kadar askeri eğitim vermedi mi?
Verdiler…
IŞİD'e en çok militanın, kiralık orduların eğittiği Kosova, Bosna, Makedonya, Arnavutluk'tan gitmesi ne tesadüf!
Yazı yine uzadı ve yarına kaldı.
Küreselleşmenin ürünü bu askeri şirketler “yeni pazar” alanları bulmak için ne gizli faaliyetlerde buluyor?
Yalçın'ın konuya dair 19 Eylül 2014 tarihli yazısı şu şekilde:
Baba Bush döneminde Savunma Bakanı ve oğul Bush döneminde ABD Başkan Yardımcısı olan Dick Cheney’nin; dünyanın en büyük inşaat ve enerji şirketlerinden (kiralık ordusu bulunan) Halliburton’un yönetim kurulu başkanlığını yaptığını belirttim.
Dick Cheney deyince aklınıza ne geliyor; Savunma Bakanı olarak katıldığı 1991’deki Körfez Savaşı ve ABD Başkan Yardımcısı olarak yer aldığı 2003’teki Irak Savaşı…
Peki…
Dünya ve itibarıyla Türkiye’nin gündeminde ne var; IŞİD yani Irak!
Peki…
Türkiye’nin yeni ABD Büyükelçisi John R. Bass’ı tanır mısınız?
Bir cümleyle tanıtayım; Dick Cheney’nin danışmanıydı!
Keza bir dönem Irak’ın yeniden imar edilmesine başkanlık etti!
O halde…
IŞİD ve Irak meselesinin önümüzdeki günlerde gündemimizde yer almaya devam edeceğini düşünebiliriz.
O halde…
İki gündür yaptığımız gibi, IŞİD meselesine geniş/makro açıdan bakmaya devam edelim. Sanıyorum küresel şirketlerin “kiralık orduları” ve yaptıkları “özel savaş”hakkında bilgi sahibi oldunuz.
Parantez açmalıyım:
Türkiye’de son yıllarda medyada sık sık şu sözleri duyuyorsunuz:
- “Ben oğlumu patates soyması için orduya göndermiyorum!”
- “Ben oğlumu Paşa’nın hizmetçisi olsun diye TSK’ye vermiyorum!” gibi…
Keza ordunun küçültülmesi; Mehmetçik’in paraya indirgenmesi vs. sürekli gündemde. Milli ordu ve ulusal harp sanayinin tasfiye edilmesi için bir takım güç odaklarının; Ergenekon-Balyoz-Poyrazköy vd kumpaslarla ne yapmak istedikleri bugün açığa çıkmıştır.
Bakınız bugün hâlâ, Cemaat/Paralel Yapı tv kanalları başta olmak üzere “vurdulu-kırdılı” Türk dizilerinde, TSK mensupları illegal işler yapan kötü adamlar olarak gösterilmeye devam ediyor.
Bunların amacı, kamuoyunu hazırlayarak Peygamber Ocağı’nı gözden düşürüp, “ordunun özelleştirilmesini” sağlamaktır.
Bunun adı, “savaşmadan kaybetmektir.”
Halkın Ordusu yerine “kiralık ordular” gelecek!
Suudi Arabistan örneğini dün yazdım. TSK serbest pazara düşecek! Günümüz ülke işgalleri böyle gerçekleşiyor!
Çünkü…
Kiralık ordu şirketleri; hiçbir şekilde özel oluşumlar değildir; aslında dünya çapında hüküm sürmek isteyen ABD-İngiltere- İsrail gibi ülkelerin kullandığı “paravan şirketlerdir!”
Örneğin…
Air American, Civil Air Transport, Intermountain, Air Asia, Southern Air Transport vs. CIA tarafından kurulduğu açığa çıkmıştır.
O halde asıl konumuza dönüp, sorabiliriz; IŞİD’i kim kurdu?..
ÖZELLEŞTİRİLEN SAVAŞ
PARAYLA tutulan askerler Orta Çağ’ın ayrılmaz parçasıydı.
Hep yazıyorum, Orta Çağ’da yaşıyoruz.
Paralı askerler de yeni küresel endüstrinin ürünü; Soğuk Savaş’ın bitmesi ardından 1990’larda kurulmaya başlandı.
Bu özel askeri pazar, 1700’lerden beri görülmediği bir şekilde bugün çok genişledi. Askeri şirketler, dünyada eşi olmayan bir büyüme gösteren ekonomik sektör haline geldi.
IŞİD bu pazarın ürünü mü?
Şunu biliyoruz:
Özel askeri endüstrideki şirketlerin birçoğu sanal yani, şeffaf değil!
Merkezleri Bahamalar ve Cayman gibi vergi cennetleri.
Daimi kuvvet bulundurmuyor; taşeronlarla çalışıyorlar.
Silah ve mühimmatlar depoda stok olarak bulunmuyor; ihtiyaç olduğunda uluslararası pazardan el altından ya kiralıyor ya da satın alıyorlar.
Kiralık askerler, elektronik ortamdan dünyanın çeşitli yerlerinden bulunuyor. Yani, personeli çok uluslu.
IŞİD içindeki teröristlerle ilgili bilgileri okudukça, -örneğin dünyanın dört bir yanından gelmeleri, maaş almaları vs- aklıma kiralık ordularda bulunan paralı askerler geliyor.
Paralı askerin temel özellikleri var:
Çatıştığı yere dışarıdan geliyor.
Savaşma nedeni sadece para.
Paralı askerlerin göreve getirilmesi, yasal kavuşturmaya maruz kalmamak için dolaylı ve dolambaçlı yollardan oluyor.
Paralı asker birlikleri sadece o anki amaç için bir araya gelen geçici asker gruplar; iş bitince dağılıyorlar
Bilinir ki, örgütlü hareket etmeyen paralı askerler, sadece ferdi müşterileri için savaşmaya odaklanır.
Peki…
IŞİD’in müşterisi kim/kimler?
Kuşkusuz tahmininiz var.
Amaçlarından eminiz; bunlar ABD ve İngiltere’ye “gel gel yapıyorlar!” IŞİD’in kelle kesme görüntülerinin tüm dünyada yayınlanmasının sebebi ne olabilir?
GÖLGE HÜKÜMET
DÜNYADA iç savaşın sürdüğü 74 ülke var.
Dünya gündemindeki tek isyancı örgüt neden IŞİD?
Kuşkusuz örgüt, bulunduğu coğrafyadaki yeraltı zenginlikleri nedeniyle gündemde.
Bir zenginlik varsa küresel güçler oradadır, dedik.
Bu nedenle herkesin dilinde aynı soru:
IŞİD’in arkasında kim var?
Sorunun yanıtını ararken ABD'nin (ekonomik-siyasi) parçalı yapısını göz önünden ayırmamak gerekiyor. Örneğin…
Başbakan Obama ile Dick Cheney, Irak-Ortadoğu politikasında benzer düşüncede mi?
Bilinir ki; ABD'deki “Paralel Yapı”nın başında Amerikan tarihinin gelmiş geçmiş en güçlü Başkan Yardımcısı Dick Cheney vardır! Jürgen Elsasser “Gölge Hükümet” kitabında bunu net olarak ortaya çıkardı.
Cheney ve adamları (aynı Türkiye'deki Cemaat gibi) Kongre'den gizli bir terör programı hayata geçirmişlerdi!
Bu “Yeni Muhafazakar” (Neocon) ekibin İsrail (Likud Partisi) ile bağlantıları artık sır değil. Keza, İran'a savaş açmak isteyen de bu “kutsal ittifak” idi!
Amerika'nın “Paralel Yapı”sı Clinton-Obama'yı hep oyun bozan olarak gördü!
Obama, İran-Suriye'ye yönelik askeri müdahaleleri rafa kaldırarak Dick Cheney ve onun fitnelerini boşa çıkardı.
Evet soru şudur:
IŞİD, ABD'deki “Yeni Muhafazakar”/NeoConların/”Paralel Yapı”nın bir oyunu mu?
Amaçları, Halliburton'un kasasını yine dolarlarla doldurmak mı?
Göreceğiz…
Odatv.com