Ukrayna, Rusya'nın Akdeniz'e açılma anahtarıdır

ABD ve NATO'nun kurallara dayalı bir sistemi güçlendirme ihtiyacına ilişkin tüm seçenekleri belirlemesidir

Ukrayna, Rusya'nın Akdeniz'e açılma anahtarıdır




Ukrayna, Rusya'nın Akdeniz'e açılma anahtarıdır

Şu anda her yerde, yaptırımların uygulanması ve kılıçların gürültüsü bekleniyor. Önemli olan, ABD ve NATO'nun kurallara dayalı bir sistemi güçlendirme ihtiyacına ilişkin tüm seçenekleri belirlemesidir

Bu hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için sürprizlerle dolu bir hafta oldu. Rus hükümeti pazartesi günü yaptığı açıklamada, Putin'in 2036'ya kadar Kremlin'de görevde kalmasını sağlayan bir yasanın imzalandığını bildirdi.

Yapılan bu değişiklikler, 68 yaşındaki Putin'in 83 yaşına kadar iktidarda kalmasını sağlıyor.

Bir diğer sürpriz ise Rusya'nın sürpriz bir kararla Kuzey Kutbu'na büyük bir askeri gücü topluyor olmasıdır. Yeni uydu görüntüleri, ülkenin iklim değişikliği nedeniyle buzsuz bir bölgede en son silahlarını test ettiğini gösterdi.

Rusya'nın bu faaliyeti, kuzey kıyılarını güvence altına almayı ve Asya'dan Avrupa'ya büyük bir nakliye yolu açmayı amaçlıyor.

Öte taraftan silah uzmanları, 'Rus süper silahı' olan Poseidon 2M39 torpidosu ile ilgili endişelerini dile getirdiler. Bu 'hayalet' torpido, hedef sahilin bazı kısımlarını onlarca yıl yaşanmaz hale getirecek radyoaktif dalgalara neden olabilir.

ABD'li askeri yetkililer, Rusya'nın yeni topraklar ele geçirmeye ve deniz yollarını kontrol etmeye devam edeceğinden endişe ediyor.

Üçüncü sürpriz Rusya'nın Ukrayna sınırı boyunca ve Kırım'da askeri güçlerini konuşlandırdığı yönünde gelen raporlardı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bu raporların ardından, geçen hafta Ukraynalı mevkidaşı Dmitro Kuleba ile görüştü ve ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley'de Rus ve Ukraynalı mevkidaşlarıyla temasa geçti.

Bakan Blinken, 'Rusya'nın devam eden saldırganlığı karşısında' ABD'nin Ukrayna'ya desteğini yineledi ve ülkenin doğusundaki güvenlik durumuna ilişkin endişelerini dile getirdi.


Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Komutanı General Ruslan Khomchak ve Rus mevkidaşı Valeri Gerasimov, Donetsk bölgesindeki çatışmaların tırmanmasıyla ilgili karşılıklı suçlamalarda bulundular.

Ayrıca geçen cuma günü ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile ilk resmi telefon görüşmesini yaptı ve ülke sınırları yakınındaki Rus kuvvetleriyle olan yüzleşmesinde destek olacaklarını teyit etti.

Öte taraftan sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, Rus tanklarının Kırım topraklarından ve Krasnodar şehri yakınından trenle taşındığı görüldü.

ABD'nin Avrupa Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tod Wolters bu olayın ardından komutanlığın Amerikan güçlerini alarm durumuna geçirdiğini söyledi.

Kremlin ise geçtiğimiz pazartesi sabahı yaptığı açıklamada, "Kimseyi tehdit etmiyoruz. Gerekli olduğu için güçlerimizi Ukrayna sınırında hareket ettiriyoruz" diyerek bu hareketliliği haklı çıkarmaya çalıştı.


Rusya kuvvetlerinin Şubat 2014'te Kırım'ı işgal etmesinden ve Moskova'nın Donbas'ta Rusya yanlısı bir ayrılıkçı ayaklanmayı yönetmek için gizli özel ajanlar göndermesinden bu yana Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan çatışma, Amerikan politikasının her alanına sızdı.

Ukrayna krizi, Amerikan başkanlık politikasını da etkiledi. Eski Başkan Donald Trump'ın azline ilişkin soruşturma bunların ilkiydi. Trump, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski'ye başkan adayı Joe Biden'in imajını zedeleyecek bilgileri araştırması için baskı yapmakla suçlandı.

Aynı zamanda Trump'ın iktidarı kötüye kullandığına doğrudan şahit olan üst düzey diplomatik bir heyeti neredeyse ortadan kaldırıyordu.

Tüm bunların ardından Rusya, başkanlık yarışında Joe Biden'e karşı amansız bir karalama kampanyası yürüttü ve oğlu Hunter Biden'in Ukrayna'daki iş anlaşmalarını kullanarak Biden'in imajını zedelemeye çalıştı.

Hiç şüphesiz Moskova, ABD ve NATO'nun Ukrayna ordusuna verdiği sürekli destek nedeniyle Joe Biden'ı hedef aldı. Nitekim Biden, başkan olduğunda bu desteği sürdürme sözü verdi.


Ayrıca ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, Trump'ın avukatı Rudy Giuliani ile birlikte komplo kuran eski Ukraynalı başsavcı Andriy Derkach'ı, Biden'ın Ukrayna'daki eylemleri hakkında aslı olmayan bilgiler yaymakla suçlayacak kadar ileri gitti.

Bu arada, Donbas bölgesindeki ciddi ekonomik hasarın yanı sıra doğu Ukrayna'daki insani kayıplar devam etti. Ukrayna hükümeti, bir çatışmada yaklaşık 14 bin kişinin öldüğünü açıkladı.

Tüm bunlara rağmen ne ABD ne de NATO'daki müttefikleri, Rusya'nın Ukrayna'yı kontrol etmek için yürüttüğü çok yönlü savaşa karşı doğru bir strateji uygulamadı.

Ukrayna, Rusya'nın petrol ve gaz yönünden zengin sıcak su yollarına erişimi ve Avrupa'daki nüfuzu için bir savaş alanına dönüştü. Almanya ve Fransa, Washington, Moskova ve Kiev arasında arabuluculuk yapmaya çalıştı ama çabaları bir çıkmaza yol açtı.

Beyaz Saray'daki bir yönetimden diğerine çok farklı nedenlerle Kiev, Rusya ile ABD arasında tırmanan gerginliklerin merkezinde yer alıyor.


Mart ayı başlarında Pentagon, Ukrayna'ya, Biden yönetimi altındaki ilk yardım olan 125 milyon dolar tutarında askeri yardım yapılacağını açıkladı.

Bu yardım paketi, radarsavar füzeleri, uydu görüntüleme için geniş imkanlar ve tıbbi yardım içermektedir. Ayrıca yardım paketi kapsamında "Javelin" tanksavar füzeleri desteği de iki katına çıkarıldı.

Putin, Biden yönetiminin askeri yardım açıklanmasından kısa bir süre sonra, Moskova'nın Kırım ve liman kenti Sivastopol'un resmi olarak birleştirilmesi konusu ile ilgili farklı diplomatik pozisyon benimsedi.

Şüphesiz Moskova, Donbass ile olan sınırı boyunca 'bahsi artırarak' karşılık vermeye mecbur hissetti. ABD ve Avrupa'nın yaptırımları artırması bekleniyor.


Peki, tüm bu gelişmeler sonrasında nasıl bir durumla karşı karşıyayız? NATO gerçekten neler yapabilir?

Bu sorunun cevabı en azından askerî açıdan oldukça açık. Putin bunu biliyor. Bundan dolayı kendisi, Rus Savunma Bakanlığı'ndaki şahinler ve istihbarat servisleri, ABD ve NATO'nun tolerans sınırlarını test etmeye devam ediyor.

Ancak ABD ve NATO'daki müttefiklerinin alabileceği bazı eski dersler var.

Bu bağlamda Kasım 2018'deki durumu gözden geçirelim. Bir Rus savaş gemisi, Azak Denizi'ndeki Kerç Boğazı'nda Ukrayna Donanması'na bağlı devriye filosu ile çarpıştı ve 24 Ukraynalı denizciyi gözaltına aldı.

ABD o sıra buna karşılık olarak yaptırımları artırdı ve NATO ile birlikte Karadeniz'deki devriyeleri güçlendirdi.

Ancak bu, denizcilerin durumuyla ilgili krizi çözmedi. Mayıs 2019'da durumlar değişmeye başladı. Hamburg'daki Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi, hasarlı devriye botlarının iadesini talep eden Ukrayna lehine karar verdi.

Ukrayna altı ay sonra denizcilerin serbest bırakılması için başarılı bir pazarlık yaptı.

Şu anda her yerde, yaptırımların uygulanması ve kılıçların gürültüsü bekleniyor. Önemli olan, ABD ve NATO'nun kurallara dayalı bir sistemi güçlendirme ihtiyacına ilişkin tüm seçenekleri belirlemesidir.

Bu tür garantiler, ABD'nin Avrupalı ​​müttefikleri için kat be kat daha değerli olacaktır. Avrupalılar, Rusya tarafından yürütülecek ABD ile NATO'nun Rus saldırılarını önlemek için harekete geçmek zorunda kalacağı operasyonların hangileri olduğunu bilmeye çalışacaklar.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir  Sehitlerolmez.com ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

Independent Türkçe