Ukrayna’da savaşın ortasında kalan Elif ve Ayşe bebeklerin hikayesi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kurdukları kumpasın ortaya çıkmaması için Elif ve Ayşe bebekleri ölüme terk eden hakim ve savcıların hikayesi!
YUSUF İNAN YAZDI...
Ukrayna’da savaşın ortasında kalan Elif ve Ayşe bebeklerin hikayesi!
Bir babanın çocuklarını Ukrayna'daki savaştan kurtarma mücadelesi!
Doğruları yazmanın bedeli!
Her şey CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun villası ile ilgili haberle başladı. Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan'ın yaptırdığı villası üzerinden siyaset yapıyordu.
CHP içindeki kaynağım Kılıçdaroğlu’nun da villa yaptırdığını bildirdi. Araştırdım ve haberi yazdım. Haber Türkiye genelinde büyük yankı uyandırdı.
Ben de CHP düşmanı ilan edildim.
İzmir’in tek muhalif gazetesinin imtiyaz sahibi idim. İzmir’de CHP’li Belediye Başkanlıkları’nın usulsüzlerini yazıyordum.
Nelerle karşılaştım?
İzmir’de ve Türkiye'de en fazla takip edilen, okunan YerelGundem.com ve Yerel Gündem gazetesi reklam sopasıyla cezalandırıldı.
Gazetenin tabelası indirildi...
Yerel Gündem yayın hayatı süresince CHP’li belediye başkanlıklarından reklam almadı.
Yaptığımız haberler tekzip edilmedi ama İzmir Adliyesi'nde soruşturma ve dava yağmuruna tutulduk.
CHP’lilerden sonra Gülen Cemaati de düşman oldu!
Gülen Cemaati’nin en popüler olduğu 2011 yılı. Bir haber kaynağımdan Bank Asya’da kurucu hisse yolsuzluğu yapıldığına dair bilgi geldi. Belgeleri istedim, onlar da geldi.
Haberi yapmadan önce Bank Asya Genel Merkezi’ne konuyla ilgili iddiaları içeren soruları faksla gönderdim.
Beş dakika sonra Bank Asya avukatları aradı. Müdür yardımcısı aradı.
Gazeteyi batırmakla tehdit ettiler.
Tartışmalar büyürken Zaman Gazetesi içinden bir haber kaynağı da Ekrem Dumanlı ve bazı yöneticilerin astronomik maaş aldığına dair bilgi ve belgeleri gönderdi.
Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’ya o iddiaları bir köşe yazısında, “Ekrem Dumanlı ne kadar maaş alıyorsun" diye sordum.
Bu sefer Zaman Gazetesi avukatları aradı. Onlar da gazetemi ve şirketlerimi batırmakla tehdit etti.
Zaman yazarı; Öcalan'a 20 dönüm çiftlik verelim!
Bir başka köşe yazımda ise, bir Zaman yazarının, “Abdullah Öcalan'a Marmaris’te 20 dönüm çiftlik verelim, PKK'yı oradan yönetsin” açıklamasını sordum.
Yazarınızın görüşü sizin kurumsal görüşünüz mü diye sordum.
Ekrem Dumanlı ve Zaman Gazetesi iki adet ceza, iki adet de tazminat davası açtı…
O tarihten sonra İzmir Adliyesi CHP ve Cemaat işbirliği ile bana soruşturma ve dava yağdırmaya başladı…
Gazetenin ofisi basıldı!
Bir grup Zaman okuru veya Cemaat mensubu Yerel Gündem gazetesinin ofisini bastı. Gazeteler yere atıldı. Çalışanlar korkutuldu.
Gazetenin dağıtımı elden yapılıyordu. Dağıtımın yapılması engellendi.
CHP ve Gülen Cemaati'nin baskılarına dayanamadık!
Avukat masraflarını karşılayamaz hale geldiğimiz için gazetenin baskısını durdurmak zorunda kaldık.
2013 – 2014 yılları arasında Ukrayna'ya tatile gittim!
Ak Parti İlçe Yönetimi gazeteye ziyarete gelmişti. İçlerinde Ukrayna’da yaşayan bir kişi de vardı. O ziyaret sonrası beni Ukrayna’ya davet etti. Kabul edip gittim. Ukrayna, Türkiye’nin on katı ucuzdu. CHP ve Gülen Cemaati baskıları da bunaltmıştı. Ukrayna’ya yerleşmeye karar verdim.
On küsür yıldır bekardım. Çocuklar da üniversiteleri bitirip işe girmiş evde yapa yalnız kalmıştım.
Ukrayna’da evlendim!
Ukrayna’da hayvancılık çok ucuzdu. Ak Parti kurucusu, AK Parti İzmir Güzelbahçe İlçe Başkanı ve TOBB Türkiye İnşaat Yapımcıları Meclis Üyesi Vasfi Çakıroğlu ile Türkiye’ye ucuz et yedirme hayaline kapıldık.
FOTO: AK Parti İzmir Güzelbahçe İlçe Başkanı Vasfi Çakıroğlu!
Ben hayvanları göndereceğim, o da çiftlik kurup satış yapacaktı…
Bu girişimimiz, Türkiyeli iş insanlarının Ukrayna’daki ticaretini engelleyen Hain Ahıska Çetelerinin kurduğu rüşvet engeline takıldı.
Bir E-Ticaret sitesi kurdum.
Adaklık canlı hayvan satışı yapmak istedim. Türkiye'den Ak Parti Milletvekili referansıyla E.T adlı Alternatif Tıp Uzmanı aradı. Fiyatların ucuzluğu dikkatini çekmiş. Milletvekili de tanıyorum, arkadaşımdır, güvenebilirsin, demiş.
Bu vesileyle canlı hayvan satışı başladı!
Adaklık koç ve koyunlar 30 – 40 dolar, inek ve danalar 250 -300 dolar civarında…
Hastalar için alıyoruz denildiği için ben de çok az kar koydum.
Her gün 50 -100 koç ve koyun, 3 – 5 tane de inek ve dana satın almaya başladılar. Hayvanları bulmak biraz zor oldu. İslami usullere göre kesilmesi bir kat daha zordu. Hayatımda tavuk bile kesmemiştim. Bir diğer problem de etlerin dağıtımıydı…
Etleri kime vermişsem çaldı…
Ahıska köylerine dağıtılması için verdim, yarısını çaldılar, yarısını da sattılar.
Süleyman Efendi’nin Kur’an Kursları vardı.
Onlara verdim.
Onların Ahıskalı yöneticileri etlerin tamamını sattı…
Parası da yok edildi.
Ukrayna Devleti, et dağıtımı için FOND adı verilen bir kurum olması gerektiğini söyledi. Eşimin de yardımı ile FOND İNAN kuruldu. Etleri Türk bayrağı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük boy portrelerinin olduğu ofiste pasaport ve imza kaydı ile dağıtmaya başladık.
FOTO: Ukrayna 01 Aralık 2016 - Fond İnan - Duvarlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın portreleri...
Erdoğan Ukrayna'da ne yapmak istiyor?
FOND İNAN’ın ünü kısa sürede tüm Ukrayna’ya yayıldı. Önemli istihbarat örgütleri tedirgin olmaya başladı. Erdoğan Ukrayna’da ne yapmak istiyor, neden Ukrayna halkına bedava taze et dağıtıyor diye sordular.
Dilimiz döndüğünce anlattık. İkna oldular!
Bu bir ticaret, ortaya çıkan etler de Türk ve İslam Kültürü'ne göre fakirlere ücretsiz dağıtılması ritüel dedik...
Saygı duyduklarını söylediler!
Bize yardımcı olmaya başladılar.
30 dolara adaklık satışı FETÖ’yü tedirgin etti!
Gülen Cemaati FETÖ olup da para kaynakları kuruyunca, adak ve kurban pazarı üzerinden sistemi çalıştırmak istemişler.
Ben de Ukrayna’da E-Ticaret sitesi kurup 30 – 40 dolara canlı hayvan satmaya başlayınca, FETÖ’nün en önemli gelir kaynağı kurumaya başlamış.
FETÖ’nün Ahıska İmamı, dönemin Odessa Başkonsolosu ve Kiev Büyükelçisi işbirliği yaparak FETÖ’nün adak ve kurban pazarının önündeki engeli kaldırmaya karar vermişler.
O yıllarda Odessa Başkonsolosluğu, Kiev Büyükelçiliği FETÖ ile iç içe çalışıyordu. Türkiye adına yapılan etkinlikleri FETÖ yöneticileri organize ediyordu.
Ahıska köyleri FETÖ’nün çalışma alanı içindeydi.
Gülen Cemaati, FETÖ olmadan 20 yıl önce Ukrayna’ya gelmişti.
Ukrayna devleti içinde de ağırlıkları vardı.
Hain Ahıska Çeteleri Türk Bayrağını çöpe attı!
Önce Ahıska Çeteleri harekete geçirildi.
FOND İNAN’ın girişinde dalgalanan Türk bayrağı kaidesinden sökülerek çöpe atıldı.
Fond İnan’ın merdivenlerine boş mermi kovanı bırakıldı.
Bunlarla korkutamayacaklarını anlayınca, 5 kişilik Ahıska Çetesi tarafından silahlı saldırıya uğradım.
Cebimdeki 4 bin doları ve Skoda marka aracımı gasp ederek kaçtılar.
Dakikasında isimlerini ve eşgallerini vermeme rağmen Ukrayna polisi harekete geçmedi.
Rüşvet aldı ve dosyayı kapattı…
Silahlı saldırı da da başarılı olunamayınca, FETÖ’nün her zaman en iyi yaptığı fitne ve fesat taktikleri devreye girdi…
FETÖ’nün Ahıska İmamı, Odessa Başkonsolosu, Kiev Büyükelçisi el birliği yaparak devleti manipüle etti. FETÖ İzmir’deki adliye yapılanmasını da harekete geçirdi.
Hukuka Aykırı Kırmızı Bülten ile Ukrayna’da FETÖ Üyesi suçlaması ile gözaltına alındım.
Türkiye’ye geldim. Tüm kumpas çöktü.
İzmir Emniyet Müdürlüğü, Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Öselmiş’i hedef gösterdi. Bize talimat Savcı Öselmiş’ten geldi, biz sadece emri uyguladık, saygılı bir şekilde ifadesini alıp sevk edelim, ihale bize kalmasın, dedi.
Sulh Ceza Hakimi, internet paylaşımların nedeniyle tutukluyorum, dedi.
Twitter hesabımda köşe yazılarım ve iki adet paylaşım vardı.
Biri “Kız çocukları böyle koşar babalarına” başlıklı şehit babalarına koşan iki minik kıza ait fotoğraf, diğeri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a arka çıkan altın varaklı koltuk resmi…
Altın varaklı koltuk twitterda tartışma konusu olmuş. Ben de "abartmayın, var ki kullanmışlar" diye yazmışım.
Sulh Ceza Hakimi işte böyle uyduruk bir gerekçe ile tutukladı!
Başında Amerika’ya giderek FETÖ liderini ziyaret eden, makam ve mevki verilen, zenginleştirilen Türkan Saylan’ın kızı olarak da anılan bir gazetecinin kurduğu medya çetesi, yalan ve düzmece haberlerle dezenformasyon yaptı.
11 ay hiçbir suç ve suç kanıtı olmadan cezaevinde yatırıldım.
19. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi;
"Bu dosya ile sana ceza veremeyiz, az bir ceza verilmezse bizim başımız belaya girecek." Dedi...
19. Ağır Ceza Mahkemesi 11 ay suç bulmak için çalıştı. Bulamayınca tüm iddialarımızdan vazgeçiyoruz. Bu dava çok büyüdü. Dünya medyasında haber oldu. Devletin en üst birimlerinin ilgisi bu davanın üzerinde.
Bu dosya ile sana ceza veremeyiz, az bir ceza verilmezse bizim başımız belaya girecek.
Köşe yazıları üzerinden az bir ceza verelim, İSTİNAF Mahkemesi nasıl olsa düzeltir, dedi.
Bu sözleri 19. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fatma Türker söyledi…
Savcı ve Hakim dava dosyalarında tahrifat yaptı!
Cumhuriyet Savcısı Seyfullah Öselmiş, iddianameye konu edilecek suç unsuru bir şey bulamayınca, Emniyet sorgusunda, adaklık hayvan satın alan E.T paraları Garanti Bankası hesabıma yatırdı, dediğim bölümü tahrif ederek Bank Asya hesabıma yatırıldı olarak yazmış.
Yeni Asır Gazetesi’ni de Yeni Asya olarak değiştirerek iddianamede tahrifat yapmıştı.
Amacı, iki sembol kelime ile iddianameye kuşbakışı bakanları yanıltmak, dosyada bir şeyler var diye düşündürmekti.
19. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı da duruşma tutanaklarında tahrifat yaptı!
Bu konularla ilgili Adalet Bakanlığı’na şikayette bulundum. dönemin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün kulakları çınlasın, resmi evraklarda tahrifat yapan, yargılamalara fesat karıştıran hakim ve savcıları korudu.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi de dosyayı uzun süre oyaladı, bekletti…
Kararı bozdu. Yargılamayı ben yapacağım, dedi.
Bu arada Elif ve Ayşe bebekler 7 ve 8 yaşına geldi…
Hukuk dışı olarak konulan YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI ile de Ukrayna’daki evime, aileme ve çocuklarıma dönmem engellendi.
Elif ve Ayşe bebeklerin çilesi, 12 Temmuz 2018 tarihinde başladı.
24 Şubat 2022 tarihinde Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ile başka bir boyut kazandı…
Elif ve Ayşe bebekler Ukrayna’da şehir dışında ıssız bağ evinde yaşam mücadelesi verirken, evin üzerinden geçen füze ve bombalarla karşı karşıya kaldı…
Eşimi ve çocuklarımı Türkiyeye getirmem engellendi!
Kendisini Odessa Başkonsolosluğu görevlisi olarak tanıtan kişiler, eşime "Türkiye'ye gelirsen tutuklanacaksın. Seni cezaevine atacaklar, çocukları da elinden alacaklar" diye korkuttu.
Yine Odessa Başkonsolosluğu üzerinden eşimin arkadaşlarına, KOMŞULARA, Ukrayna istihbarat görevlilerine para verilerek eşime Türkiye'ye gelmemesi için telkinde bulundular.
Olayları bana Ukrayna istihbarat görevlisi, İ. K ve A.S bildirdi.
Özür diledi.
Paraya ihtiyacımız vardı. İşin bu duruma geleceğini düşünemedik, dediler.
Eşimin arkadaşları ve komşular da itiraf etti. Aldıkları paraları, verenleri açıkladılar. Eşime Türkiye'ye gitmemesi için telkinde bulunma karşılığı 1000'er dolar aldıklarını, beş ay süre ile bu şekilde para ödendiğini itiraf ettiler.
Eşim Odessa Başkonsolosluğu üzerinden yapılan organize telkinlerle, çocuklarım elimden alınacak korkusu ile Türkiye'ye gelemedi.
Elif ve Ayşe bebekler görevini kötüye kullanan, devleti manipüle eden devlet görevlileri yüzünden yaklaşık yedi yıldır Ukrayna'da şehir dışında ıssız bağ evinde yaşam mücadelesi veriyor.
Şimdi de Rus füzeleri ve bombalarının altında aç ve susuz hayatta kalmaya çalışıyor.
Yaklaşık dört gündür telefon irtibatımız kesildi.
Artık Elif ve Ayşe’ye telefonla da ulaşamıyorum.
Bunun mantığı nedir?
Devletin görevi aileyi yıkmak mıdır?
FOTO: Ukrayna - Mykolaiv - 2018 - Elif İnan - Kateryna İnan ve kucağındaki bebek Ayşe İnan
Devletin görevi aileyi yıkmak mıdır?
Beşikteki bebekleri yabancı bir ülkede ıssız bağ evinde ölüme terk etmek midir?
Çocukları babasız bırakmak mıdır?
Öksüz ve yetim bir kadını korkutmak mıdır?
Gözleri görmeyen bir anneye yapılan zulmün dayanağı nedir?
Fakir milletin verdiği vergileri aileyi yıkmak, çocukları babasız bırakmak için rüşvet olarak dağıtmak, hangi devlet terbiyesi ile açıklanabilir?
FOTO: Ukrayna 03 Mart 2022 - Elif ve Ayşe İnan diğer çocuklarla birlikte sığınakta!
Hukuki mücadele devam ediyor!
Dosya Yargıtay’a gitti.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne temyiz dilekçesi verdim, gizlediler. Ortalığı ayağa kaldırdıktan sonra Ek Temyiz Dilekçesi bir ay gecikmeli olarak Yargıtay Başsavcılığı'na gönderildi.
Çocuklarım ve eşimin Ukrayna’da yaşaması nedeniyle YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞI’NIN KALDIRILMASI için defalarca dilekçe verdim.
Hiçbiri dikkate alınmadı.
Anayasa Mahkemesi’nin 03.06.2021 tarihinde verdiği 2020/18 E. ve 2021/38 K. sayılı kararı sonrasında gelen AİHM'in 7 Aralık 2021 Yasin Özdemir kararı ve Nazlı Ilıcak kararı Türkiye gündemine bomba gibi düştü…
AYM ve AİHM kararları dosyayı düşürdü!
Nazlı Ilıcak’a yazdığı köşe yazıları nedeniyle AİHM beraat verdi. Türkiye'yi de para cezasına çarptırdı. AİHM'in bu iki kararı benim için de BERAAT anlamına geliyordu.
Onbinlerce köşe yazısı içinden seçilen 15 köşe yazısı dava konusu yapılmıştı. Onların da içinden cımbızla çekilen kelimelerle propaganda ile suçlanmıştım.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi propaganda ile ilgili de suç bulamayınca, geniş bir anlam yüklenen “Örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçlaması ile Sözcü Gazetesi yazarları ve Emin Çölaşan gibi beni de uydurma bir gerekçe ile cezalandırdı.
Dosya Yargıtay’a gitti!
Avukatım Ukrayna'da savaş başlayınca acil dilekçe yazdı.
4. Yargı Reform Paketi’nde yer alan yurt dışına çıkmama adli kontrol tedbirinin sınırsız olmayacağı kararını da gerekçe yaptı.
Dilekçeden bir bölüm:
A- Ukrayna Devletinde savaş halinin bulunması gibi olağanüstü bir durumun bulunması ile hukuki olarak ve özellikle vicdani ve insani olarak talebimizin değerlendirilmesi ile ivedi olarak yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması,
B- diğer taraftan 7331 sayılı kanun ile 5271 sayılı CMK'da yapılan değişiklik ile maddeye eklenen 110/4 maddesi gereğince müvekkil hakkında verilen yurt dışına çıkmama adli kontrol kararının üzerinden 4 aylık sürenin dolmuş olduğu ve bu hususta yeniden karar verilmesinin bir zaruret olduğu anlaşılmakla, dosyanın yeniden ele alınarak, müvekkil hakkında, CMK 109/3-a maddesi gereğince verilmiş olan yurt dışına çıkmama adli kontrol kararının kaldırılmasına, ÇOK İVEDİ OLARAK karar verilmesini talep ederim.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi dilekçeyi iki hafta beklettikten sonra Yargıtay Başsavcılığı’na gönderdi.
İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi de yine iki hafta beklettikten sonra RED kararı verdi…
Ortada bir suç yok.
Suç kanıtı yok.
Uydurdukdukları suçlamalar, Anayasa Mahkemesi’nin 03.06.2021 tarihinde verdiği 2020/18 E. ve 2021/38 K. sayılı kararı sonrasında gelen AİHM'in 7 Aralık 2021 Yasin Özdemir kararı ve Nazlı Ilıcak kararı ile tamamen çökmüş olduğu halde…
Elif ve Ayşe bebekler Ukrayna’da savaşın ortasında… Babaları yedi yıldır Türkiye’de…
FOTO: ELİF İNAN - UKRAYNA - 03 MART 2022
*
FOTO: AYŞE İNAN - UKRAYNA - 03 MART 2022
Bir babanın çocuklarını Ukrayna'daki savaştan kurtarma mücadelesi!
Baba çocuklarını kurtarmak istiyor.
19. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi'ne "hukuksuz olarak koyduğunuz yurt dışına çıkış yasağını kaldırın", diyor.
Hukuk sizin için önemli değil, bunu biliyoruz.
İnsansanız, insani olarak hatanızı düzeltin.
Çocukların hayatı tehlikede, diyor.
İzmir 19. Ağır Ceza Mahkemesi ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ve kanunları yok sayarak, Elif ve Ayşe bebekleri ölüme terk etti…
Dosya neden uzatılıyor? Neden yurt dışı çıkış yasağında ısrar ediliyor?
Çünkü, Cumhuriyet Savcısı, 19. Ağır Ceza Mahkemesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi suç işledi.
Devleti manipüle etti.
FETÖ’ye alet oldu, FETÖ’nün finansmanına hizmet etti.
Ukrayna’da FETÖ’nün adak ve kurban pazarını çökerten iş insanını hukuka aykırı Kırmızı Bülten ile gözaltına aldırdı.
FETÖ’nün adak ve kurban pazarının önünü açtı.
Yaklaşık yedi yıldır da yurt dışı çıkış yasağı koyarak FETÖ’ye yardım etmeye devam ediyorlar.
Düşünebiliyor musunuz?
FETÖ Üyesi suçlaması ile insanları yargılayan İzmir Adliyesi, FETÖ’ye alenen yardım ediyor.
Para kaynakları kuruyan FETÖ'ye finans desteği sağlayacak kararlar alıyor.
Bunlar ortaya çıkmasın diye Elif ve Ayşe bebekler Ukrayna’da savaşın ortasında ölüme terk ediliyor…
Yargılanacağız korkusu içindeler!
Çünkü;
Sahte FETÖ operasyonu için alt yapı hazırladılar.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı dünya çapında küçük düşürdüler!
Türk Milletinin gözbebeği MİT’i itibarsızlaştırdılar!
Ukrayna’da dalgalanan Türk bayrağını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğraflarını, yine Türkiye Cumhurbaşkanı’na indirttiler!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kendi fotoğraflarını indirterek aşağıladılar!
Küresel anlamda "Türkiye Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetemiyor, hiçbir şeyden haberi yok" algısı oluşturdular.
Bunlar ortaya çıkmasın diye dosya uzatılıyor, zamana yayılarak unutturulmaya çalışılıyor.
Bunlar ortaya çıkmasın diye Elif ve Ayşe bebekler Ukrayna’da savaşın ortasında ölüme terk ediliyor…
Bir babanın savaşın ortasında kalan çocuklarını kurtarması engelleniyor!
Benim çocuklarımı kurtarmak için kaçmamı istiyorlar!
Ben kaçarsam, yaptıkları tüm hukuksuzluklar yanlarına kar kalacak!
Yine devlet erkini kullanarak, hukuka aykırı Kırmızı Bültenler çıkarıp yaptıkları hukuksuzlukları unutturacaklar!
Ne kadar zorlarsanız, zorlayın, KAÇMAYACAĞIM!!!
Sonuna kadar mücadele edeceğim.
Hukuksuzluk yapanlar kaçacak, yasaları çiğneyenler kaçacak!
Gerçek hakim ve savcılar da, onları işledikleri suçlardan yargılayacak!
Ömrüm olduğu sürece adaletin tecelli etmesi için çalışacağım…
Ömrüm ve gücüm yetmezse, ilahi adalet er yada geç, yakalayacak ve hesabı kapatacaktır!
İncittikleri yerden incinecekler!
Elif ve Ayşe bebekleri yedi yıldır babasız bırakmanın hesabını verecekler!
Elif ve Ayşe bebekleri savaşın ortasında ölüme terk etmenin hesabını verecekler!
*
*
İşte bizdeki Putinler de bu bebeklere savaş açtı!!!
*
*
*
*
*
YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
Mail: [email protected]