Ukrayna’nın yeni operasyonu savaşta bir dönüm noktası mı?
Ukrayna ordusu, bu hazırlıkları görüntülemek için BBC’ye özel bir izin verdi.
Ukrayna’nın yeni operasyonu savaşta bir dönüm noktası mı?
Quentin Sommerville ve Darren Conway | BBC News, Donbas/Ukrayna
Ukrayna ordusu kış gelmeden Rusya’yı geriletmek istiyor. Ülkenin güneyinde bunun için bir karşı saldırı başlatıldı ve şimdi de doğudaki Donbas ve kuzeydeki Harkov çevresinde de benzer bir operasyon için hazırlıklar yapılıyor. Ukrayna ordusu, bu hazırlıkları görüntülemek için BBC’ye özel bir izin verdi.
Havada yanan ayçiçeklerinin ağır kokusu ve tarlalara inen misket bombalarının gürültüsü var. Boynu eğik bir şekilde gelmeyecek bir hasadı bekleyen ayçiçeklerini tutuşturan şey de bu bombardıman.
Tarlanın ortasında ilerleyen bir kundağı motorlu topun tekerleri, verimli Donbas toprağını ve üstündeki ekinleri eziyor.
Bulunduğumuz yer de Ukrayna’nın doğusunda, Ulusal Muhafızlar’ın kontrolünde olan bir bölge.
Putin buraları “adım adım” alacaklarını söylemişti. Fakat bu adımların hızı son dönemde iyice yavaşladı.
Havada is ve tozdan başka bir şey daha var: Beklenti. Donbas ve ülkenin en büyük ikinci kenti olan kuzeydeki Harkov’un eteklerinde Ukrayna ordusu karşı saldırıya hazırlanıyor.
Kısa süre önce güneyde, Herson yakınlarındaki cephedeydim. Herson, stratejik öneme sahip Dinyeper Nehri’nin batısında Rusya’nın ele geçirebildiği tek kent olmuştu.
Şimdi bu kenti geri almak isteyen Ukrayna, uzun süren bir planlamanın ardından operasyona başladı.
Operasyon devam ettiği için konu hakkında yapılacak haberler büyük oranda kısıtlansa da Rus savunma hattının üç noktadan aşıldığı gelen bilgiler arasında.
Donbas’taki askerlerin ağzı da epey sıkı. Görüşmenin nerede yapılacağını bile önden söylemediler. Bir basın sorumlusu, konuşan askerlerin hangi birlikte olduğunu yazmamamı istedi. Çekim yaparken de birliklerine dair tüm semboller üniformalarından çıkarıldı.
Top atışlarının gürültüsü arasında, bir ağacın altında konuştuğum 35 yaşındaki Artyom, Siversk kentinin kuzeyinde, cepheye 8 kilometre uzaklıkta olduğumuzu söylüyor.
“Ruslara ne kadar yaklaşabiliyorsunuz?” diye soruyorum, “30 metre. Görmek ister misin?” diye yanıtlıyor.
26 yaşında Svarog adında kızıl saçlı bir askeri yanıma veriyorlar ve yola çıkıyoruz.
En kötü çatışmaları Temmuz’da Severodonetsk ve Lısıçansk’ta gördüklerini, karşı tarafın sayıca çok üstün olduğunu anlatıyor:
“Ama bu sefer farklı. O kadar çok Rus askeri gelmiyor.
“Artık tabur grupları yerine müfreze halinde ilerliyorlar.”
Konuştuğum bir komutan Severodonetsk ve Lısıçansk’ta bir Ukrayna askerine karşı yedi Rus askeri olduğunu, şimdi bu oranın bire üçe düştüğünü söylemişti.
Svarog’la yürüyerek en uçtaki askeri pozisyonlarına ulaşıyoruz.
Uzaktan dinmek bilmeyen atış sesleri geliyor.
Fakat buradaki esas tehdidi toplar değil, mayınlar oluşturuyor.
Nehre uzanan çamurlu patikada yürürken bunlardan beşini ben de görüyorum.
Nehir kenarına vardığımızda fısıldayarak konuşmamı talep ediyorlar.
Rusların nerede olduğunu soruyorum, 30 metre uzaktaki nehrin öteki yakasını gösteriyorlar.
Burası bir savunma pozisyonu değil, bir gözlem noktası. Fakat yine de çok sayıda silah getirilmiş.
Rusların nehri geçmeye çalışması durumunda ateş açacaklarını söylüyorlar.
Buradan sonra, yakınlardaki bir köye geçiyorum.
Orada 65 yaşındaki Sergiy ve köpeği Mukha ile tanışıyorum.
İlk sorduğum şeylerden biri, neden evini terk etmediği oluyor.
“Ebeveynlerim burada yaşadı ve öldü. Başka bir yere gidemem. Karımı gönderdim ve şimdi tek başıma burada yaşıyorum. Her şey yolunda, yiyeceğim var, küçük bir tarlam var. Köpeğim de aç kalmıyor” diye yanıt veriyor.
Milliyetçi olmadığını ama Ukraynalı olmaktan gurur duyduğunu, ülkeye ve orduya inancının tam olduğunu söylüyor.
Fakat herkes bu kadar net bir şekilde desteklemiyor ülkeyi yönetenlerin aldığı kararları.
Svarog’un birliği de Kiev’i savunurken bölgedeki halkta gördükleri ülkeye bağlılık seviyesinin, buradakinden daha yüksek olduğunu söylüyor.
Köyde harabeye dönmüş başka bir sokakta ilerlerken duyduğumuz kaz sesleri, üzerimizden geçen top mermilerinin sesini neredeyse bastırıyor.
Asma ve güllerle dolu bir avluya davet ediliyoruz.
İçerdeki aile, etraflarında savaş yokmuşçasına hayatlarına devam ediyor.
35 yaşındaki anaokulu öğretmeni, etraflarındaki tehdide rağmen nasıl yaşayabildiklerini sorduğumda gülüyor:
“Savaşın size doğru ilerlediğini ve her şeyinizi toplayıp evinizi terk etmek için 24 saatiniz olduğunu düşünün.
“Siz de, hayatınız boyunca inşa ettiğiniz her şeyi geride bırakıp gitmezdiniz.”
Kardeşi Liliia’nın 19. doğum gününü kutluyorlar.
Bileğindeki dövmede Latince “dulcius ex asperis” yazıyor: “Zorlukların ardından tatlılık gelir.”
Babası Ukrayna hükümetinin müzakere yapmamasını eleştiriyor:
“Müzakere masasına oturup bir anlaşmaya varmaları lazım. Böyle devam etmek doğru değil.”
Julia ise ona katılmıyor:
“Durumu anlıyoruz ve aklın üstün geleceğine inanıyoruz.
“Cephede işlerin çözülmesi ve huzura kavuşmak için bir iki ay daha bekleyebiliriz.”
Birkaç gün sonra ülkenin güneyine geçiyorum.
Orada sıhhiyeci Ruslan’la buluşuyorum.
Kliniğinde kolilerce malzeme var.
“Yabancı ülkelere bu bağışları için teşekkür ediyoruz. Daha hepsini açacak vaktimiz olamadı” diyor.
Elindeki defteri bana uzatıyor. İçinde son bir ayda tedavi ettiği askerlerin adları, geliş saatleri ve yaraları yazıyor.
Ukrayna Başkomutanı Valerii Zaluzhnyi savaşın başından beri 9 bin askerlerinin hayatını kaybettiğini söylüyor.
Hangi birimlerden kaç kişinin öldüğü ve yaralılara dair bilgiler ise sır.
Ruslan’ın defterinde tahmin ettiğimden daha az ölüm var.
“2014’ten bu yana çok mesafe kat ettik” diyor ve Ukrayna ordusunun hızlı modernleşmesini övüyor.
Buna sıhhiye sınıfı da dahil.
Etrafımızda sürekli top atışları var. Geceleri de ABD’nin hibe ettiği uzun menzilli HIMARS füzelerinin seslerini duyuyoruz.
Bu yeni silahlar güneydeki karşı taarruza olanak sağladı ve şimdi ülkenin doğusunda da aynı şeyin gerçekleşmesi umuluyor.
Kliniğe hızla yanaşan bir kamyondan feryatlar yükseliyor. İçeri giren ilk adam yürüyebiliyor fakat sağ kolunu kontrol edemiyor. Omzunda büyük bir yara var.
Yakınındaki patlama kolunu kırmış.
İkinci asker ise yürüyecek durumda değil. Vücudu şarapnel yarası dolu ve sedyeyle içeri alınıyor.
Doktorların ilkyardım odasındaki telaşsız fakat kararlı çalışmaları 15 dakika sürüyor.
Askerlere hızla bandaj yapılıyor ve termal battaniyelerle daha kapsamlı tedavi görecekleri hastaneye doğru yola çıkıyorlar.
Sıhhiyeci Yuri “En fazla bir saat içinde hızlı bir ilkyardım sağlıyoruz. Sonrasında travmatolog ve cerrahların olduğu hastanelere gönderiliyorlar” diye anlatıyor süreci.
İki askerin de iyileşmesi bekleniyor.
Fakat sedyeyle taşınan askerin tekrar silah tutması zor.
Ruslan bizi askerlerin yaralandığı sipere götürüyor.
Biraz arkamızdaki ağaçlara top mermileri düşüyor.
“Hedefi tutturamamaları iyi oldu” diye gülüyor:
“Alın size Rus hassasiyeti.”
Sürekli ateş altındayken yaralıları nasıl çıkardıklarını soruyorum.
“Sağlık personelini kesinlikle tehlikeye atmıyoruz” diyor ve ekliyor:
“Kulağa ne kadar zor gelirse gelsin, insan kaynağımızı ve ekipmanımızı tüketemeyiz.
“Bombardıman sakinleşince, çatışma durunca veya düşmanın cephaneliği bitince derhal tahliye işlemini gerçekleştiriyoruz.
“Fakat o ana kadar yaralılara sadece etraflarındaki askerler yardım edebiliyor.
“Savaşta fazlasıyla sıhhiyeci kaybettik.”
Cepheden uzaklaşırken ufukta şimşekler çakıyor.
Yazın sonu geldi. Havalar kötüleşecek ve bu da çatışma koşullarını zorlaştıracak.
Kışın bölgeyi kaplayacak yoğun kar cephelerdeki ilerlemeleri de donduracak.
Fakat şimdilik havada başka türlü bir şey var: Aylar süren pata halinden sonra Ukrayna’nın karşı taarruza başlaması beklentisi.
BBC TÜRKÇE