Uluç Gürkan: Dünyayı değiştirmek
Hindistan’ın efsanevi lideri Gandi’nin sözleriyle Atatürk;
Uluç Gürkan Independent Türkçe için yazdı
Uluç Gürkan ODTÜ ve Ufuk Üniversitesi Öğretim Görevlisi - 19, 20, 21. Dönem Ankara Milletvekili, TBMM Başkanvekili
Atatürk herhangi bir geçmiş zaman lideri değildir. Türkiye’nin kurtarıcı ve kurucu lideri olarak adını tarihe yazdırmıştır. Ama tarihin akıntısına kapılmamıştır. Bir anıya, bir masal kahramanına dönüşmemiştir.
İran’da yayınlanan Tahran gazetesine göre, Atatürk “görünüşte” ölmüştür. 1 Gerçekte; düşünceleri, öngörüleri ve gerçekleştirdikleriyle nefes almaya devam etmiştir.
Hindistan’ın efsanevi lideri Gandi’nin sözleriyle Atatürk;
Bir devir kapatmış, mazlum uluslar ve tutsak devletler için vazgeçilmez bir reçete oluşturmuş, böylece dünya için özgürlük ve bağımsızlık sancağı olmuştur. 2
Atatürk’ün bu utkusu hiç yaşlanmamıştır.
Fotoğraf: tccb.gov.tr
İkinci Dünya Savaşı sonrasında sömürgeciliğe karşı Mısır’da Abdül Nasır ile başlayan ve Tunus’ta Habip Burgiba ile devam eden Üçüncü Dünya hareketinin de, Küba Devrimi’nin de ilham kaynağı Atatürk olmuştur. 3
Habib Burgiba Atatürk nasıl etkilendiğini şöyle açıklamıştır:
Vatanımın bağımsızlığı uluslararası bir gerçek olduğu gün, Allah’a şükürden sonra ilk hatırladığım isim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk oldu.
Ümit kapılarının kapandığı bunalım anlarında O’nun destan olan yaşamı ve savaşı bana esin kaynağı oldu. 4
Fidel Castro da ilham kaynağının Atatürk olduğunu her fırsatta dillendirmiştir:
Devrimci Kemal Atatürk, bizim esin kaynağımız oldu. 1919'da Anadolu'dan emperyalistleri atmak için, Bandırma gemisiyle Samsun'a çıktı.
Büyük bir zafer kazandı. Biz de tam 40 yıl sonra, ülkemizden faşistleri kovmak için Granma gemisiyle Havana'ya çıktık. Biz de zaferle kucaklaştık…
Ben de büyük bir devrim yaptım. Ama Atatürk'ün yaptıklarını ben asla başaramazdım.
Asıl devrimci Atatürk… Ona ve devrimlerine hayranım. Sakın kendinize başka bir önder aramayın. 5
Atatürk sadece geçmiş değildir. Aynı zamanda gelecektir.
Atatürk’ün geçmiş ile geleceği bütünleştirdiği, Birleşmiş Milletler’in “Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu” olan UNESCO tarafından da kayda geçirilmiştir.
UNESCO’nun 1978 yılında Paris’te yapılan 20’nci Genel Kurul toplantısında Atatürk’ün doğumunun 100’üncü yılı olan 1981’in dünya genelinde “Atatürk Yılı” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.
Bu karar Birleşmiş Milletler tarafından da onaylanmıştır.
Kararda Atatürk, UNESCO’nun ilgilendiği tüm alanlarda “olağanüstü bir reformcu” ve dünya barışı çalışmalarında “olağanüstü bir örnek” olarak tanımlanmıştır.
1981 yılının Atatürk Yılı olarak kutlanmasının gerekçesi de, böylesine “üstün kişiler gelecek kuşaklar için örnek olacaktır” denilerek açıklanmıştır.
Fotoğraf: tccb.gov.tr
UNESCO’nun Atatürk kararının ikinci bir eşi yoktur. Dünyadaki hiçbir lider için o güne kadar düşünülmemiş bir uygulama Atatürk için yapılmıştır.
Benzeri bir uygulama 1981 sonrasında da bir başka lider için de tekrarlanmamıştır... 6
Alman tarihçi Prof. Dr. Herbert Melzig, Atatürk’ün bu farkını onun dünyanın gelmiş geçmiş tek filozof devlet adamı olmasına bağlamaktadır:
Büyük Yunan filozofu Platon'un,’Krallar filozof olsa ve filozoflar kralların tahtında otursaydı...’ şeklindeki dileği, iki bin yıllık tarihte gerçekleşmedi.
Hâlbuki 20. yüzyılda ilk defa olarak Atatürk’ün şahsında Platon’un istediği gibi kelimenin tam anlamıyla bunu görmekteyiz…7
İspanya’da yayınlanan Vanguardia gazetesine göre de “Atatürk, nefsinde askeri deha ile devlet adamı ve filozof dehasını birleştirmiştir.” 8
İlahiyat felsefesi çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Şahin Filiz, Atatürk’ün filozof dehasının “Onun ölümsüzlük iksiri” olduğuna dikkat çekmektedir:
Kahraman kralları ya da devlet başkanlarını tarih yaratır. Ama tarihi filozoflar yaratır.
Bu gerçeklik, tarihin neden kendi yarattığı kahramanları süreç içinde öldürmeye güç yetirdiği halde, kendisini yaratan filozofları öldüremediğini açıklar.
Atatürk de tarihi yapan bir filozoftur. 9
Tarihi yapan filozof
1923 Türk Devrimi tarihin yeniden yazıldığı bir süreçtir. İki boyutlu, kurtuluş ve kuruluşu içeren bir süreçtir…
Türk ulusunun Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleştirdiği kurtuluş mücadelesi, Birinci Dünya Savaşı’nın galibi Batılı emperyalist ülkeler için hiç beklemedikleri tarihi bir darbe olmuştur.
Fotoğraf: tccb.gov.tr
Mağlupları, başta Almanya’yı Versay örneğinde olduğu gibi zincirlerlerken Osmanlı’ya biçtikleri Sevr zinciri kırılıp tarihin çöp sepetine atılmıştır.
Bu gelişmeyi ünlü İngiliz tarihçisi Arnold Toynbee şöyle aktarmıştır:
Yeryüzünde hiçbir devrim, Kemalist Türk Devrimi kadar dünyada şaşkınlık yaratmadı… 10
Batılı devletler şaşkınlık yaşarken, emperyalist Batının tutsağı mazlum milletlerin kalbi ve kulağı Ankara’ya, Türk Devrimi’ne odaklanmıştır.
Atatürk, Asya’dan Latin Amerika’ya çok sayıda mazlum milletin kahramanı haline gelmiştir.
Tam anlamıyla bir filozof başyapıtı olan kuruluş süreci ise bu kez Armold Toynbee’yi şaşkına çevirmiştir:
Bir an için tahayyül ediniz ki: Batı dünyasındaki rönesans, reformasyon, düşünce ve bilim ihtilalı, Fransız inkılâbı ve sanayi devrimini Atatürk bir insan ömrüne sığdırmıştır. 11
Kuruluş sürecinde, Osmanlı’nın 600 yıllık hukuk, siyaset, egemenlik kavramları ve kurumları terk edilmiş, yerlerine demokratik ve çağdaş bir anlayışın kavramları, kurumları benimsenmiştir.
Siyasal egemenlik gökten yere indirilmiş, halife sultandan alınıp millete devredilmiştir.
Toplum üzerinde bir sömürü ve baskı aracı olarak kullanılan hilafet ve saltanat gibi kimi doğaüstü güç kavram ve kurumlar yıkılmış, egemenliğin kaynağı ilahî olmaktan çıkarılarak dünyevi ve insanî bir temele oturtulmuştur.
Yönetenlerin, kuralları koyup yasa yapanların yönetme, kural koyma, yasa yapma yetkisini din dışında bir kaynaktan, özgür bireylerin iradesinden almaları sağlanmıştır. 12
Fotoğraf: tccb.gov.tr
Böylece gerçekleşen olay, halife sultanın “mülk”ü sayılan ortaçağ devlet düzeninin yıkılması ve milli iradeye dayalı kurumsal, demokratik ve çağdaş devletin inşasıdır.
Bu süreçte sadece yeni bir devlet kurulmamıştır. Yeni bir toplum, yeni bir birey de yaratılmıştır.
Ümmetin yerini milletin almış, Osmanlı saltanat düzenin kullarının özgürleştirilmiş, yurttaş kimliğini kazanmaları sağlanmıştır.
Atatürk’ün tüm devrimleri, çağdaş anlamda özgürlükçü demokrasi yolunu açan ve asıl güvencesini demokraside bulan devrimlerdir. 13
Bu bütünlük içinde, geleneksel dini eğitim sonlandırılmış, laik bir eğitim sistemine adım atılmıştır…
Arap alfabesinden vazgeçilmiş Türkçenin yazımında Latin alfabesine geçilmiştir…
Şeriat hükümlerine göre hüküm veren dini mahkemeler kaldırılmış, yerine İsviçre Medeni Kanun’unu esas alan çağdaş bir yargı sistemi kurulmuştur…
Hicri takvim yerine Miladi takvim kabul edilmiştir…
Kadın-erkek eşitliği sağlanmış, kadınlara seçme ve seçilme hakkı çok sayıdaki Batılı ülkeden de önce verilmiştir…
Evliliklerde medeni nikah mecburiyeti getirilmiş, birden çok kadınla evlenmek yasaklanmıştır…
New York World Telegram, bu deşikliklerle Atatürk’ün Türk milletini “iki bin sene ileriye götürdüğünü” yazmıştır. 14
Dünyayı değiştirmek
Türkiye, bağımsızlığın ve aydınlanmanın ülkesi olarak 20. yüzyılı derinden etkilemiştir. Atatürk’ün izinde 21. yüzyıla da damgasını vurabilir.
Türk Devrimi’nin bilinci ve sorumluluğu, Türkiye’nin dünyanın barış ve refah umudunu yeniden canlandıracak niteliktedir.
Bunu gerçekleştirmek için, önce yarıda bıraktırılmış ve yolundan saptırılmış Türk Devrimi’ni Türkiye’de yeniden başlatmak, ardından İslam dünyasının mazlum uluslarına taşımak gerekir.
Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti modeli günümüzde İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren “etnik ve dini cemaat temelli” çatışmaları önleyebilecek, çatışmayı barış içinde bir çağdaş uygarlık yarışına dönüştürebilecek en etkin projedir.
İslam dünyasına gerçekten demokrasi ihracı için, Amerikan savaş gücüne endeksli çatışmacı Yeni Dünya Düzeni’nin yerini, hem yurtta hem de dünyada barış içerikli Türk Devrimi’nin alması aklın gereğidir.
Bu bağlamıyla Atatürk’ün açtığı yol, Türkiye’nin ötesinde 21. yüzyıl dünyasına damgasını vuracak bir devrimdir.
Fotoğraf: tccb.gov.tr
21 yüzyılda demokratik barış, Türkiye’nin bugünkü ve yarınki rolünü nasıl tanımlayacağına bağlı olarak biçimlenecektir.
Eğer Türkiye kendisini laik ve demokratik bir Cumhuriyet olarak tanımlarsa, dünya geleceğe umutla bakabilecektir.
Bu bağlamda, 1789 Fransız devriminin halkları Hıristiyan olan Batı dünyasının demokratikleşme sürecindeki anlamı, önemi, etkisi her ne olduysa, 1923 Kemalist Türk devriminin İslam coğrafyasının demokrasiye açılmasındaki etkisi de aynı doğrultuda olmalıdır.
Bu gerçekleştiğinde; dünya genelinde bir arada yaşama iradesi pekişecek, etnik ve dini cemaat temelli çatışmalar aşılabilecektir.
Dünyaya bırakılmış en büyük slogan, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” yaşam bulacaktır.
Türk Devrimi’nin 21. yüzyıla vuracağı damga, İslam coğrafyası için bir demokrasi modeli, dünya için bir barış projesi olmaktan da ibaret değildir.
Türkiye’de 1930-1940 yılları arasında uygulanan “karma ekonomi” modelinin temelleri ve esasları, neoliberal politikaların günümüzde yarattığı sorunlara da çözüm getirebilecektir.
Ana omurgası “planlama” olan üretim odaklı Atatürkçü ekonomi modeli, dünyanın en önemli kalkınma iktisatçılarından Güney Koreli Ha-Joon Chang tarafından “devlet güdümlü kalkınma stratejisi” olarak adlandırılmaktadır.
Başta küreselleşmenin ekonomi-politik ayağını oluşturan neoliberal politikaların kıskacındaki mazlum uluslar olmak üzere, günümüz dünyasında da bu stratejinin uygulanması önerilmektedir.
Türkiye, Atatürk’ün izinde dünyayı değiştirebilir. Hem Türkiye özelinde hem de dünya genelinde yolunu bulmakta zorlananlar için Kemalist Türk Devrimi’nin ışığı önümüzde bir kutup yıldızı gibi takip edilmeyi beklemektedir.
- Aktaran; Orhan Erinç, 10Kasım, (İstanbul: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık, 2011) s. 414
- Mahatma Gandi, 8 Eylül 1922 günlü basın toplantısı. Aktaran; Uluç Gürkan, Atatürk’ün İzinde Türkiye Dünyayı Değiştirecektir, (İstanbul: Tekin Yayınevi, 2019) s.74
- Pierre Milza, Les fascismes (Paris: Seuil, 1991) ss. 251-252;
- Hanri Benazus, Dünya Milletlerinin Gözü ile Atatürk (İstanbul: BizimKitaplar,2010)
- 14-16 Haziran günlü gazeteler, Aktaran: Sabah, 21 Şubat 2008
- http://unesdoc.unesco.org/images/0003/000370/037018E.pdf:
- Prof. Dr. Herbert Melzig, Atatürk Dedi ki, (Ankara: Sümer Matbaası, 1942) s, 3
- Orhan Erinç, On Kasım, s. 388
- Şahin Filiz, veryansıntv.cöm/lider-ve-filozof-ataturk
- Aktaran; Ahmet Taner Kışlalı, Bir Türkün Ölümü (Ankara: Ümit Yayıncılık, 1997) s. 16
- Aktaran; Ahmet Taner Kışlalı, Cumhuriyet, 11.7.1997
- Deniz Baykal, TBMM’nin 76. kuruluş yıldönümü töreni - 23 Nisan 1996, TBMM Tutanak Dergisi; (20. Dönem 4. Cilt 44. Birleşim) ss. 587-589
- Bülent Ecevit, “Atatürk ve TBMM”, Arayış, 25 Nisan 1981, s. 7
- Orhan Erinç, On Kasım, s.421
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.