Ulusal güvenlikte bir kapalı kutu: SADAT

Yaşar Güler’den daha nüfuzlu olduğu gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldı.

Ulusal güvenlikte bir kapalı kutu: SADAT


Türkiye'deki özel güvenlik şirketi SADAT'la ilgili iddialar artıyor. Cumhurbaşkanı'nın "paramiliter gücü" olduğu iddialarından Suriye'deki rolüne kadar Almanya’da da soru önergelerine giren şirketi mercek altına aldık.

Kendisini "Uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket" olarak tanımlayan SADAT A. Ş. hakkında kurulduğu 2012 yılından bu yana farklı iddialar ortaya atılıyor. Şirket bugüne kadar 15 Temmuz darbe girişimi sırasında askerle çatıştığı ve SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’den daha nüfuzlu olduğu gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, iki yıl önce SADAT’ın Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğu iddiasını ortaya attı. Son olarak Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mehmet AliGüller, 6 Şubat’ta yayınlanan köşe yazısında, "İdlib’deki gözlem noktalarının kurulmasını SADAT istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da TSK’nın karşı çıkmasına rağmen kabul etti" iddiasını öne sürdü.

SADAT’ın kurucusu olan ve yakın döneme kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güvenlik danışmanı olan Adnan Tanrıverdi, tüm iddiaları kesin bir dille reddediyor. Dönem dönem şirketin resmi internet sitesi üzerinden ya da medyaya verdiği röportajlarda SADAT’ın Türkiye'de ve yurt dışında hiçbir sivile veya gruba silahlı eğitim vermediğini belirten Tanrıverdi, "Hizmetlerimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin dost ve müttefik ülkelerinin orduları ve polis teşkilatlarına yönelik programlar içermektedir. Bunun dışında bir çalışmamız olmamıştır" diyor.

Bugüne kadar söz konusu iddialara yönelik herhangi bir hukuki soruşturma açılmadı. Şirket hakkında son yedi yılda meclise verilen soru önergelerine ise hükümet tarafından yanıt verilmedi. Son dönemde Suriye’deki faaliyetleri de merak konusu olan SADAT hakkındaki iddiaları ve bilinenleri altı soruda derledik. 

SADAT ne zaman, kimler tarafından kuruldu? Faaliyet amacı ne?

Tam adıyla "SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi", 28 Şubat dönemindeirtica suçlamasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) atılan 23 subay ve astsubay tarafından 28 Şubat 2012 tarihinde kuruldu. SADAT’ı kuran ekibin başında emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi bulunuyor. Arapça "Seyitler" anlamına gelen SADAT’ın askeri alanda eğitim, donatım ve danışmanlık faaliyeti göstereceği ülkeler, Türkiye’nin dış politikasına uygun şekilde seçiliyor. Şirketin son yıllarda savunma sanayisinde önemli adımlar atan Türkiye’nin silah ihracatı konusunda da 'pazarlamacı' olarak görev yaptığı öne sürülüyor. İnternet sitesinde şirket merkezi olarak İstanbul-Beylikdüzü gösteriliyor. SADAT bünyesinde kaç kişinin çalıştığı, bu kişilerden kaçının asker kökenli olduğu ise bilinmiyor.

SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi kimdir?

SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi, 30 yıl boyunca Genelkurmay Özel Harp Dairesi ve KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı'nda görev yapmış eski bir asker. Kara Harp Akademisi'nde dersler de veren Tanrıverdi’nin öğrencisi olan isimler arasında 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanı olan şimdiki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da var.

1992 yılında tuğgeneralliğe yükseltilen Tanrıverdi, 28 Şubat döneminde "kadrosuzluk" gerekçesiyle emekli edildi. Emekliye ayrıldıktan sonra kendisi gibi ordudan uzaklaştırılan bin 632 asker tarafından kurulan Adaleti Savunanlar Derneği’ne (ASDER) girdi ve 2004-2009 yılları arasında Adaleti Savunanlar Derneği'nin (ASDER) genel başkanlığını yürüttü. ASDER, bünyesindeki Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) aracılığıyla TSK’nın yeniden yapılandırılmasına yönelik fikirler ortaya koyarak adını duyurdu. ABD'deki benzer şirketlerden  etkilenen Tanrıverdi, aynı şekilde faaliyet gösterecek bir Türk şirketi kurma kararı aldı.

DW Türkçe’ye konuşan İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı ve İzmir milletvekili Aytun Çıray, bugüne kadar SADAT’ın hangi faaliyetlerde bulunduğu hakkında üç soru önergesi verdiğini, ancak hiçbirine yanıt alamadığını belirtti.

Adnan Tanrıverdi (ortada)

Adnan Tanrıverdi (ortada)

SADAT’ın yaptığı işlere dair Türkiye kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Çıray, "Büyük devletlerin de resmi olmayan orduları olduğunu biliyoruz. Ama bu şirketler dışarıdan devlet yönetir şekilde davranamaz. SADAT hakkındaki vahim iddiaların doyurucu biçimde yanıtlanması gerekiyor" diyor.

Tanrıverdi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında nasıl bir ilişki var?

Adnan Tanrıverdi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanışıklığı 1994 yılına dayanıyor. Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu dönemde, Tanrıverdi de İstanbul Maltepe’de Tugay Komutanı olarak görev yapıyordu. Bu sırada, ortak bir tanıdıkları vasıtasıyla tanışan Erdoğan ve Tanrıverdi’nin ilişkisi zamanla dostluğa dönüştü. İkili, 28 Şubat döneminden sonra giderek yakınlaştı. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrasında ise Erdoğan ve Tanrıverdi’nin ilişkisi yeni bir boyut kazandı.

Tanrıverdi, Erdoğan’ın isteği ile güvenlik konularında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak görev yapmaya başladı. Devletin en tepesindeki güvenlik zirvelerine katılmaya başladı. Aralık 2019’da İstanbul'da düzenlenen 3. Uluslararası İslam BirliğiKongresi'ne katılan Tanrıverdi’nin burada yaptığı "Mehdi’nin gelişine hazırlanmamız gerekiyor" şeklindeki açıklaması, kamuoyunda büyük tepki uyandırdı. Tanrıverdi, tepkiler üzerine 8 Ocak 2020’de hem başdanışmanlık hem de Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliği görevlerinden istifa etti.

SADAT ekipleri hangi ülkelerde faaliyet gösteriyor?

Şirketin faaliyet alanı başta Türkiye’nin yakın coğrafyası olmak üzere, tüm İslam ülkeleri ve Müslüman nüfusun yüksek olduğu ülkeler olarak gösteriliyor. SADAT’ın bugüne kadar Yemen, Libya ve Suriye’de bazı görüşmeler yürüttüğü iddia ediliyor. Ancak bu görüşmelerin içeriği ve operasyonel faaliyetlere dönüşüp dönüşmediği bilinmiyor. Şirket 2013 yılında Libya ordusu ile askeri spor tesisi ve zırhlı araç bakım-onarım merkezi kurmak için iki adet İyi Niyet Protokolü imzalamıştı. Ancak Ağustos 2013’de eski Tümgeneral Halife Hafter’in başlattığı isyan sonrasında, bu anlaşmalar hayata geçirilemedi. O tarihten beri SADAT’ın Libya’da Hafter’e karşı savaşan güçlere destek verdiği iddiaları öne sürülüyor. Son olarak TSK güçlerinin Libya’ya gitmesini sağlayacak tezkerenin Meclis’ten geçmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhalif güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak" açıklamasını yapmıştı.

SADAT, şu anda Suriye’de nasıl bir rol üstleniyor?

Şirket, bugüne kadar Suriye’nin içerisinde veya dışarısında herhangi bir eğitim veya örgütlenme faaliyetinde bulunduğuna dair iddiaları yalanlıyor. Ancak son olarak kısa süre önce Putin yönetimine yakınlığıyla bilinen Federal Haber Ajansı, Özgür Suriye Ordusu militanlarının SADAT ekipleri tarafından Libya'ya götürüldüğü iddia edilmişti.

DW Türkçe olarak şirketin Suriye’deki faaliyetlerine yönelik iddiaları sormak için SADAT’ın merkezinetelefonla ulaştık. Ancak Adnan Tanrıverdi ile görüşme talebimiz kabul edilmedi. DW Türkçe’nin ulaştığı güvenlik kaynaklarına göre, SADAT’ın Suriye politikasında belirleyici olması pek mümkün değil. Kaynaklara göre bunun en önemli nedeni ise Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ordu içindeki etkinliği. Özellikle Türkiye’nin askeri varlığının yoğun olduğu Irak ve Suriye’de, SADAT’ın TSK’dan bağımsız hareket edemeyeceği dile getirildi.

SADAT Almanya'da nasıl gündeme geldi?

Alman Sol Parti'den Ulla Jelpke, Andre Hahn, Gökay Akbulut başta olmak üzere bazı vekiller, hükümete SADAT'a dair bir soru önergesi yöneltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 30 Eylül 2018'de Köln'deki cami açılışını yapmak üzere yaptığı Almanya ziyareti sırasında koruma olarak görev alan kişilere yönelik soru önergesinde, SADAT da soruldu.

Erdoğan'ın ziyaret sırasında Türkiye resmi heyeti içinde ya da koruma olarak görev alan kişiler arasında SADAT A.Ş.'den kişilerin olup olmadığı sorusuna hükümetten verilen yanıtta, "Bu konuda bilgi sahibi" olunmadığı belirtildi. Yine SADAT kurucusu Tanrıverdi'nin de yine aynı şekilde söz konusu heyet ya da koruma ekibinde olup olmadığı ve Alman hükümeti ile yürütülen görüşmelere katılıp katılmadığı soruldu. Hükümetin yanıtında, "SADAT kurucusu Tanrıverdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resmi ziyareti kapsamında gelen heyet içinde bulunmadı" denildi.

Soru önergesinde, Alman hükümetinin bugüne kadar ne SADAT ne de Tanrıverdi ile herhangi bir iletişimdebulunduğu ifade edildi. Yine soru önergesinde yöneltilen, "Alman hükümetinin SADAT'ın Almanya'daki olası faaliyetlerine ilişkin bilgisi var mı?" ve "SADAT'ın Kuzey Suriye, Irak ve doğu vilayetlerindeki faaliyetlerine ilişkin bilgisi var mı? sorularına "Alman hükümetinin bu yönde bilgi sahibi olmadığı" yanıtları verildi.

Aram Ekin Duran

Deutsche Welle Türkçe