"Uluslararası düzen biraz daha erozyona uğradı"
Eski müttefikler arasında bir mutabakat sağlama azmi olmadığı sürece G7 önemini yitirmeye devam edecektir.
Fransa’da düzenlenen G7 Zirvesi Alman basınında en önemli gündem maddesi. Gazetelerde İkinci Dünya Savaşı'nın 80. yıldönümü yaklaşırken uluslararası hukukun önemine de dikkat çekiliyor.
Fransa’nın Biarritz kentinde yapılan G7 Zirvesi Stuttgarter Nachrichten'in de gündeminde. Gazete oluşumun bu hali ile önemini kaybetmeye başladığını savunuyor:
"İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan uluslararası düzen, Biarritz'deki G7 Zirvesi ile biraz daha erozyona uğradı. Bir zamanlar adına 'Batı' denen şey artık sadece parçaçıklar halinde mevcut. Bu yılın ev sahibi Emmanuel Macron gerçekleri gördü. Ticaret politikaları, iklimi koruma ya da güvenlik sorunları gibi konularda açıkça görülen anlaşmazlıklar sebebiyle tüm katılımcıların onayladığı ortak bir metni ne pahasına olursa olsun sunmayı denemedi bile. Bunun yerine grubun, alt başlıklarda hangi noktalarda görüş birşiği içerisinde olduğuna bakılıyor. En azından eski müttefikler arasında bir mutabakat sağlama azmi olmadığı sürece G7 önemini yitirmeye devam edecektir."
Benzer bir görüşü Mitteldeutsche Zeitung da okuyucularıyla paylaşıyor:
"Her ne kadar doğrudan diyalog, kin dolu Twitter mesajları üzerinden yapılan tartışmalara yeğlense ve çatışma durumlarında bıkmadan yorulmadan diplomasi yolundan gitmek gerekse de bundan önceki G7 buluşmalarından çıkan zayıf sonuçları görünce zirvenin bu hali ile hala çağa uygun olup olmadığı sorusu gündeme geliyor. Yapılan muazzam masraf ile karşılığında elde edilen fayda birbiri ile uyumlu mu? Ve zirve sırasında yapılan ikili temaslar ne kadar yararlı olsa da Amerika Birleşik Devletleri ile İngiltere arasında, ortak bir ticaret anlaşmasının görüşüldüğü bir buluşma için G7 çerçevesine gerek yok."
Reutlinger General-Anzeiger ise tersine G7'den vazgeçilmemesi gerektiğini ve diğer altı ülkenin Amerika Birleşik Devletleri'nden bağımsız hareket edebileceklerini şu yorumla ifade ediyor:
"Var olan tüm görüş ayrılıklarına rağmen G7 toplantılarında ısrar etmek doğru bir tavır. Bir yandan Trump'tan sonrası bir dönemin geleceği göz önünde bulundurulmalı. Diğer taraftan aksi bir karar yenilgi anlamına gelir. Diğer altı sanayi ülkesi, süper güç Amerika Birleşik Devletleri olmadan da anlaşmalar sağlamayı denemeliler. Bu yönde verilen en iyi sinyal İran Dışişleri Bakanı'nın zirveye davet edilmesiydi. Bu Trump'ı öfkelendirdi, zira ABD İran'ı düşman olarak görüyor. Ancak geriye kalan G6'nın farklı hedefleri var. Onlar Tahran'la üzerinde anlaşılan nükleer anlaşmayı kurtarmaktan, ticareti geliştirmekten ve savaşı önlemekten yana. Fransa Cumhurbaşkanı, gündemin Trump tarafından dikte edilmesine izin verilmeyeceğini gösterdi."
80 yıl önce, 1939 yılı Ağustos ayının son haftası, İkinci Dünya Savaşı'ndan önceki son haftaydı. Bu sebeple konuyu ele alan pek çok gazeteden biri olan Mittelbayerische Zeitung, tarihten gelen uyarıyı ve çıkarılması gereken dersi şu cümlerlerle okuyucularına aktarıyor:
"Tarihin verdiği karar çok açık. 1939 yaz mevsiminin sonlarında, sadece o güne dek görülmemiş bir insanlık suçunun çarkları dönmeye başlamadı. Yaşananlar, uluslararası hukukun acımasızca tecavüz edilmesi anlamına da geliyordu. Peki bu hikayeden çıkarılacak sonuç? En önemli ders şu şekilde dile getirilebilir: Güçlü devletler bir daha asla tamamen başına buyruk bir tavırla daha güçsüz ülkelerin kaderi ile oynayamaz. Güç, halklar arasında da hiçbir zaman adaletin önüne geçemez."
Deutsche Welle Türkçe