Uluslararası kuruluşlar Tolga Şardan’ın tutuklanmasını kınadı

Parmaklıklar ardında geçirdiği her dakika basın özgürlüğünün ihlalidir

Uluslararası kuruluşlar Tolga Şardan’ın tutuklanmasını kınadı


Uluslararası kuruluşlar Tolga Şardan’ın tutuklanmasını kınadı: Parmaklıklar ardında geçirdiği her dakika basın özgürlüğünün ihlalidir

Basın özgürlüğü, ifade hürriyeti, insan hakları ve gazeteci örgütleri, MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı sonrası hakkında başlatılan soruşturma kapsamında T24 yazarı Tolga Şardan'ın tutuklanmasını şiddetle kınadı. Uluslararası Basın Enstitüsü'nden konuya ilişkin olarak yapılan yazılı açıklamada (IPI), "Gazetecilik suç değildir ve bir gazetecinin meşru habercilik ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle parmaklıklar ardında geçirdiği her dakika ifade ve basın özgürlüğünün ihlalidir. Buna bir son verilmelidir" denildi. 

Şardan, 31 Ekim tarihli “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporunda ne var?” başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanlığı tarafından MİT’e hazırlatıldığı iddia edilen yargıdaki yolsuzluklara ilişkin raporu ele aldığı gerekçesiyle 1 Kasım’da gözaltına alındı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ayrıca 1 Kasım tarihinde paylaşım ile MİT raporunun varlığını yalanladı.  2 Kasım’da Şardan’ın yazısına erişim engeli getirildi.

18 örgütten yapılan ve imza atılan açıklama şu şekilde: 

"Bağımsız T24 haber sitesi muhabiri Tolga Şardan, 31 Ekim tarihli 'MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporunda ne var?' başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanlığı tarafından MİT’e hazırlatıldığı iddia edilen yargıdaki yolsuzluklara ilişkin raporu ele aldığı gerekçesiyle 1 Kasım’da gözaltına alındı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi ayrıca 1 Kasım tarihinde paylaşım ile MİT raporunun varlığını yalanladı.  2 Kasım’da Şardan’ın yazısına erişim engeli getirildi.

Şardan’ın haberi, Türkiye’nin adalet sistemindeki yolsuzluk iddialarını içeren ve kamuoyunun meşru kaygıları çerçevesine giren bir dizi araştırma raporunun sonuncusuydu. Bu haberlerin tamamına mahkeme kararıyla erişim engellendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, Şardan hakkında 5237 sayılı Kanunun 217/A maddesi uyarınca “kamuoyunu yanıltıcı bilgi yaymak” suçundan soruşturma yürütüldüğü belirtildi. Bu madde, Ekim 2022′de yürürlüğe giren ve 'dezenformasyon yasası' olarak adlandırılan yasa kapsamında düzenleniyor.  Suçlu bulunanlar üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabiliyor.

Gözaltına alındıktan sonra Ankara Adliyesi’ne getirilen Şardan, burada savcıya ifade verdi. 'Altını çizerek söylüyorum sadece halkı bilgilendirmek çerçevesinde gazetecilik yaptım' diyen Şardan suçlamaları reddetti ve derhal serbest bırakılmayı talep etti. Şardan’ın avukatı, savcının müvekkilini tutuklamak yerine Şardan’ın yazısında yer alan iddialarla ilgili soruşturma başlatması gerektiğini de sözlerine ekledi.

İfadesinin ardından savcı, Şardan’ı tutuklanması talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk etti. Mahkeme Şardan’ı tutukladı ve gazeteciyi Ankara, Sincan Cezaevi’ne nakletti. Mahkeme, tutuklama kararına dayanak olarak, Şardan’ın işlediği iddia edilen suçun, şüphelinin derhal tutuklanmasını gerektiren suçların bir listesini içeren Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100/3 maddesinde belirtilen 'katalog suçlar' kategorisine girdiğini yanlış bir şekilde gösterdi. Ancak 5237 sayılı Kanun’un 217/A maddesi bu madde kapsamına girmemektedir.

Dezenformasyon Yasası, kabul edildiği günden bu yana en az 12 kez gazetecileri yaptıkları haberler nedeniyle hedef almak için kullanıldı. Yasanın kabul edildiği gün, iktidar partisi temsilcisi ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu eski başkanı Hakan Çavuşoğlu, Türkiye’yi ziyaret eden uluslararası basın özgürlüğü heyetine, yasanın gazetecilere karşı kullanılmayacağını, sadece kargaşa dönemlerinde ve akut afetler gibi acil durumlarda insanları yanlış bilgi paylaşmaktan caydırmak için çıkarıldığını söyledi. Bu yılın başlarında gazeteci Sinan Aygül, Dezenformasyon Yasası kapsamında mahkum edilen ilk gazeteci oldu. Şardan’ın tutuklanması, geçtiğimiz yıl Türkiye’de tespit edilen Dezenformasyon Yasası vakalarına ilişkin 13. Medya Özgürlüğü Haritalama veritabanı uyarısı oldu.

Bu nedenle Türkiye makamlarına Tolga Şardan’ı derhal tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmaları ve hakkındaki tüm suçlamaları düşürmeleri çağrısında bulunuyoruz. Yetkililer, ülkedeki ifade hürriyeti ve medya özgürlüğü hakkı da dahil olmak üzere, Şardan’a ve diğer gazetecilere yönelik sistematik hukuki tacize son vermelidir. Türkiye’de keyfi olarak gözaltına alınan tüm gazetecilerle dayanışma içinde olduğumuzu yineliyoruz. Gazetecilik suç değildir ve bir gazetecinin meşru habercilik ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle parmaklıklar ardında geçirdiği her dakika ifade ve basın özgürlüğünün ihlalidir. Buna bir son verilmelidir."

İmzacı örgütler ise şunlar: 

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI)

Article 19

Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF)

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ)

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)

Freedom House

Gazeteciler Cemiyeti (GC)

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ)

Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)

Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO)

İnsan Hakları İzleme Örgütü

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA)

Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa (OBCT)

PEN Norveç

Punto24 Bağımsız Gazetecilik Derneği (P24)

Türk Alman Kültür Forumu

Uluslararası Af Örgütü

Yabancı Medya Derneği (FMA)

 

Tolga Şardan savcılık ifadesinde, "Sadece halkı bilgilendirmek için gazetecilik yaptım" dedi; avukatı yazının ihbar niteliğinde sayılması gerektiğini söyledi

"MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı sonrası hakkında başlatılan soruşturma kapsamında 1 Kasım'da tutuklanan T24 yazarı Tolga Şardan, savcılığa verdiği ifadede, "Sayın Uçar'ın dilekçesinin ardından HSK'ya yine Anadolu’nun değişik köşelerinde görev yapan yargı mensupları tarafından ihbarlar yapılmaktadır. Ve HSK tarafından görevlendirilen müfettişler söz konusu iddialar çerçevesinde aralarında üst düzey yargı mensupları da olmak üzere birçok kişinin bilgi sahibi konumunda ifadelerini almışlardır. Görüleceği üzere devletin en saygın kurumlarından olan MİT Başkanlığı da söz konusu iddialar çerçevesinde bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan gelen talimat sonrasında, adı geçen yargı mensupları üzerinde de detaylı araştırma yapmıştır. Dolayısıyla kulislerden elde ettiğim bilgileri söz konusu yazıda kaleme alırken tarafıma yönelttiğiniz TCK 217/A maddesi hükümlerine aykırı herhangi bir girişimim olmamıştır" diye belirtti.

Suçlamayı kabul etmeyen Şardan, "Ben 35 yıldır gazetecilik yapmaktayım. 35 yıldır Türkiye Cumhuriyeti'nin yargı ve güvenlik bürokrasisini yakından takip eden bir gazeteci olarak hangi konuların suç teşkil edeceğini, hangi konuların suç teşkil etmeyeceğini bilecek tecrübeye sahibim. Bana bildirmiş olduğunuz suç iddiasıyla ilgili olarak atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Altını çizerek söylüyorum sadece halkı bilgilendirmek çerçevesinde gazetecilik yaptım" dedi. Şardan'ın avukatı ise, "Müvekkilin yazısının ihbar niteliği sayılıp soruşturmayı açan savcılıkça araştırılması gerekirdi" dedi.

"Katalog suç" diyen mahkeme, "kaçma şüphesi" ile "beklenen ceza ve güvenlik önlemi" gerekçesi sundu!

Kararında TCK 217/A’nın katalog suçlardan olduğunu yazan İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, tutuklamaya gerekçe olarak, "işlendiği iddia edilen suçun önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedenin ‘kanun gereğince’ var sayıldığı, kaçma şüphesi ile delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğunu” öne sürdü. Mahkemenin tutuklamaya sunduğu gerekçelerden biri de “beklenen ceza veya güvenlik önlemi” oldu. Tutuklanan Şardan, Sincan Cezaevine gönderildi.

Mahkemenin kararında "katalog suçlardan" diye yazdığı ve bir yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngören TCK 217/A suçu, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 100. maddesinde sıralanan ve kanun gereğince tutuklama kararı verilen katalog suçlar arasında yer almıyor.

T24