Umut Hakkı Nedir ve Abdullah Öcalan'a Uygulanabilir mi?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Öcalan Kararı
Umut Hakkı Nedir ve Abdullah Öcalan'a Uygulanabilir mi?
ŞEHİTLER ÖLMEZ / ANKARA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim’deki Meclis Grup Toplantısı'nda dile getirdiği "umut hakkı" kavramı, Türkiye gündeminde önemli tartışmalara neden oldu. Bahçeli, 1999 yılında idama mahkum edilen ve cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilen PKK lideri Abdullah Öcalan'ın, bu haktan yararlanabilmesi için bazı koşulların sağlanabileceğini belirtti. Bu açıklama, Türkiye'de "umut hakkı"nın ne anlama geldiği ve Öcalan'a uygulanıp uygulanamayacağı sorularını gündeme taşıdı.
Umut Hakkı Nedir?
"Umut hakkı," ömür boyu hapis cezasına çarptırılan ve koşullu salıverme imkanı olmayan mahkumlar için geçerli olan bir düzenleme. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bu hakkı, mahkumların topluma yeniden kazandırılması amacıyla tanımlıyor. 2013 yılında İngiltere'deki Vinter ve Diğerleri davasında AİHM, müebbet hapis cezalarının belirli bir süre sonra gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Karara göre, umut hakkının tanınmaması insanlık dışı ve aşağılayıcı bir muamele olarak değerlendiriliyor.
Türkiye'deki Durum
Türkiye’de idam cezası 2002 yılında kaldırıldı ve yerini ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Bu cezaya mahkum edilen mahkumlar için, koşullu salıverme imkanı getiren bir yasa bulunmuyor. Ancak, 2004 yılında yürürlüğe giren İnfaz Kanunu’na göre, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri 30 yıl cezaevinde iyi halli olarak geçirdikleri takdirde koşullu salıvermeden yararlanabiliyor. Bu durum, bazı suçlar için geçerli değil. Özellikle "terör suçları" kapsamındaki mahkumlar, bu düzenlemelerden muaf tutuluyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Öcalan Kararı
Abdullah Öcalan, 1999 yılında idama mahkum edildi, ancak cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. AİHM, Öcalan'ın serbest kalma umudu olmadan cezasını tamamlamasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesine aykırı olduğunu belirtti. AİHM, 2015 yılında verdiği kararla Türkiye'yi bu konuda mahkum etti. Ancak Türkiye, AİHM kararlarını uygulamadı ve Öcalan’ın durumu "istisna" olarak kabul edildi.
DEM Parti'nin Kanun Teklifi
Temmuz 2024'te DEM Parti, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazında 25'inci yılın ardından koşullu salıverme şartlarının değerlendirilmesi için bir yasa teklifi sundu. Bu teklif, Öcalan da dahil olmak üzere, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan mahkumların durumlarını yeniden gözden geçirmeyi amaçlıyor.
Umut Hakkı Yasal Düzenleme Gerektiriyor
Avukatlar, umut hakkının yalnızca Öcalan için değil, binlerce mahkumu ilgilendiren bir konu olduğunu belirtiyorlar. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Rengin Ergül, "Bu tartışma sadece Öcalan üzerinden yürütülecek bir tartışma değil, binlerce mahkumu ilgilendiren bir insan hakları krizidir" diyor. Eğer önerilen yasal değişiklik kabul edilirse, bu durum Öcalan'ın koşullu salıverilmesi anlamına gelebilir. Ancak hukuki süreçte bu tür değişikliklerin uygulanması, siyasi ve toplumsal hassasiyetler nedeniyle karmaşık bir hal alıyor.
Hukukun Amacı: Islah ve Topluma Kazandırma
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, hukukun amacının kişiyi ıslah etmek ve topluma kazandırmak olduğunu vurguluyor. Umut hakkı, mahkumların belirli bir süre cezaevinde kaldıktan sonra durumlarının incelenmesi ve tahliye şansının verilmesi anlamına geliyor. AİHM'e göre, umut hakkının tanınmaması temel insan haklarına aykırı bir durum.
Binlerce Mahkumu İlgilendiren İnsan Hakları Krizi
Türkiye'de ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılan mahkumlar, farklı yasal düzenlemeler altında cezalarını çekiyorlar. Avukatlar, bu durumun insan hakları açısından ciddi bir kriz yarattığını ifade ediyorlar. Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Komitesi'nin 2024'teki raporuna göre, Türkiye'de 4000'den fazla ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü bulunuyor.
Siyasi ve Hukuki Tartışmalar Devam Ediyor
Umut hakkı, Öcalan gibi terör suçlarından mahkum olanlar için hukuki ve siyasi olarak hassas bir konu. Türkiye'nin terörle mücadele politikaları, toplumdaki bölünmüşlükler ve uluslararası hukukun etkisi bu tartışmayı karmaşık hale getiriyor. Umut hakkına ilişkin yasal düzenlemelerin hayata geçmesi halinde, sadece Öcalan değil, birçok mahkumun durumu da yeniden değerlendirilebilir.
Toplumsal Hassasiyet ve Terörle Mücadele
Öcalan’ın umut hakkından yararlanıp yararlanamayacağı konusundaki tartışmalar, Türkiye'de terörle mücadele ve adalet sistemi konusundaki hassasiyetleri bir kez daha gündeme taşıdı. Yasal düzenlemelerin nasıl şekilleneceği ve toplumun bu düzenlemelere nasıl tepki vereceği, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin hukuk ve adalet sistemindeki değişimlerin belirleyici unsurları olacak.