Üniversiteli genç siyanüre mi maruz kaldı, intihar mı etti?

Türkiye siyanürlü ölümleri tartışırken geçtiğimiz yıl yaşamını yitiren Mert Zerin dosyası da yeniden açıldı.

Üniversiteli genç siyanüre mi maruz kaldı, intihar mı etti?


İstanbul'da geçen yıl evinde ölü bulunan Metalurji Mühendisliği son sınıf öğrencisi Mert Zerin'in de siyanür zehirlenmesine bağlı olarak hayatını kaybettiği iddia edildi. Ailesi, okul laboratuvarında platin saflaştırılması çalışması sırasında siyanür kullanıldığını ileri sürerek, oğullarının ölümünde üniversiteyi suçladı. Savcılık ise, Mert'in siyanürle bilinçli temasta bulunarak intihar ettiğini iddia etti ve soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Bu iddia karşısında şoke olan aile, takipsizlik kararına itiraz etti.

 

İstanbul ve Antalya’da siyanür zehirlenmesi sonucu üç aileden son iki hafta içinde 11 kişi hayatını kaybetti. İlk belirlemelere göre çok güçlü bir kimyasal madde olan siyanürün intihar amacıyla kullanıldığı ve ölümlerin de bu maddeye bağlı olarak gerçekleştiği kaydedildi.

Türkiye siyanürlü ölümleri tartışırken geçtiğimiz yıl yaşamını yitiren Mert Zerin dosyası da yeniden açıldı.

Mert Zerin 22 Mart 2018’de öğrenci arkadaşlarıyla birlikte kaldığı evde ölü bulundu.

EVİNDE ÖLÜ BULUNDU

İstanbul'da Marmara Üniversitesi Malzeme ve Metalurji Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi 23 yaşındaki Mert Zerin, 22 Mart 2018’de öğrenci arkadaşlarıyla birlikte kaldığı evde ölü bulundu.

İlk yapılan incelemede Mert’in kalp krizinden öldüğü belirtildi.

2016’da TÜSİAD’ın düzenlediği “Bu Gençlikte İŞ Var” yarışmasında ikinci olan Mert Zerin, deneyimlerini gençlere böyle anlatmıştı.

Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi 3 ay sonra hazırladığı otopsi raporunda Mert’in siyanür intoksikasyonu sonucu yani zehirlenerek hayatını kaybettiğini ortaya koydu.

Ailesi Mert’in okulun labaratuvarındaki siyanürden zehirlendiğini iddia ediyor.

AİLE OĞULLARININ SİYANÜRE OKULDA MARUZ KALDIĞINI İDDİA ETTİ

Bu durumu öğrenen Mert’in acılı ailesi, oğullarının ölümüne okul laboratuvarında ‘platin saflaştırılması çalışması’ sırasında kullanılan siyanürün neden olduğunu ileri sürdü ve proje yöneticisi Doç. Dr. S.A., ve Metalurji Mühendisliği Bölümü’nde görevli kişiler hakkında soruşturma başlatılması talebiyle savcılığa şikayette bulundu.

Aile ayrıca proje yöneticisi S.A.’nın öğrencilerle birlikte bir şirket kurarak altın, platin gibi metalleri siyanürle ayrıştırarak ticaret yaptığını iddia etti.

MERT’İN HOCASI ŞÜPHELİ SIFATIYLA İFADE VERDİ

Soruşturma başlatan Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, projede yer alan Doç. Dr. S.A.’nın ifadesine başvurdu. Laboratuvarda siyanür kullanmadıklarını belirten S.A., siyanürün altın kaplamacılıkta kullanıldığı için çok rahat temin edildiğini belirterek, Mert’in de siyanüre bu şekilde ulaşmış olabileceğini söyledi.

 

ÜNİVERSİTE ‘SİYANÜR ALIMI YOK’ DEDİ

Marmara Üniversitesi Rektörlüğü ve maden mühendisliği fakültesi de savcılığa gönderdiği yazıda proje kapsamında siyanür maddesi alımının yapılmadığını bildirdi.

Söz konusu şirketin ise okulla bir ilgisinin bulunmadığı vurgulandı. Soruşturma kapsamında görevlendirilen kimya mühendisi bilirkişi ise, beyanlarından yola çıkarak Doç. Dr. S.A.’nın olayda kusurunun bulunmadığını, Mert’in siyanürü dışarıdan temin edip evde ya istemeden yuttuğunu ya da intihar ettiği varsayımında bulunarak gencin kendi ölümünde kusurlu olduğunu vurguladı.

SAVCI: ÖLÜM NEDENİ İNTİHAR

Süreç devam ederken soruşturma savcısı emekli oldu.

Yerine gelen savcı olayın üzerinden bir yıl geçtikten sonra soruşturmayı tamamladı.

 

Soruşturma evrakında Mert’in siyanür zehirlenmesi sonucu hayatını kaybettiği belirtilerek şöyle denildi; “Bu maddenin piyasadan çok rahat temin edilmesi, ölenin eğitim gördüğü bölüm ve bu maddenin zehirleyici özelliği olduğunu bilebilecek bir durumda bulunması dikkate alındığında, elde edilen deliller itibariyle Mert Zerin’in ölümünden sorumlu olabilecek kusur ya da kusurlu tespit edilmemiştir. Ölüm olayı intihar olarak değerlendirilmiştir.”

AİLENİN AVUKATI KARARA İTİRAZ ETTİ

Ailenin avukatı İrem İdil Yardımcı savcılığın takipsizlik kararına itiraz etti.

7 aydır itirazın değerlendirilme aşamasında olduğunu belirten Yardımcı, Mert’in çalışmalarını yürüttüğü laboratuvarda teknik bir inceleme yapılmadan sadece tanık beyanlarına dayandırılarak takipsizlik verildiğini iddia etti. Avukat Yardımcı cevap aradıkları soruları ise şu şekilde sıraladı

*O okulda bulunup, Mert ile aynı bölümde okuyan herhangi bir öğrencinin siyanüre maruz kalmayıp, Mert'in başına böyle talihsiz bir olay gelmesi görev aldığı projelerle alakalı mıdır? Mert’in 4 yıl boyunca okulda yaptığı çalışma içerikleri soruşturma dosyasına neden kazandırılamamıştır?

*Adli tıp raporunda vücudunda bulunan diğer kimyasalların siyanürlü bir deney içeriğinde bulunup bulunmadığı neden değerlendirilmemiştir?
Dosyada Mert’in siyanüre evde maruz kaldığı değerlendirilmişse de; olay yeri etrafında siyanür maddesi bulgusu yer almazken, iki kişi yaşadıkları evde nasıl sadece Mert siyanüre maruz kalmıştır?

*Mert'in vefat ettiği gün okulda olmasına rağmen çalışmalarını sürdürdüğü laboratuvarda kamera bulunmasına rağmen o güne ait gerek laboratuvar gerek okuldaki Mert'in görüntüleri neden yoktur?

*Mert’in 4 yıl boyunca öğrenciliğini sürdürdüğü bölümde laboratuvarda çalışan öğrencilerin yaptıkları çalışmaları yazmaları gerekli olan laboratuvar defteri nerededir? Örnek olarak arkadaşlarının defterleri gösterebilinirken Mert’in laboratuvar defterine neden ulaşılamamıştır?

*Ertesi sabah okula gitmek için plan yapan hiçbir derdi olmayan, derslerinde başarılı 22 yaşında bir gencin ölümündeki ihmali olan şahısların tespit edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmesi ne denli adildir?.

CHP’Lİ VEKİL ADALET BAKANINA SORDU

Öte yandan CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül tarafından yanıtlanması istemiyle meclise soru önergesi sundu. Kadıgil soru önergesinde, “Ailenin Mert Zerin’in laboratuvar koşullarından kaynaklı olarak siyanüre maruz kalabileceği kamu sağlığını ilgilendirecek derecede ciddi bir iddiadır. Mert ile aynı bölümde okuyan ve labaratuvar derslerine katılan lisans, yüksek lisans, doktora öğrencileri ve aynı zamanda üniversitede görevli hocalar için de risk taşıyan bu iddia herhangi bir soru işaretine yer vermeyecek şekilde araştırılmalıdır” dedi.

 

Ümit TÜRK - SÖZCÜ