Üretici için bir sonraki hasat dönemi zora girebilir
Ülkeler arası karmaşık bir düzen mevcut
Üretici için bir sonraki hasat dönemi zora girebilir
İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Ekonomi Politik Yüksek Lisans Programları Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Şadan İnan Rüma, dünya genelinde yaşanan hammadde sıkıntısının Türkiye’deki üreticilere yansımasını değerlendirdi. Örneğin, tarımda yüksek girdi fiyatları nedeniyle üreticilerin eper zamandır zorlandığını söyleyen Rüma, “Pandemi bunu pekiştirdi. Gıda üreticilerinin ürünlerini tüketicilere ulaştıramadığı için atmak zorunda kaldığı söyleniyor maalesef. Bir sonraki hasatta gereken girdi maliyetlerini nasıl karşılayacakları konusunda oldukça kaygılılar” dedi.
Dünyada yaşanan hammadde sıkıntısı pandemi ile beraber daha da gün yüzüne çıkıyor. Sorunun temelini ihtiyaçlara yönelik değil, doğayı tahrip eden ve kâr hırsına yönelik üretim ve yeterli gelir sağlanmadan borçlanma yoluyla tüketime teşvik oluşturuyor. Küresel eşitsizlikler çerçevesinde hammadde ihracatçısı ülkelerin ekonomilerinin bu ihracata dayalı bir sınırlılıktan muzdarip olmaları da sorunun bir diğer parçası. Bunlar güvenli bir tedariğin sağlanmasını güçleştiriyor.
Ülkeler arası karmaşık bir düzen mevcut
Plastikten otomotive, tarımdan tekstile her sektörde hammadde sıkıntılarının olduğunu söyleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Ekonomi Politik Yüksek Lisans Programları Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Şadan İnan Rüma, “En başta petrol fiyatları zaten istikrarlı değil. Bu da bütün sektörleri etkiler. Neoliberal küreselleşme ile sektörlerin de ülkelerin de karmaşık ağlarla birbirinin içine geçtiği karmaşık bir düzen oluştu. Örneğin Pfizer-Biontech aşısının patenti serbest bırakılsa bile üretilebilmesinin bir yıl kadar süre alabileceği konuşuluyor. Çünkü 16 ülkeden gelen 30’dan fazla bileşene dayandığı söyleniyor. Üstelik borçlanma arttı. Neoliberal ekonomiyi savunagelen meşhur The Economist Dergisi bile küresel borçlanmanın alarm verici düzeylerde olduğunu yazmıştı. Amerikan ekonomisinin ve yönetiminin dalgalanmaları ile gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin durumları ve yönetimlerinin tutumları nedeniyle doların gidişatı da güven vermiyor. Doların fiyatı her türlü tedariği etkilediğinden dolayı asal önem arz ediyor. Bu bağlamda birçok unsur sorun hâline geliyor: Hangi sektör plastik tedariğinde sorun olursa etkilenmez ki? Tarımda sorun olursa gıda fiyatları etkileniyor ve gıda fiyatlarından etkilenmeyen sıradan insan olabilir mi? Yem hammaddelerinde fiyat artışları altı yılın zirvesine ulaşmış, et fiyatlarına yansımaması mümkün mü? Kauçuk tedariğinde sorun otomotiv sektörü başta olmak üzere birçok sektörü etkiliyor. Pamuk veya elyaf tedariğindeki sorun tekstil sektörünü etkiliyor; pamuk ve polyester gibi iplik fiyatlarında yüzde 75’e varan artışlar iletiliyor. Bütün bunlara ısrarla üretim ve tüketimin doğayla uyum içinde gerçekleştirilmemesinden, doğanın insafsızca tahrip edilmesinden kaynaklanan ekolojik krizi eklediğimizde durum vahimleşiyor. Örneğin otomotiv sektöründe yaşanan kauçuk sıkıntısının nedenlerinden biri kauçuk bitkisinin yapraklarında görülen bir hastalık olarak bildirildi” dedi.
Gıda üreticileri ürünlerini çöpe atıyor
Türkiye’deki üreticilerin hammadde sıkıntılarından elbette etkilendiğini dile getiren Rüma, şöyle konuştu: “Bu durum kendi yapısal sorunlarını da pekiştiriyor. Örneğin tarımda yüksek girdi fiyatları nedeniyle üreticinin zorlandığı epey zamandır dile getiriliyordu. Pandemi ile bu pekişti. En son yaşadığımız tam kapanma nedeniyle gıda üreticilerinin ürünlerini pazarlara ulaştıramadığı için çöpe atmak zorunda kaldığı söylendi. Bir sonraki hasatta gereken girdi maliyetlerini nasıl karşılayacaklar? Plastik sektörünün hammadde sıkıntılarından etkilendiği ve ithalat vergisi, yerli hammaddenin iç piyasada kullanılması gibi taleplerde bulunulduğu görülüyor. Pandemi nedeniyle geçen seneden bu yana tedarik zincirlerindeki aksamalar, navlun artışı gibi sorunların hammadde ithalatında sıkıntı yarattığı bildiriliyor. En son hem Amerika hem Avrupa’da Yeşil Mutabakat ismiyle dile getirilen doğayla uyumlu sürdürülebilir üretim ve destek paketleriyle de kendisini gösteren çalışanların alım güçlerini arttıracak ve istikrara kavuşturacak siyasetlerin uygulanması pandemi nedeniyle pekişen krizlerden çıkılabilmesi için elzem görünüyor.”