Uyuşturucunun Türkiye’deki adresleri

En çok kullanılan yol; Afganistan-İran-Türkiye-Balkanlar güzergâhı...

Uyuşturucunun Türkiye’deki adresleri


Uyuşturucunun Türkiye’deki adresleri

Türkiye onlarca yıldır Avrupa’yı hedefleyen eroin kaçakçılığının kilit noktasında yer alıyor. En çok kullanılan yol; Afganistan-İran-Türkiye-Balkanlar güzergâhı...

Türkiye onlarca yıldır Avrupa’yı hedefleyen eroin kaçakçılığının kilit noktasında yer alıyor. En çok kullanılan yol; Afganistan-İran-Türkiye-Balkanlar güzergâhı.

Konuya ilişkin “Baronlar Savaşı” kitabıyla dikkat çeken BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan, bugünkü yazısında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Timur Soykan, “Kokainin yeni rotası: Türkiye” başlıklı yazısında, uyuşturucunun geçtiği ülkeler arasında Türkiye’nin önemine işaret etti.

“Karteller Avrupa pazarından vazgeçmedi. Afganistan’da üretilen eroinin yolu hazır bir seçenekti. Kilit durak Türkiye’ydi” diyen Soykan şunları yazdı:

“Zaten eroin kaçakçılığında deneyimli, rüşvetle, nakliye ağlarıyla hazır organizasyonlar vardı. Belli ki temaslar kuruldu. Bu büyük tehlikenin çok önemli işaretini Kolombiya’dan aldık. 9 Haziran 2020’de Buenaventura Limanı’nda yaklaşık 5 ton kokain, bir gemide yakalandı. Geminin varış noktası Türkiye’ydi. Bu sevkiyatın önemini anlamak için istatistiklere bakmak yeterli. Türkiye’de yılda ortalama 1.5 ton kokain yakalanıyor. Yani Kolombiya’dan gelen 5 ton, bir yılda yakalanandan katbekat fazla. Diğer yakalamalara bakınca tablo daha netleşecek. Şubat 2019’da Ekvador’dan Mersin Limanı’na gelen gemideki konteynerde 615 kilo kokain ele geçirildi. 25 Ağustos 2020’de Dilovası’ndaki Yılport Limanı’nda Brezilya’dan gelen gemideki konteynerde 540 kilo kokain yakalandı.”

İşte o yazı…

Türkiye onlarca yıldır Avrupa’yı hedefleyen eroin kaçakçılığının kilit noktasında yer alıyor. En çok kullanılan yol; Afganistan-İran-Türkiye-Balkanlar güzergâhı. Buna ‘Balkan Rotası’ deniyor. Afganistan hariç dünyada yakalanan eroinin yüzde 60’ı bu rotada ele geçiriliyor. Avrupa Birliği ülkelerinin tümünde yılda 5 ton eroin yakalanırken Türkiye’de bir senede ele geçirilen eroin 20 tondan fazla. Yani tüm AB’nin 4 katı.

Geçip gideni bilmek ise mümkün değil. Türkiye merkezli baronlar bu ticaretin büyük kısmını yönetiyor.

Uyuşturucu geçtiği her ülkeyi çürütüyor. Elbette madde bağımlılığı nedeniyle ölümlerden ibaret değil yarattığı tahribat. Baronlar Savaşı kitabımda baronları, cinayet zincirlerini, kirli polisleri, kirli siyasileri, yargıdaki milyonlarca liralık rüşvet iddialarını belgelere dayanarak anlattım. ‘Beyaz mal’ın geçtiği ülkeyi nasıl karanlığa sürükleyip bataklığa çevirdiğini gözler önüne seriyordu yaşananlar.

Ortada çok sayıda ceset, skandallar ve halen cevaplanmamış sorular kaldı.

Son dönemdeki gelişmeler, Türkiye’yi çok daha fazla kirletecek büyük bir tehlikenin varlığını ortaya koyuyor.

Ülke eroinden daha pahalı ve kiri de o kadar büyük bir zehrin, kokainin önemli durağına dönüştürülüyor.

Çünkü…

Son 5 yıldır Avrupa’nın uyuşturucu köprüleri olan Belçika’nın Anvers Limanı ve Hollanda’nın Rotterdam Limanı’nda onlarca ton kokain yakalandı. Avrupa Polisi kartellerin şifreli mesajlaştıkları telefonların yazılımını kırmış ve 1 milyar mesajı analiz ederek organizasyonlarını deşifre etmişti.

Elbette karteller Avrupa pazarından vazgeçmedi. Afganistan’da üretilen eroinin yolu hazır bir seçenekti. Kilit durak Türkiye’ydi. Zaten eroin kaçakçılığında deneyimli, rüşvetle, nakliye ağlarıyla hazır organizasyonlar vardı. Belli ki temaslar kuruldu.

Bu büyük tehlikenin çok önemli işaretini Kolombiya’dan aldık. 9 Haziran 2020’de Buenaventura Limanı’nda yaklaşık 5 ton kokain, bir gemide yakalandı. Geminin varış noktası Türkiye’ydi.

Bu sevkiyatın önemini anlamak için istatistiklere bakmak yeterli. Türkiye’de yılda ortalama 1.5 ton kokain yakalanıyor. Yani Kolombiya’dan gelen 5 ton, bir yılda yakalanandan katbekat fazla.

Diğer yakalamalara bakınca tablo daha netleşecek.

Şubat 2019’da Ekvador’dan Mersin Limanı’na gelen gemideki konteynerde 615 kilo kokain ele geçirildi.

25 Ağustos 2020’de Dilovası’ndaki Yılport Limanı’nda Brezilya’dan gelen gemideki konteynerde 540 kilo kokain yakalandı. Bu yakalamanın ardındaki skandalı ilk olarak Sözcü’den Serpil Yılmaz yazdı. İlk aramada ‘temiz’ raporu düzenlenmişti. Geçen hafta yazdım. Haber kaynağı, gümrükte bu sevkıyat ile ilgili pazarlıkları çok sayıda kişinin duyduğunu ve bir memurun Bölge Müdür Vekili’ne sözlü ihbarıyla ikinci aramanın yapıldığını anlattı. Üstelik olayın üstünün kapatıldığını öne sürmüştü.

Ekim 2020’de ise yine Mersin Limanı’na Brezilya’dan gelen gemide 220 kilo kokain ele geçirildi.

Son olarak Güney Amerika ülkesi Ekvador’daki Bolivar Limanı’ndan yola çıkan gemiye Orta Amerika’daki Panama’da perşembe günü operasyon yapıldı. Varış noktası Mersin Limanı olan konteynerde 616 paket kokain yakalandı. Bolivar Limanı’nı Kocaeli Dilovası’ndaki liman gibi Türk şirketi Yılport işletiyordu.

Tüm bu sevkıyatlar, milyarlarca dolarlık zehir ticareti için on milyonlarca dolarlık rüşvetlerle Türkiye’den yollar açıldığını ortaya koyuyor. Yani Türkiye’de tonlarca kokaini teslim alacak paraya ve güce sahip baron ya da baronlar var. Bu kişilerin yakalanan her ‘mal’da milyonlarca dolar kaybettiğini ve büyük riskler aldığını unutmayın. Bu nedenle yolu güvenli kılacak bağlantıları, rüşvet ağlarını kurmadan böyle bir sevkıyata asla girmezler. Yani son zamanlarda Türkiye’den tonlarca kokainin geçtiğini tahmin etmek zor değil.

Baronlar Savaşı kitabını yazarken geçmişte uyuşturucu kaçakçılığı yapmış bir haber kaynağına “Bu işte en güçlü kimdir?” diye sormuştum. Şöyle yanıt vermişti:

“Yolu olan en güçlüdür. Yani uyuşturucuyu geçireceği yollardaki engelleri rüşvetle bağlayan en büyük kârı elde eder.”

Ve şimdi biz, ülkenin bir kokain rotasına dönüştüğünü Türkiye’den değil, binlerce kilometre uzaktaki Güney Amerika’dan öğrendik.

En vahimi ise yetkililerin derin sessizliği.

Kolombiya’da yakalanan 5 ton kokainin Türkiye’deki alıcısı kimdi? Soruşturma açıldı mı? Neredeyse bir yıl geçti, halen açıklama yapılmadı. Son olarak suç örgütü lideri Sedat Peker, çektiği videoda bu dev sevkıyatla ilgili eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı suçlayınca gündem oldu. Sedat Peker, kokainin İzmir Limanı’na geleceğini ve alıcısının bir kimya firması olarak göründüğünü iddia etti.

Dilovası Yılport Limanı’nda yakalanan 540 kilo kokain ile ilgili olarak da büyük sorular ortada duruyor. Kokainin sahibi kimdi? Bilmiyoruz.

Oysa gemiyle sevkıyatlarda kokainin gizlendiği konteynerin göndericisi, alıcı firması ve gümrük müşaviri kayıtlıdır. Onların uyuşturucu sevkıyatından haberi olmayabilir ama konteynerin açılacağı ve ‘mal’ın alınacağı yer bellidir. Yani zehir tacirlerini tespit etmek için ipuçları vardır. Elbette Türkiye’de uyuşturucu ile mücadelede özveriyle çalışan ve önemli başarılara imza atan narkotik polisleri var.

Keşke bu derin sessizliğin nedeni devam eden soruşturma ve takipler olsa.

Ama hafızasında Susurluk Skandalı olan Türkiye’nin çok haklı şüpheleri var. Ne de olsa devlet içindeki karanlık güçlerin, vatansever maskesi takmış cinayet şebekelerinin uyuşturucu pazarındaki rolünü öğrenmiştik yıllar önce.

Odatv.com