Varis Tedavisinde Etkili Bir Yöntem: Lazer
Lazer tedavisinde daha az ağrı ve komplikasyon görülüyor
Bacakta ağrı, şişlik, kramp, görsel sorunlar gibi birçok belirtiyle kendini gösteren varis tedavisinde lazer yaygın olarak kullanılıyor. Lazerin lokal anesteziyle çok kısa sürede tamamlanan bir tedavi olduğuna dikkat çeken DoktorTakvimi.com uzmanlarından Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, “Lazer uzun dönemde yüzde 95 gibi yüksek bir başarı oranına sahip” diyor.
Toplumda erkek ve kadınların yüzde 25’ini etkileyen önemli bir sağlık sorunu olan varisler, toplardamar içerisinde yer alan kapakçıkların kanı geri kaçırmasından, diğer bir ifadeyle venöz yetmezlikten kaynaklanıyor. Venöz yetmezliğin en önemli nedenlerini ise genetik yatkınlık, uzun süre ayakta durmayı gerektiren yaşam tarzı, fazla kilo ve doğum oluşturuyor. Venöz yetmezlik ve varislere bağlı olarak görsel problemler, bacakta ağrı, şişlik, kramp, ayak tabanlarında yanma, huzursuz bacak, ayak bileğinde şişlik, sertlik ve renkte koyulaşma veya ülser gelişebildiğini belirten DoktorTakvimi.com uzmanlarından Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, ayrıca akciğer embolisinin en önemli nedenini oluşturan toplardamar tıkanıklığının da varislerin ve venöz yetmezliğin komplikasyonu olarak ortaya çıkabildiğinin altını çiziyor.
Venöz yetmezlik tedavi edilmedikçe çeşitli yöntemlerle varislerin ortadan kaldırılmasının çözüm olmayacağını ve problemin artarak nüks edeceğine dikkat çeken Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, bu nedenle öncelikle doppler ultrason ile varise neden olan kaçağın (venöz yetmezliğin) saptanarak tedavi edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Günümüzde venöz yetmezlikte veya varise neden olan kaçakların tedavisinde cerrahiye alternatif yöntemler bulunduğunu anlatan Prof. Dr. İlhan Gölbaşı, varis tedavisinde yaygın olarak kullanılan lazere ilişkin önemli bilgiler veriyor.
Lazer tedavisinde daha az ağrı ve komplikasyon görülüyor
Prof. Dr. Gölbaşı, yaklaşık 100 yıldır kullanılan cerrahi tedavinin spinal veya genel anesteziyi gerektirmesi, ameliyata bağlı enfeksiyon, tromboflebit, derin ven trombozu, sinir yaralanması, pulmoner emboli gibi çok çeşitli komplikasyonların gelişmesi ve işlem sonrası 10-15 gün istirahat edilmesi zorunluluğunun alternatif tedavileri gündeme getirdiğini belirtiyor. Bu yöntemlerin başında tüm dünyada 2006’dan beri yaygın olarak kullanılan lazer/radyofrekans tedavisinin geldiğini anlatan Prof. Dr. Gölbaşı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Lazer tedavisiyle amaç cildi kesmeksizin hastalıklı damarın yok edilmesi, bacaktaki toplardamar akımının düzelmesini, varisli damarların ve toplardamar yetmezliğine bağlı bacakta oluşan venöz hipertansiyonun kaybolmasını dolayısıyla da ağrı ve huzursuzluk hissinin ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Lazer tedavisinin cerrahi tedaviye göre avantajlarını şöyle sıralayabiliriz: Daha az invaziv ve kısa süreli bir işlemdir. Genel veya spinal anestezi gerektirmez. İşlem sonrası hemen mobilizasyon ve günlük hayata erken dönüş sağlanır. Daha az ağrı ve komplikasyon görülür. Maliyeti daha azdır. Sonuçları en az cerrahi kadar etkilidir.”
Lokal anesteziyle uygulanıyor
Lazer tedavisinin uzun dönem başarısının yüzde 95 gibi yüksek bir oranda olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Gölbaşı, “Lazer tedavisi uygulanacak hastaların hareketli ve derin toplardamarlarının açık olması gerekir. Ayrıca kanama ve pıhtılaşma eğilimi, ciddi periferik atardamar hastalığı olmaması da şarttır. Lazer uygulamalarında en sık olarak lokal anestezi kullanılır. Ancak hastanın genel durumu ve tercihine göre spinal veya genel anestezi de uygulanabilir. Lazer tedavisi sonrası çok nadir olarak ciltte yanık, morarma, sertleşme ve derin toplardamarlarda tıkanıklık gibi komplikasyonların görülebilir. Ancak uygun teknikle yapıldığı taktirde çok az komplikasyon gelişir. Lazer işlemini takiben 3-4 saat sonra normal günlük aktivitesine başlayabilir. İlk iki gün lazer uygulanan bacaklar elastik bandaj ile sarılı kalmaktadır. Takiben 1 hafta süreyle de varis çorabı giydirilir” diyor.