Vatan Partisi'nden neler oluyor?

"Genel başkanın telefonlarına çıkmayarak..."

Vatan Partisi'nden neler oluyor?


"Genel başkanın telefonlarına çıkmayarak..."

Perinçek’in kaleme aldığı, Merkez Karar Kurulu Rapor Taslağında, Vatan Partisi içine yönelik sert eleştiriler yer aldı.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, yakın zamanda hayata gözlerini yuman Amiral Soner Polat’ın adını taşıyan partisinin 11. Genel Kurultayı için bir rapor taslağı kaleme aldı.

Perinçek’in kaleme aldığı, Merkez Karar Kurulu Rapor Taslağında, Vatan Partisi içine yönelik sert eleştiriler yer aldı.

“PARTİ İÇİNDEKİ DERSİMCİLİĞE, HDP KORUMACILIĞINA, KÖRÜ KÖRÜNE TAYYİP ERDOĞAN DÜŞMANLIĞINA KARŞI…”

Rapor taslağının “Parti içinde HDP koruyuculuğuna ve CHP kuyrukçuluğuna karşı mücadele” bölümünde Perinçek, şu ifadeleri kullandı:

“2013 yılından bu yana Parti içindeki Dersimciliğe, HDP Korumacılığına, körü körüne Tayyip Erdoğan düşmanlığına ve Atlantik denetimindeki CHP kuyrukçuluğuna karşı Aynı Gemideyiz çizgisinde kararlı mücadele ettiğimiz için,

- Vatan Savaşı’ndaki bugünkü etkin konumu kazandık.

- Devlet ile milleti birleştiren bir çizgi izliyoruz.

- İşçiden sanayicilerimize kadar üretici güçlerle birleşebiliyoruz.

- Diyarbakır Analarının direnişinde etkin bir konumdayız ve Güneydoğuda geniş örgütlenme olanakları elde ediyoruz.

- Uluslararasında ve Batı Asya ölçeğinde bugünkü saygınlığımızı kazandık.

- Partimizin bağımsızlığını ve birliğini koruyabildik, mücadele yeteneğini geliştirebildik.

Eğer Aynı Gemideyiz stratejisini uygulamasaydık, Partimiz derin bir bunalıma sürüklenirdi.”

“ARKADAŞLARIMIZ DA CHP TABANIYLA AYNI HAVAYI SOLUDUKLARI ORTAMLARDA O ZAMAN DA BELİRTTİĞİMİZ GİBİ, ‘DUMAN ALTI OLMUŞLARDIR’”

Perinçek, Vatan Partisi yöneticilerini isim vererek şöyle eleştirdi:

“24 Temmuz 2015’te başlayan Vatan Savaşına karşı iç cephede bozguncu hareket ve eğilimlerin ortaya çıktığına hepimiz tanığız. Bu vatan ve millet karşıtı hareketler, Vatan Savaşına karşı “Saray Savaşı” çamuru atarak, ABD güdümünde bir cephe kurma gayreti içinde oldular. Türkiye’nin güçleri, Türkiye İttifakı’nda, Aynı Gemide toplanırken, ABD’nin güçleri de Vatan Savaşı karşıtlığında birleşiyorlar. Bu yeni saflaşma, Vatan Partisi saflarını da etkilemiştir ve etkilemeye devam ediyor.

Zihinleri 2014 yılı öncesindeki ABD’nin BOP Eşbaşkanlığına karşı mücadele döneminde çakılı kalan yöneticilerimiz ve üyelerimiz, yeni dönemde Türkiye Gemisinde yer almıyorlar.

ABD Projelerinde rol alan CHP yönetimi, Ankara-İstanbul Yürüyüşü gibi eylemlerde HDP/PKK ve FETÖ ile kol kola girerek, kendi tabanına söz yerindeyse bonzai içirmiştir. Bizim Vatan Partisi içinde 2014 sonrasının saflaşmasını kavramayan arkadaşlarımız da, CHP tabanıyla aynı havayı soludukları ortamlarda, o zaman da belirttiğimiz gibi, “duman altı olmuşlardır.” Bu arkadaşlar körü körüne Tayyip Erdoğan düşmanlığına kendilerini kaptırarak, PKK/HDP ve FETÖ ile aynı cepheye düşmektedirler.

“BİLDİRGEDEN ‘HDP KAPATILSIN’ TALEBİNİN ÇIKARTILMASI DA MEHMET BEDRİ GÜLTEKİN’İN İSTEĞİ ÜZERİNE OLMUŞTUR”

Yargının FETÖ ve PKK’nın üzerine kararlı olarak yürümesine karşı Yargıyı hedef alan bir kampanya başlatılmıştır. Partimiz, “Yargı Altın Çağına girdi” saptamasıyla bu FETÖ ve PKK kaynaklı kampanyanın etkisini kırmış, Cumhuriyet Yargısına cesaret ve güven vermiştir.

ABD’den, CHP’den ve PKK’dan etkilenen Vatan Savaşı karşıtı tavırların Parti örgütlerimizin ve üyelerimizin pratiğine de yansıdığını çeşitli olaylarda gördük. Partimiz saflarındaki her tutukluğun, her cesaretsizliğin, her geriliğin arkasında bu yanlış eğilim bulunmaktadır. Partimiz, bu bölücü ve gerici eğilimleri merkez düzeyindeki organ kararlarıyla saptamıştır:

Mehmet Bedri Gültekin’in 7 Kasım 2013 tarihli “Dersim konusunda tavır almayalım” önerisi, 29 Aralık 2013 tarihli MKK Kararıyla mahkûm edilmiştir. Partimizin Tunceli Kararı, tarihî önemdedir. Çünkü yaşanan süreci önceden gördük ve Partimizi ABD emperyalizminin Dersim Bölücülüğüne ve Gericiliğine karşı cihazlandırdık. Parti içinde daha o tarihlerde boy gösteren mezhepçi ve bölücü eğilimlere karşı uyanıklığı sağladık.

Partimizin 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi için yayınladığı bildirgeden ‘HDP kapatılsın’ talebinin çıkartılması da Mehmet Bedri Gültekin’in isteği üzerine olmuştur. Seçime birkaç gün kaldığı için Parti içinde bir tartışma yaratmamak için bu talep yerine getirildi. Ancak 22 Eylül 2018 tarihli MKK kararıyla ‘HDP’nin kapatılması konusunda Vatan Partisi saflarındaki yanlışların ve zaafların temizlenmesi için mücadeleyi’ gündemimize aldık. Parti yöneticilerinin görevi, tabanın yanlışlarına teslim olmamak ve doğru eylemi gerekirse tek başına yapmaktır.

Van örgütümüzün seçim bildirisinden, Partimizin “Türk de biziz, Kürt de biziz, Hepimiz Türk Milletiyiz” diye özetlediği millet tanımının çıkartılması talimatının da aynı arkadaştan gelmesi, hatanın köklü ve derin olduğunu göstermiştir.”

“KİMİ YÖNETİCİ VE ÜYELERİMİZ, ABD EMPERYALİZMİNİN ADAYLARI İÇİN PROPAGANDA YAPTI VE OY VERDİ”

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, parti yöneticilerini eleştirmeye şöyle devam etti:

“Merkez Karar Kurulu Üyemiz Yunus Soner, 22 Eylül 2018 günü oybirliğiyle kararlaştırdığımız Aynı Gemideyiz stratejisine “baştan sona karşı olduğunu” MKK toplantılarında defalarca ifade etti. Bu arkadaşımız, “Türkiye’nin Rusya’yı kuşatma planı içinde görev yaptığını” ileri sürecek ölçülerde gerçeklerin dışında mevzilenmeler üretmektedir. Partimiz ise, Türkiye ve ABD gemisi dışında üçüncü bir cephe bulunmadığını organ kararlarıyla saptamıştır.

31 Mart 2019 Belediye seçimlerinde ve 23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul Belediye Başkanlığı Seçiminde kimi yönetici ve üyelerimiz, ABD emperyalizminin adayları için propaganda yaptı ve oy verdi. Bu üyeler hakkında Merkez Karar Kurulu olarak bütün örgütlerimizde disiplin soruşturması açılmasına karar verdik ve uyguluyoruz.

“GENEL BAŞKANIN TELEFONLARINA ÇIKMAYARAK SORUNLARIN PARTİ DİSİPLİNİ İÇİNDE ARKADAŞÇA İLİŞKİLER ORTAMINDA ÇÖZÜLMESİNİN REDDEDİLMESİNİ MAHKÛM EDİYORUZ”

Yönetici ve üyelerimiz, Parti örgütleri ve organlarında görüş ve önerilerini açıklamak yerine sosyal medyada liberal, sorumsuz ve bireyci tavırlar sergilemekte, tartışmalar yürütmekteler. Disiplini zedeleyen bu tavırlara karşı Parti kamuoyunun sessiz kalması, bu hatanın ciddiyetini ağırlaştırmaktadır.

Parti içindeki çizgi mücadelesi, aynı zamanda organ terbiyesi ve Parti ahlâkı alanındadır. Parti organ toplantılarına ısrarla katılmayarak sorunların organ dışı ilişkiler alanına taşınmasını ve Genel Başkanın telefonlarına çıkmayarak sorunların Parti disiplini içinde arkadaşça ilişkiler ortamında çözülmesinin reddedilmesini mahkûm ediyoruz.

“BAŞARISIZLIĞIN PUSUSUNDA BEKLEMEK GİBİ PARTİ TARİHİMİZDE GÖRÜLMEYEN BİR AHLÂKI YANSITMAKTADIR”

Merkez Karar Kurulu toplantısında, ‘Şartlar elverişli iken Partinin izlediği yanlış çizgi yüzünden zayıfladığı’ gibi iddialar üzerine, Genel Başkanın ‘Partinin izlediği yanlış çizgiyi’ açıklama davetine, ‘bu konuyu konuşmanın henüz zamanının gelmediği’ ifadesi, başarısızlığın pususunda beklemek gibi Parti tarihimizde görülmeyen bir ahlâkı yansıtmaktadır.

Parti önderliğinde Partimizin başarısı açısından çok önemli görevler üstlenen yöneticilerimize karşı iddialarının gerçeklere dayanmadığı organ toplantısında kanıtlandığı halde, karalama faaliyetinin ısrarla sürdürülmesi, namuslu ve dürüst arkadaşlarımıza karşı iftiraların inada dönüştürülmesi, önderlerimize karşı güven bunalımı yaratma ve Partimizi dedikodularla meşgul etme çabaları, görmezden gelinebilecek davranışlar değildir. Hele Malî Kurulu dağıtmaya yönelik girişimler, doğrudan doğruya Partimizin örgütlenme atağını ve büyümesini baltalayan kasıtlar içermektedir. Bu bağlamda Partideki her tür yanlış ve geri eğilimle birleşme gayretleri herkes için uyarıcıdır.

Genel Merkez Binası almamız ve Cumhurbaşkanı Seçimleri nedeniyle örgütlerimize E-Ödenti borçlarını aksatmamız, Parti içinde devrimci olmayan eğilimleri kışkırtma amacıyla kullanılmıştır.”

“ORAL ÇALIŞLAR ALMANYA’NIN İSTİHBARAT ENSTİTÜLERİNDE KENDİSİNE İŞ ARARKEN…”

Perinçek, “Parti İçinde İç Cepheyi Sağlam Tutmak Esastır” başlığı altında ise Aydınlık hareketinin geçmişine değindi:

“Ne yazık ki Parti karşıtı faaliyetlere katılan veya sessiz kalan arkadaşlarımız olmuştur. Bunlar, bizim elli yıllık derslerimizin hâlâ geçerli olduğunu göstermektedir. Parti içindeki yanlış eğilimlere karşı mücadeleden kaçınmak, Partimize her defasında pahalıya mal olmuştur. Garbis Altınoğlu “dağa çıkalım” kışkırtması yaparken, İbrahim Kaypakkaya Atatürk’ü “İngiliz ajanı” ve “karşıdevrimci” diye karalarken, Gün Zileli Bilimsel Sosyalizmi ve Öncü Partiyi reddederken, Oral Çalışlar Almanya’nın istihbarat enstitülerinde kendisine iş ararken, bütün bu yönelişleri “arkadaşlık uğruna” veya ideolojik zaaflar nedeniyle kollayan arkadaşlarımız olmuştur. Bu liberal ve sorumsuz tutumlar, o eğilimlerin zemin bulmasına ve Partimize ağır zararlar vermesine yol açmıştır. Yanlış içinde olanların da bir süre sonra karşıdevrimci ve Parti düşmanı olmalarına hizmet etmiştir.

Ülkede olduğu gibi Parti içinde de iç cepheyi sağlam tutmak esastır. Parti içinde her ne sebeple olursa olsun yıkıcılığa izin veren tutum, halkla birleşmemizi ve iktidar mücadelesi yürütmemizi zorlaştıran ayak bağlarıdır.”

“VATAN PARTİSİ + AK PARTİ + MHP’NİN OLUŞTURDUĞU TÜRKİYE GÜÇLERİ…”

Doğu Perinçek “CHP + HDP/PKK + Abdullah Gül + Ali Babacan + Davutoğlu + FETÖ + İyi Parti + Saadet Partisi’nin oluşturduğu ABD kampı, ABD’nin hükümet projesi olarak sahnededir” diye tarif ettiği ABD kampına karşı Türkiye İttifakı’nın olduğunu söyledi.

Perinçek şunları kaydetti:

“Bu koşullarda siyasal düzlemde Vatan Partisi + Ak Parti + MHP’nin oluşturduğu Türkiye güçleri, özellikle CHP’nin Atatürkçü kesimlerini kazanacak siyasetler üretmek sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Sınıfsal düzlemde işçi, kamu emekçisi ve çiftçiden sanayici ve tüccara kadar bütün üretici sınıfları temsil eden Üreticilerin Millî Hükümeti, önümüzdeki fırtınalı dönemde, ABD emperyalizminin etki alanını daraltan, milletin en geniş güçlerini birleştiren siyasetlerle kurulacaktır.”

Odatv.com