Yargı hukuka direniyor
KARARLA ANAYASA’YA DİRENİYORLAR
Yargı hukuka direniyor
Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkındaki ‘hak ihlali var’ hükmüne rağmen tahliye vermeyen alt mahkeme ‘ihlal bizden kaynaklı değil’ diyerek dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Muhalefet temsilcileri ‘Türkiye’nin itibarına çalınan kara leke’ tepkisini gösterdi. Hukukçular da ortak görüşte birleşti: AYM hükmü tartışılamaz ve istisnasız herkesi bağlar. Anayasa açıkça ihlal ediliyor.
Tutuklu milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi ‘hak ihlali’ kararı verdikten sonra gözler hükmü uygulayacak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çevrildi. Ancak altı gün sonra dosya mahkeme başkanının imzasıyla Yargıtay’a gönderildi. Gerekçede, ihlal hükmünün Yargıtay Ceza Dairesi’nce verilen ‘tahliyenin reddi’ kararına ilişkin olduğu kaydedildi. Bu adımın Atalay’la ilgili süreci daha da uzatacağına dikkat çekildi.
‘AYM HÜKÜMLERİNE UYULMAYAN BİR ÜLKEDE DEMOKRASİDEN BAHSEDİLEMEZ’
Hükümetin yeni anayasa için çağrıda bulunduğu, ekonomi yönetiminin yurt dışında ‘güven’ mesajı vererek yatırım aradığı süreçte yaşanan tablo tartışma yarattı. Muhalefet hukuk devleti imajına en büyük zararın verildiğini kaydetti. İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç “AYM ve AİHM kararlarının tanınmadığı bir ülkede demokrasi yoktur” tepkisini gösterdi. Hukukçu Figen Çalıkuşu da “Alt mahkeme hukuku yok sayıyor. Yargı siyasallaştırılıyor” dedi.
Avukat Can Atalay, Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezası almış ve 25 Nisan 2022’de tutuklanmıştı. 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimlerde TİP Hatay Milletvekili seçilen Gezi Davası tutuklusu avukat Can Atalay, Anayasa Mahkemesi’ne ‘hak ihlali’ başvurusunda bulunmuştu. AYM’nin ‘Hak ihlali’ kararı verdiği Atalay’la ilgili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden karar çıktı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin Atalay hakkındaki ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma’ hakkı ile ‘kişi hürriyeti ve güvenliği’ haklarının ihlal edildiği kararına ilişkin incelemesini tamamladı.
DOSYA YARGITAY’A GÖNDERİLDİ
Bu nedenle oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğuna hükmeden heyet, dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine ulaştırılmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi. Kararda ‘Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un ilgili maddelerine yer verildi. Bu maddelerde, AYM tarafından esas inceleme sonunda başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verildiği, ihlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedildiği ancak yerindelik denetimi yapılamayacağı, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemeyeceği kaydedildi.
Tespit edilen ihlalin bir mahkeme kararından kaynaklanması halinde, dosyanın ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere ilgili mahkemeye gönderildiği aktarılan kararda “Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, AYM’nin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir” hükümlerinin yer aldığı aktarıldı. Öte yandan Yargıtay 3. Ceza Dairesi Atalay’ın talebin reddine hükmetmişti.
KARARLA ANAYASA’YA DİRENİYORLAR
KARAR gazetesi yazarı hukukçu Figen Çalıkuşu AtalayI’n tahliye edilmemesini “13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen karar Anayasa’yı yok sayma anlamına gelen, Anayasa’ya direnildiğini gösteren bir karar. Can Atalay’ın dosyası Yargıtay’a gönderildi. Nedir bunun anlamı? Top çevirmeye ve hukuksal zulme devam etmek. Bunun başka bir izahı yoktur. Siz özgürlüğün bir saniyesini bile gasp edemezsiniz. Altı gün boyunca bu hak gasp edildi. Yargıtay’a göndermek için 6 gün beklemeniz mi gerekiyordu? Anayasa Mahkemesi milletvekillerinin tutuklu kalması konusunda defalarca birbirini teyit eden kararlar verdi. Leyla Şahin’den Mustafa Balbay’a; Enis Berberoğlu’ndan Ömer Faruk Gergerlioğlu’na kadar verilen kararlardan söz ediyorum. Biz biliyoruz ki bugünkü deprem ilk deprem değil. Siyasallaştırılmış ve kuşatılmış bir yargıyla karşı karşıyayız” sözleriyle değerlendirdi.
ATALAY: HUKUKA BAĞLI OLMAYAN DEVLET HAYALİNİN SAHİPLERİ KİM?
AYM kararına rağmen tahliye edilmeyen Can Atalay açıklama yaptı. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin HSK tarafından soruşturulmasını talep eden Atalay, üyesi olduğu TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu da göreve davet etti. Atalay “TBMM’yi yargının yerine geçerek karar verenlerin kim olduğunu araştırmaya ve Anayasal düzeni askıya almaya teşebbüs edenleri tespit etmeye davet ediyorum” dedi.
Atalay şunları söyledi:
“25 Ekim günlü Anayasa Mahkemesi kararının yerine getirilmediği her bir dakikanın bu ülkede yaşayan herkesin hak ve özgürlüğünü korumakla yükümlü devletin niteliklerine zarar verdiği açıktır. Ancak ‘ikili devlet’ anlayışını kabul etmiyoruz. Buna alışmayacağız. Açık hukuka aykırılığının HSK tarafından soruşturulmasını talep ediyorum. TBMM’yi yargının yerine geçerek karar verenlerin kim olduğunu araştırmaya ve Anayasal düzeni askıya almaya teşebbüs edenleri tespit etmeye davet ediyorum.”
‘SULARI HARİÇ HER YERİNİZ AKIYOR’
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal karar sonrası sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“TİP Milletvekili Can Atalay üzerinden yürüyen yargı süreci, Türk Adalet Sistemi için bir turnusol testidir! Anayasa Mahkemesi, oybirliğiyle ‘hak ihlali’ kararı vermesine ve Başkan Zühtü Aslan’ın uyulmadığı takdirde ‘yorum kakafonisi olur’ uyarılarına rağmen ilgili Ağır Ceza Mahkemesi sürüncemede bırakarak hukuksuzluğu uzatma yolunu tercih etmiştir. ‘Erdoğan’ın müsaade ettiği kadar hukuk ülkesi’ Türkiye’de doğrudan iktidarın talimat ve gözetimi altında yürüyen bu tür siyasi davalarda mahkemelerin iradesi yoktur ve hiçleşmiştir! ‘Herkes eşittir ama birileri daha fazla eşittir’ anlayışının yansıması olarak Türk Yargısı’nın zamana, şartlara ve kişilere göre değişen karar ve uygulamaları Türkiye’nin kamu düzenini tehdit eden en birincil tehlikedir! Şimdi ‘büyük demokrat ve hukuk devleti sevdalısı’ Hukuk’u çürüten Erdoğan, ‘Yeni Anayasa’ yapacakmış! Şair Eşref’in veciz ifadesiyle ‘suları hariç her yeriniz akıyor!’”
KARAR