Yargı paketinin yumuşak karnı: Düşünce ve ifade özgürlüğü

Hukukçulara göre cezaevlerindeki gazeteci ve siyasetçiler için yargı reform paketi umut taşımıyor.

Yargı paketinin yumuşak karnı: Düşünce ve ifade özgürlüğü


Meclis gündemindeki yargı reform paketi en çok düşünce özgürlüğü alanında açılım sağlamadığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Hukukçulara göre cezaevlerindeki gazeteci ve siyasetçiler için yargı reform paketi umut taşımıyor.

    15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından "her türlü düşünce, gazetecilik faaliyeti suç sayılıyor" eleştirilerinin hedefinde olan Türk hükümeti, hem yurt içinde hem de Avrupa’da merakla beklenen yargı reformu paketini meclis gündemine taşıdı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan paketin hak ve özgürlükleri genişletmeyi amaçladığını duyurdu. Muhalefet partileri ve hukukçular ise paketin toplumun beklentilerini karşılamaktan çok uzak olduğunu özellikle "düşünce suçları" konusunda hiçbir açılım sağlamadığını düşünüyor.

Muhalefet partileri ve hukukçulara göre; Terörle Mücadele Kanunu’ndan, Ceza Kanunu’na kadar uzanan geniş yelpazede 15 ayrı kanunda değişiklik ve düzenleme öngören 39 maddelik paketin gazetecilik faaliyetlerinden ötürü yargılanan, hapiste olan gazeteciler için umut olamayacak.

"Gazetecilere özgürlük yok"

Öyle ki, pakette Terörle Mücadele Kanunu’nun "terör propagandası"nı düzenleyen 7. maddesinde gazetecileri doğrudan ilgilendiren bir değişikliğe gidiliyor. Değişiklikle kanuna "Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı vurgulanmaktadır" hükmü ekleniyor.

Eski cumhuriyet savcılarından, yargıçlar sendikası YARSAV’ın kurucularından Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Eleştirinin, haber verme sınırlarını aşmayan yayınların suç olmadığı zaten İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, Anayasa’da zaten var ve güvence altında" diyor. Kişinin sahip olduğu hak ve özgürlüğün Terörle Mücadele Kanunu’na eklenmesinin reform olamayacağına dikkat çeken Eminağaoğlu, "Siyasi iktidar, gazetecilerin Türkiye’de sadece gazetecilik yaptıkları için cezalandırıldığını bu düzenlemeyle kabul etmiştir ama gazetecilere özgürlük alanı açılacağını söylememiştir" çıkışında bulunuyor. Eminağaoğlu, böylesi bir kabulün üstüne düşünceye, ifadeye özgürlüğün yolunun açılmasının mümkün olmadığını savunuyor.

 

İnsan Hakları Derneği ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) son verilerine göre Türkiye’de cezaevlerindeki gazeteci sayısı 134.  Hükümete "Gazetecileri serbest bırakın" çağrısı yapan her iki sivil toplum örgütü de, yargı reformuyla ilgili tüm tartışmaların kamuoyu önünde şeffaf bir şekilde yapılmasından yana tavır koyuyor.

"Avrupa’ya şirinlik"

Medyadaki hak ihlallerini düzenli olarak raporlayan gazeteci Barış Yarkadaş da, yargı reformu paketinin gazetecilerin cezaevinden çıkmasının yolunu açmayacağını düşünüyor.

Yarkadaş, Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen hükme gönderme yapıyor ve hükümetin "Haber yazmak, tweet mesajı yayınlamak suç değil. Gazeteciliği cezalandırmayacağız" mesajı vermeye çalıştığını söylüyor. Yarkadaş, "İktidar gazetecilerin sadece gazetecilik faaliyetlerinden ötürü yargılandığını kabul etmenin yanı sıra, gazetecilik faaliyetlerini ciddiye almadığını açıkça ilan ediyor" eleştirisi getiriyor.

Yarkadaş; gazetecilere ağırlıklı olarak, "Terör örgütü üyeliği ve propagandası, cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye Cumhuriyeti’ni aşağılamak" suçlarından hapis cezası verildiğini hatırlatıyor ve bu cezalandırmanın hükümet tarafından bir gelenek haline getirdiğini söylüyor.

Yarkadaş’ın son raporlamasına göre sadece Eylül ayında 10 gazeteci 29 yıl hapis cezası aldı.

 

İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan, Sözcü gazetesi çalışanlarının ay sonunda yargılanacaklarını hatırlatıyor. "Buyursunlar; gazetecilere ceza kesmeyi bıraksınlar" diyen Kazan, ifade özgürlüğünün Ceza Kanunu’nun 285 ve 301.maddelerinde olduğuna da dikkat çekiyor. Kazan, "İfade özgürlüğünü terör suçu sayıyorlar. Ama eleştiri ve haberin terör suçu içinde olmadığını dile getiriyorlar. Avrupa’ya şirinlik yapmaya çalıyorlar. Böyle saçmalık olmaz" çıkışında bulunuyor.

"Temyiz de açılım olmaz"

Yargı paketinde ifade özgürlüğünü etkileyen başka hükümler de var. Ceza Kanunu’nda bir değişiklik yapılarak, bazı suçlarla ilgili istinafta kesinleşen beş yılın altındaki ceza kararlarına Yargıtay’da temyiz yolu açılıyor.

Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu, ceza dosyalarının Yargıtay’a taşınmasının olumlu bir adım olarak görülebileceğini ancak bu adımın birçok soru işareti taşıdığını dile getiriyor. Eminağaoğlu, ifade özgürlüğü alanındaki cezalarla ilgili temyiz yolu açılıyorsa, diğer cezalarla ilgili de temyiz yolunun açılması gerektiğini söylüyor.

Eminağaoğlu, "Normalde böyle bir düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’nin iptal ederek, diğer beş yılın altındaki bütün cezalara temyiz yolunu açması lazım. Çünkü beş yıl ve beş yılın altında ceza almak demek, kişinin bütün haklarının elinden alınması demek"  eleştirisini getiriyor.

Avukat Turgut Kazan da, bu düzenlemeden HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yararlanabileceğine ilişkin kamuoyunda yapılan değerlendirmelerin "yanlış" olacağına dikkat çekiyor.

Kazan, "Demirtaş davasının bizzat kendisi Türkiye’de hukukun olmadığının göstergesi. Hükümet, terör örgütü üyeliğiyle suçladığı Demirtaş’ı ancak siyasi oyunlar oynamaya başladığında serbest bırakmayı düşünecektir" diyor.

Yargı reformu paketini TBMM gündemine taşıyan AKP’li yetkililer, paketle ilgili tüm eleştirilerin mecliste değerlendirileceğini söylüyor. Pakete son şeklinin mecliste verileceğini ve yeni paketlerin de gündeme getirileceğini hatırlatan aynı yetkililer, Türkiye’de adil yargılama hakkının ve yargının bağımsızlığının korunacağını söylüyorlar.

CHP TBMM Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Mecliste daha iyi bir paket için çalışılacak. Paketteki mevcut durumun beklentileri karşılamadığı ortada" diyor.

Hilal Köylü / Ankara

 Deutsche Welle Türkçe