Yargı Reformu Paketi: CHP neye itiraz ediyor?

9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyetten oluşacak olan Paket’in amacı, yargının daha etkin ve hızlı işlemesini sağlamak olarak belirtiliyor.

Yargı Reformu Paketi: CHP neye itiraz ediyor?


Yeni yasama yılının başlamasına kısa süre kala Yargı Reformu Paketi, milletvekillerinin bir numaralı çalışma konusu olarak ön plana çıkıyor.

 

Yargı Reformu Paketi, milletvekillerinin bir numaralı çalışma konusu olarak ön plana çıkıyor ancak, TBMM Adalet Komisyonu’nun euronews Türkçe’nin ulaştığı Cumhuriyet Halk Partili üyeleri, söz konusu strateji belgesi hazırlanırken kendilerinden ve diğer paydaşlardan herhangi bir görüş alınmadığını belirterek, belgenin geniş çaplı bir siyasi uzlaşı temelinden yoksun olduğunu dile getiriyorlar.

9 amaç, 63 hedef ve 256 faaliyetten oluşacak olan Paket’in amacı, yargının daha etkin ve hızlı işlemesini sağlamak olarak belirtiliyor.

Halihazırda Adalet Bakanlığı’nın yaptığı ve milletvekillerinin bilgilendirildiği ön çalışmada, hafif cezayı gerektiren bazı suçların “kabahat” olarak kabul edilmesi, ceza davalarının azaltılması için pazarlık modelinin uygulanarak savcıların takdir yetkilerinin genişletilmesi ve duruşmasız çözüm gerektiren basit uyuşmazlıkların içeriğinin netleştirilmesi öngörülüyor.

Yargı üzerindeki yükü hafifletmek adına ise bazı eylemlere idari yaptırım getirilirken, savcılara, şikâyete bağlı olmayan suçlarda da kamu davasını erteleyebilme hakkı verilecek. Savcıya dava öncesi çözüm araçlarını artırma imkanı veren yeni paket, yargılamanın hızlandırılması amacıyla kamu davası açmadan önce zanlı veya faile pazarlık yapma imkanı veriyor; savcı ile fail ceza miktarında uzlaşırsa dosya tek celsede bitiriliyor.

Ayrıca, sadece adli para cezası yaptırımı içeren suçlarda uygulanan ‘ön ödeme’ yöntemi genişletilirken, şikâyete bağlı olmayan suçlarda savcılar tarafından kamu davası ertelenebilecek.

Türkiye’de yakın tarihte 2009 ve 2015 yıllarında da yargı reformu strateji belgesi hazırlanmış; ancak yargı alanındaki uygulamalar özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından yoğun şekilde eleştirilmişti.


"Tüm paydaşların uzlaşısı alınmadı"

 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili, TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve 2012-2016 tarihleri arasında Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, “Belge, Adalet Bakanlığı bürokratları tarafından hazırlandı; sadece Barolar Birliği ve hükümete yakın birkaç baro bu hazırlığa dahil edildi. Bu süreçte ne mecliste siyasi grubu olan partilere, ne de Meclis dışı siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, konunun uzmanı hukukçulara ve akademisyenlere soruldu,” şeklinde ifade ediyor eleştirisini.


Gerçekçi mi, temenni mi?

 

Belgenin başlıklarının evrensel hukuk normlarını içerdiğini belirten Antmen, söz konusu başlıkların içinin nasıl doldurulacağının ana mesele olduğuna işaret ediyor.

“Ekim ayında yasalar önümüze yavaş yavaş gelecek, ama ben Adalet Komisyonu üyesi olarak içerikten bihaberim,” diyor Antmen ve ekliyor:

“Türkiye’nin ana sorunu demokratikleşme. Yargı reformu yapılırken öncelikle terörle mücadele kanunu kapsamındaki suçlar yeniden gözden geçirilmeli, şiddet öğesinin yasal tanımını netleştirilmeli.”


Reform paketi yerine anayasal değişiklik önerisi

 

CHP Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ise, “Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir ortamda reformdan bahsedemeyiz,” diyerek reform paketi yerine anayasal değişikliğe gidilmesi çağrısında bulunuyor.

“Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafsız değil, mahkemeler baskı altında. Terörle mücadele, infaz kanunu veya avukatların hakları konusunda değişiklikler yapılması demek, tek başına reform anlamına gelmez. Yapısal sorunlar var, bunlar çözülmeden olmaz,” diyen Erkek, CHP’nin de anayasa hukukçusu ve CHP milletvekili Prof. İbrahim Kaboğlu eşgüdümünde hazırlanan bir adil yargılanma önerisi üzerinde siyasi partiler, STK'lar ve sendikalarla çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Söz konusu paket, adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğünü temel alacak ve bu alanlarda evrensel hukuk normlarıyla uyuşmayan kanun maddelerinin tek tek tespit edilerek değiştirilmesi teklifinde bulunacak.


TMK'da değişiklik olacak mı?

 

En kritik nokta ise, Venedik Komisyonu’nun uzun zamandır yaptığı çağrılar doğrultusunda Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile ilgili bu paket dahilinde herhangi bir adım atılıp atılmayacağı.

Reform paketinde olumlu düzenlemeleri destekleyeceklerini vurgulayan Erkek, "kuvvetler ayrılığının güçlü biçimde tesis edilmesinin yanında yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı için anayasa değişikliği şart. Yürütmenin başında hem de bir siyasi partinin genel başkanı HSK üyelerinin bir kısmını doğrudan belirliyor; geri kalan kısmını da Meclis'te çoğunluğuna seçtiriyor. Nasıl bağımsız ve tarafsız olacak?", diyor.

Söz konusu değişiklikler yapılmadan herhangi bir yargı paketinin samimi olamayacağını belirten Erkek'e göre, bu durum değişmeli, zira "şu anda HSK siyasi iktidarın güdümünde. Yargıç güvencesi yok. Yani sorunlar çok daha köklü ve yapısal."

Euronews Türkçe’ye konuşan CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Zeynel Emre de, yeni yargı reformu paketi için CHP’den kurumsal bir görüş istenmediğini, Adalet Bakanı ve tüm Komisyon üyelerinin davet edildiği yemekli bir toplantıda böyle bir hazırlık olduğunun kendilerine üstünkörü şekilde bildirildiğini belirtiyor.

“Ben komisyonun sözcüsü olarak, pakete dair ayrıntıları bir gazete haberinden öğreniyorum. Henüz net maddeler halinde paketi içeriği bize ulaşmadı,” diyor:

“Reform niye yapılır? Strateji belgesi niye hazırlanır? Mevcut yasaların ve uygulamaların sorunları çözemediği, aksine problem ürettiği, insanları memnuniyetsiz hale getirdiği durumlarda yapılır. Halkın yargıya güveninin yüzde 25’ler düzeyine gerilediği bir ortamda, halk tarafsız ve bağımsız bir yargı beklentisi içerisinde sadece.”


"Bağımlılık ilişkisi sorgulanmalı"

 

Yargının etkinliğinin hızlandırılmasını “lojistik tedbirler” şeklinde nitelendiren Emre, yargıçların en üst özlük haklarını belirleyen, atamalarını yapan HSK’nın yapısı iktidar partisine tamamen bağımlı halden kurtulana dek yargı reformunun anlam kazanamayacağını, yargının siyasallaşmasının devam edeceğini kaydediyor.

“En son anayasa değişikliği ile kuvvetler tek elde toplandı. Şayet reform yapılacaksa en önce bu düzenlenmeli. Demokrasilerde yargı, yasama ve yürütmenin yanında üçüncü bir güçtür,” diye ekliyor.

Paketin içeriğinin bir yürütme organı tarafından hazırlanması da ayrı bir eleştiri noktası.

Adalet Komisyonu’nun CHP’li sözcüsü Emre, yargıda reform için öncelikle bütün partilerin bulunduğu bir komisyon kurulması ve hangi alanlarda düzenleme yapılacağının bu şekilde belirlenmesi gerektiğini vurguluyor:

“Yasayı milletvekilleri yapar. Milletvekillerinin hazırlamadığı bir yasanın doğru bir yere varması zor. Bir komisyonda mutabık kalınan noktalar genel kurulara gönderilerek yasalaşırsa bu paketin bir meşruiyeti olur. Kişiler yargı yoluna başvurduklarında en ufak sorunda bile iktidara yakın bir avukat arıyorlarsa ortada bir güven sorunu var demektir."

Euronews haberin sonuna ise şu notu ekledi: 

 "Türkçe’nin, konuya dair eleştiriler konusunda görüşlerini almak için Adalet Komisyonu’nun AK Partili üyeleri Gülay Samancı, Atilla Kaya ve Orhan Kırcalı’nın görüşlerini alma girişimleri yanıtsız bırakıldı."

 

kaynak: euronews