Yargıda savunma hakkı: Avukatların belgeleri aranabilecek

Düzenleme ne öngörüyor?

Yargıda savunma hakkı: Avukatların belgeleri aranabilecek


DW Türkçe’ye konuşan hukukçular, yeni cezaevi infaz yönetmeliğinin 80 milyonun adil yargılanma hakkını tehdit ettiğini ve hukuk devletine aykırı olduğunu savundukları düzenlemenin iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

Barolar, avukat-müvekkil mahremiyetine darbe vuracağı, adil yargılanma ve savunma haklarının da ihlaline yol açacağı gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanarak yürürlüğe giren infaz kurumları yönetmeliğine dava açtı.

Danıştay’a başvuran ve aralarında İstanbul, Ankara ve Kocaeli barolarının da bulunduğu 21 Baro Başkanlığı, 29 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik hakkındaki yürütmenin durdurulmasını talep ediyor.

Düzenleme ne öngörüyor?

Baroların iptalini istediği düzenleme, avukatların müvekkilleriyle yapacakları görüşmelere ilişkin yeni tedbirler getiriyor.

Buna göre, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” ve “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” suçlarından hüküm giyenler ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkum olanların avukatları ile görüşmesinde, avukatın savunmaya ilişkin olduğunu beyan ettiği belge ve dosyalar fiziki olarak aranabilecek.

Ayrıca, "görüşme sırasında konuşmaları yansıtan ve bizzat avukat tarafından elle tutulan kayıtlar” da bu kapsama alındı. Bunun yanı sıra mahkum ve avukatı arasındaki görüşmelerde, suç unsuru olduğuna dair bulgu veya belge elde edilmesi halinde, “Cumhuriyet başsavcısının istemi ve infaz hakiminin kararıyla” görüşmeler üç ay süreyle sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilecek.

“Sır saklamakla yükümlüyüz”

Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin Candemir, neden düzenlemenin iptalini istediklerini DW Türkçe’ye açıkladı.

Bahar Gültekin Candemir

Bahar Gültekin Candemir

Avukatların sır saklama yükümlülükleri bulunduğunu, mesleki sırlara üçüncü kişilerin erişim hakkının kısıtlanmış olduğunu ve bunun Türkiye’nin de taraf olduğu pek çok anlaşmayla güvence altına alındığını hatırlatan Candemir, “İptali istenen madde hem adil yargılanma hakkına hem savunma hakkına hem de avukatların görev ve usullerine aykırıdır. Bu madde nedeniyle savunma hakkının yargı önündeki tek temsilcisi olan avukatlar, savunma hakkını gerektiği gibi temsil edemeyecekler” dedi.

“80 milyonun adil yargılanma hakkına tehdit”

Savunma hakkını temsil edebilmek adına müvekkilleriyle her türlü bilgiyi, belgeyi paylaşabildiklerini aktaran Candemir, “Bu belgedir aslında korumaya matuf. O belgenin de temsil ettiği savunma hakkı, hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkıdır” diye konuştu.

Hukuk ve hukukun siyaset üstü bir kavram olduğunun altını çizen Candemir, şu uyarıda bulundu: “Bu tip savunma hakkını kısıtlamaya matuf yasal düzenlemeler bu ülkede yaşayan 80 milyonun adil yargılanma hakkı bakımından ciddi bir tehdit oluşturacaktır.”

“Savunma yapılamaz”

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Avukat Hakları Merkezi üyesi avukat Gazi Uzun ise, bu düzenleme ışığında adil bir yargılamanın yapılmayacağına dikkat çekti.

Gazi Uzun

Gazi Uzun

Yeni düzenleme ile dosyaya ilişkin savunma argümanlarının gözlem altına alınmış olacağına işaret eden Uzun, “İddia eden kamu, yargılayan kamu, hüküm veren ve savunmanın içeriğini öğrenen kamu… Bu şekilde sağlıklı bir savunma yapılamaz” görüşünü aktardı.

“Demokratik hukuk sistemlerinde kişinin hiçbir etki, tesir, baskı altında kalmadan savunmasını hazırlayabilmesi” gerektiğini söyleyen avukat Gazi Uzun, "Görüşmelerin kayda alınması, savunma hakkını kısıtlayan bir şeydir. Böylelikle belki de dosyada yapılacak savunmanın içeriği öğrenilmiş oluyor” ifadesini kullandı.

Avukat Uzun ayrıca bu düzenlemenin yeni soruşturmalara yol açabileceği uyarısında bulunarak, “hükümlü ve avukatının görüşmesinden elde edilecek bilgiler, delil olarak kullanılabilir. Kişi farklı bir soruşturma ile de karşı karşıya kalabilir. Bu sebeple savunma bile yapmaktan çekinebilir” dedi.

“İhlaller derinleşir”

Hak savunucuları da endişeli. Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, “Bu düzenleme, adil yargılanma hakkının süregelen ihlallerini derinleştirmekten başka bir amaç taşıyor olamaz” diyor.

Tarık Beyhan

Tarık Beyhan

Tarık Beyhan, avukat-müvekkil görüşmelerinin “tam gizlilik içerisinde ve görevlilerin müdahalesinden uzakta” gerçekleşmesi gerektiğini ve bu gizliliğin sadece hukuki yardım almak için gerekli olmadığını da sözlerine ekliyor. Beyhan, işkence ve kötü muameleye maruz kalan mahpusların aynı gece işkence görmeyeceğinden emin olarak bu durumu avukata bildirebilmesinin yolunun da bu gizlilikten geçtiğine dikkat çekiyor.

Osman Kavala örnek

Türkiye'de, yönetmelikte belirtilen suçların büyük bir kısmının uluslararası hukuk standartlarına kıyasla çok geniş yorumlandığına dikkat çeken Beyhan, yönetmeliğin “Türkiye yargısına onarılması zor hasarlar vereceğine” söyleyerek şunları kaydediyor:

“Bu suçlamalarla yargılananlar arasında sadece barışçıl düşüncelerini ifade ettiği veya barışçıl protesto gerçekleştirdiği için bu yönetmelik kapsamında gizliliği ihlal edilecek onlarca gazeteci, sivil toplum insanı, hak savunucusu, siyasetçi, insan hakları aktivisti ve öğrenci var. En bilinen örneklerden biri Osman Kavala, yaklaşık üç yıldır yönetmeliğin ilgili maddesinde sayılan suçlamalarla üç ayrı iddia ile özgürlüğünden mahrum bırakılıyor.”

“AİHM mahkum eder”

Türkiye, insan haklarının korunmasına yönelik birçok uluslararası anlaşmaya imzacı bir ülke. Bunların başında da adil yargılama ve savunma hakkını güvence altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi geliyor.

AİHM’de 2019 yılında açıklanan toplam 884 dava kararının 113’ünü Türkiye’ye karşı açılmış davalar oluşturuyor ve Tarık Beyhan’a göre bu yeni düzenleme Türkiye’nin yine AİHM’de mahkum edilmesine yol açacak nitelikte.

AİHM’in "Modarca v. Moldova” kararını örnek gösteren Beyhan, “Mahkeme, avukat ile müvekkil arasına evrak alışverişi yapılamayacak ve mahremiyet altında konuşmayı engelleyecek bir cam panel konulması nedeniyle savunma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. 30 yıldır AİHM’in yargı yetkisini kabul eden Türkiye, yönetmeliğin mahremiyeti engelleyen bu maddesi her uygulandığında, AİHM tarafından mahkum edilecektir” dedi.

Emsali var mı?

Peki, benzeri düzenlemelerin olduğu başka bir ülke var mı? Bu soruyu yanıtlayan Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin Candemir, avukatların müvekkilleriyle görüşmelerinin kayıt altına alınmasına olanak sağlayan düzenlemenin “kendine hukuk devletiyim diyen hiçbir ülkede olamayacağı” görüşünde.

Uluslararası Af Örgütü’nden Tarık Beyhan ise bildiği tek istisnanın Çin olduğunu söyleyerek, “Orada da doğrudan bu şekilde bir düzenleme olmamakla birlikte, avukat müvekkil gizliliğini ihlal edebilecek düzenlemeler var. Standartlaşmış uluslararası insan hakları metinlerine ve adil yargılanmaya dair ilkelere uyan, herhangi bir devlet böyle bir girişimde bulunmayı aklına bile getirmemeli” ifadelerini kullandı.

 

Eymen Ender

Deutsche Welle Türkçe