Yarı yarıya düşüş işaret mi?

Ak Parti’nin “Yeniden Büyük İstanbul” Mitingi.

Yarı yarıya düşüş işaret mi?




Yarı yarıya düşüş işaret mi?

AHMET TAŞGETİREN YAZDI

Burası İstanbul. Atatürk Hava alanı… Ak Parti’nin “Yeniden Büyük İstanbul” Mitingi.

Murat Kurum’un meydana doluşan insanlara bakıp “Maşallah, maşallah” diye çıktığı sahnede Erdoğan da “Meydan gümbür gümdür 31 Mart’a yürüyor” diye söze başlıyor ama söz öyle devam etmiyor.

Erdoğan İstanbul’a Anadolu’yu dolaşarak geliyor. Günlerdir “İstanbul, İstanbul” yoğunlaşması yaşanıyor. İstanbul’u almak önemli. Anadolu bir yana İstanbul bir yana denemese de İstanbul’u almak bir başka.

“Şu anda, diyor, diğer genel başkanlar evlerinde ofislerinde yatarken ben 25 vilayete gittim.” diyor.
Sonra o kritik cümleyi kuruyor: “Şu an karşımda 650 bin kişi var. Biz bu meydanda 1,5 milyona alıştık bugün ise 650 bin kişi.”

Ne demek bu? Yarı yarıyadan fazla düşüş. Erdoğan bu rakamları çok önemser. Nasıl okumuştur bu düşüşü?

Sonra son bir haftaya yönelik motivasyon sözleri geliyor. “Ama durmuyoruz” diye başlıyor. Ardından “Kalan 6 günü çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor” diyor. Kadınlara “Kale içerden fethedilir” diye sesleniyor. “Eve gidince kafası karışık eşin dostun aranmasını…kırgınlık varsa giderilmesini, kafalarda soru işaretleri varsa cevaplanmasını” tavsiye ediyor. “Kullanacağınız her bir oy kritik öneme sahip” diyor, en sonunda da araya “Cumhur İttifakı’na karşı kaybettirmeye çalışanlara karşı uyanık olmaya” davet ediyor. Bu son uyarı YRP’ye yönelik.

1.5 milyon yerine 650 binlik bir miting meydanı tedirgin etmiş midir Tayyip Erdoğan’ı? Etmese bunu seslendirmezdi meydanda…

Erdoğan’ın 28 Mayıs gecesi Kısıklı’da zafer konuşmasında koyduğu hedefti İstanbul. O günden bu yana da dilinden düşürmedi. “İstanbul’u geri alamamak”, dramatik bir olay onun dünyasında. Seçim zaferlerinin akış sürecinde 2019 İstanbul yenilgisi, travmatik bir kaybediş hadisesi halinde duruyor. Onu aşması lazım ama nasıl?

“Dar” bir zamanına denk geldi. Ekonomide “Mehmet Şimşek çıpası” var. Aslında o çıpayı da kendisi oluşturdu. Başka çare kalmadı çünkü, ekonomi – politikalar tıkanınca…

İşte emekli kıvranıyor ve “çıpa” emekliye üç kuruş fazla verdirmiyor. “Büyük” Ankara mitinginde bir şey söylenemedi, acaba daha “Büyük” İstanbul mitinginde Tayyip bey’in sihirli bir hamlesi olur muydu emekliler için? Ondan beklenirdi çünkü böyle sihirli hamleler…Olmadı maalesef.

Bakıyorum, iktidara yakın medya, umudu “Kürtler”den gelecek bir “jest”e bağlamış. Leyla Zana “Erdoğan artık çözüm sürecini dondurucudan çıkarmalı» dedi ya… Ahmet Türk de “CHP yapamaz. Neden? Derin devleti ikna edemez çünkü. Erdoğan isterse ikna edebilir. Sorunu çözebilirler” diye konuşmuş ya… Ardından iktidar cenahının “Çocuk katili” dahil her şekilde suçladığı Selahattin Demirtaş ve onun cezaevi arkadaşı Selçuk Mızraklı “Hükümet de bugün itibarıyla Sayın Erdoğan şahsında temsil edildiğine göre, bu işin birinci muhatabı Sayın Erdoğan’dır” şeklinde bir açıklama yaptı ya…

Acaba bu açıklamalar 2019’da İmralı’dan mektupla seçim sürecine katılan “Bebek katili” tanımlı Abdullah Öcalan’ın misyonuna denk bir işlev kazanır mı?

Ya da Demirtaş şu son düzlükte Kürtler’e seslenip, “Seçimlere asılın, İmamoğlu sizin neyinize…” gibi bir açıklamayla, iktidarın çok beklediği bir hamleyi yapar mı?

Acaba bu son düzlükte “Haber değeri var” gerekçesiyle Demirtaş mesela AHaber ekranına, ya da ne bileyim şöyle 30 – 40 ekrana çıkartılıp “Tarafsız olmak Kürtlerin yarınları için hayati önemdedir. Ben ‘Seni başkan yaptırmayacağım’ dedim, başıma gelmeyen kalmadı, siz siz olun İstanbul’da benim gibi bir yanlışlık yapmayın” diye konuşturulur mu? Ne bileyim, Demirtaş böyle konuşur mu? Ya da Öcalan gibi bir mektup yazar mı İstanbul’daki Kürt seçmene?

İstanbul seçimi bu… 31 Mart’ın düğümü… “Bu Ekrem denilen arkadaş” her ne kadar, Kurum’u bir sayıp, “artı 17 bakan” dedikten sonra “Bir de gelecek olan var” diyerek çizdiği büyük rakip tablosu, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tamamlandı.

Tayyip Bey, belli ki bu bir haftada İstanbul ilçelerini turlayacak. Bu, tam İmamoğlu’nun istediği şey gibi geliyor bana… Cumhurbaşkanı, bakanlar, Cumhur İttifakı, medya tekeli…. Ne rakipmiş bu “Ekrem denen arkadaş” yahu! İmamoğlu kaybetse bile mazereti var. Bir de kazanırsa yandı gülüm karizmalar…

Ah büyük İstanbul mitingi! “İstanbuuul, İstanbuuul” ne yaptın böyle? Ramazan’ın cilvesi mi, emeklinin çilesi mi, Gazze’ye ticaretin öfkesi mi? Nedir meydandaki yarı yarıya düşüşün ardındaki sır? Bu meydana yetişmedi emeklinin aradığı ümit, acaba hangi meydana yetişecek? Ya Erdoğan’ın o meşhur hesaplamasına göre “Emekliye verememek hali” daha çoook uzun zamanlar böyle olacaksa?

Galiba bu seçim başka bir seçim olacak!

AHMET TAŞGETİREN / KARAR