Yasakçı, Renksiz ve Yoksullaşan Bir Ülke Olmayı Hak Etmiyoruz

Bilgiye erişimini ve haber alma hakkını daha da daraltmaya yönelik ciddi bir sansür girişimidir.

Yasakçı, Renksiz ve Yoksullaşan Bir Ülke Olmayı Hak Etmiyoruz




AK Parti ve MHP tarafından TBMM’ye sunulan yasa teklifi sosyal medya platformlarında yasakçılığı ve kontrolü artırmayı hedefliyor. Sosyal medyanın kısıtlanmaya çalışılması, mevcut televizyon ve gazeteler büyük çoğunlukla iktidarın kontrolündeyken, vatandaşlarımızın bilgiye erişimini ve haber alma hakkını daha da daraltmaya yönelik ciddi bir sansür girişimidir.

Giderek hayatın her alanını kuşatan yasakçı tutum ve iktidarın topluma dayattığı özgürlük kısıtlamaları ülkemizi hukuk devleti ilkesinden uzaklaştırdığı gibi milletimizin yeni dünyanın fırsatlarını ıskalamasına da yol açıyor.

Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2019 Raporuna göre basın özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 154. sıradadır. 5651 sayılı İnternet Kanunumuz 2007 yılından beri yürürlüktedir. Mevcut hali ile Avrupa Birliği standartları ile uyumlu olmayan kanuna getirilen düzenlemeler Türkiye’yi çok daha yasakçı yapmakta ve küresel standartlarından daha da uzaklaştırmaktadır.

Ülkemizde dijital teknolojilerin farklı sektörlerde uygulamalarına yönelik düzenlemelerde de benzer bir yaklaşım görmekteyiz. Halbuki, şirketlerimizin teknolojiyi kullanarak verimliliklerini ve rekabetçiliklerini artırmalarını, yeni girişimlerin çıkmasını ve dev teknoloji şirketlerinin ülkemize daha fazla yatırım yapmasını hedeflemeliyiz. Ancak bu yolla dünyayla yarışabiliriz.

Sosyal medya platformlarını düzenlemeye yönelik yapılacak mevzuatın internetin demokratik ve çoğulcu doğasına uygun olması, tüm paydaşların haklarını koruması ve ülkemizin teknolojinin sunduğu fırsatları değerlendirmesine imkan sağlaması gerekir. Alınacak tedbirlerin uygulanabilir, güvenli ve ölçülü olması şarttır. Örneğin bazı sloganlar öne sürerek tüm verilerin tek bir veri merkezinde barındırılmasını talep etmek siber saldırıya açık olma riskini artıracaktır.

Kanuni değişiklikler yapmanın doğru yolu, Meclis’ten hızla yasakçı kanunlar geçirmek değildir. Türkiye’deki siyasetin ve dijital ekosistemin tüm paydaşları ile müzakere edilmeli, en başarılı ülke mevzuatları derinlemesine incelenmeli ve ülkemiz uluslararası platformlarda (örneğin Avrupa Birliği ve OECD) kürsü sahibi olarak küresel çözümün oluşmasına katkı sağlamalıdır.

DEVA Partisi olarak özgürlükçü, katılımcı ve çoğulcu demokratik bir yönetim anlayışını egemen kılacağız. Herkesin çekinmeden, korkmadan özgürce yaşayabileceği ve gençlerimizin yarının teknoloji devlerinin temellerini atacağı günler çok yakın.