Yavuz Dizdar,”Koronavirüs özellikle hasar bırakmak için planlanmış bir virüs gibi görünüyor”…

Şükriye Özgül’ün yönelttiği,” Koronavirüs gerçek bir salgın mı?”

Yavuz Dizdar,”Koronavirüs özellikle hasar bırakmak için planlanmış bir virüs gibi görünüyor”…


Yavuz Dizdar,”Koronavirüs özellikle hasar bırakmak için planlanmış bir virüs gibi görünüyor”…

 

Dr. Yavuz Dizdar geçtiğimiz Mart ayında çıkan yeni kitabı “Olmak ya da Olmamak”ta koronavirüs sürecinin arka planı ile ilgili çarpıcı detaylara değiniyor. Dizdar,”Koronavirüs kuş ya da domuz gribi gibi gerçek bir virüs ama bu bambaşka bir durum çünkü özellikle hasar bırakmak için planlanmış görünüyor.” diyor.

Nehir söyleşisi tadında soru – cevap formatında ilerleyen kitapta Şükriye Özgül’ün yönelttiği,” Koronavirüs gerçek bir salgın mı?” sorusuna yanıt veren bilim insanı çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor.

Yavuz Dizdar,”Virüs kuş ya da domuz gribi gibi gerçek ama bu bambaşka bir durum çünkü özellikle hasar bırakmak için planlanmış görünüyor. Bana bu konu ilk sorulduğunda Şubat 2020’deydik, ben virüsü hafife almakla eleştirildim, oysa hafife almamıştım. Sadece salgın dinamiğini bildiğimden bunun da bir süreden beri zaten geçirilmekte olduğunu, yani bize çok fazla dokunmadığını ifade ettim. Bu görüşüm aslında bütün medya ve resmi otorite uyarılarına rağmen çok fazla değişmedi. Soranlara yine aynı şeyi söylüyorum: 'Televizyonları kapatsak, sosyal medya olmasa, günlük yaşamınızda böyle bir salgın olduğunu çevrenizden hissedebilir misiniz?' cevap 'Hayır'. Bugüne dek yaşanmış, hissedilebilir salgınların en büyüğü veba salgınıdır ve bunun sonucunda feodal yapının ortadan kalkması gibi çok derin değişiklikler meydana gelir. Mesela veba salgını Venedik’e ulaştığında ekonomik açıdan refah içinde olanlar yazlık evlerine çekilir, salgın normal vatandaşı etkiler. Nüfusun azalması sosyoekonomik düzeni değiştirir ve bambaşka bir dünya ortaya çıkar. Daha yakın zamanlarda yaşanmış kolera salgınlarını, İstanbul’da geçen yüzyılın ortasında yaşanmış tifüs salgınını da sayabiliriz ama bunların hiçbiri veba gibi anlatılmaz. Dolayısı ile bir salgının uzun süre etkili olması durumunda pek çok şeyin kökten değişebileceği zaten bilinmektedir. 'Bugün benzer bir salgın olsa acaba bir şey değişir mi?' sorusunun cevabını aslında filmler ve diziler üzerinden verdiler. Benim salgının başında henüz idrak edemediğim kısım buydu. Eninde sonunda bir aşı bulunur ve satarlar diye kurguladığım senaryoyu domuz gribinde yaşamıştık, lakin Covid-19’da süreç öyle gelişmedi. Bunu da ancak geriye dönük değerlendirdiğinizde anlıyorsunuz. Bu değerlendirmeyi yapmazsanız bir şey anlamanız yine mümkün değil. Önce, 'Evet, biz bunları daha önce de görmüştük' diye başlarsınız, sonrasında süreci takip edersiniz. Pandemi dediğiniz şey uluslararası bir sıra dışı durumdur, sadece hastalanan, iyileşen ya da hayatını kaybedenlerin sayılarından oluşmaz. Bu bir olağanüstü hal ilanıdır, beraberince bambaşka değişiklikler getirir. Siz de biraz izler, bunları hesaba katar ve sonradan yeniden değerlendirirsiniz." ifadelerini kullandı.