“Yediği Önünde, Yemediği Yarında” balık projesi hayata geçti!
Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipurada yeni bir yem çözümü kullanılıyor
Metro Türkiye’nin alternatif yem çözümüyle Türkiye’de bir ilk olan
“Yediği Önünde, Yemediği Yarında” balık projesi hayata geçti!
Türkiye’de kendi markası altında kültür balıklarına raflarında yer veren ilk ve tek marka olan Metro Türkiye, bu alanda öncü projelere imza atmaya devam ediyor. Metro Türkiye’nin öncülüğünde, iş ortakları Hatko Su Ürünleri ve Skretting’in katkılarıyla hayata geçirilen ”Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesinde Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipuranın yetiştiriciliğinde alg yağı içeren yem kullanılıyor. Bu uygulama ayrıca dünyada da öncü uygulamalar arasında yer alma özelliğine sahip. Bu özel yem sayesinde 150 ton üretim hedeflenen projede, 180 ton deniz balığı da kurtarılmış olacak. Bu, 30 bin kişinin yıllık balık ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor.
Alg yağının kullanıldığı bu yem, balıkta Omega 3 yağ asitlerinin değerlerinin artmasını da sağlıyor. Bu proje özelinde, hem çipura hem levrekte sektör ortalamasının üzerinde Omega 3 değerine ulaşılması amaçlanıyor. Ayrıca Metro Türkiye’nin bu balıkları yetiştireceği kafeslerde metreküp başına 8 – 10 kg gibi bir oranda balık bulunuyor. Bu da balıkların daha az strese girmesini sağlıyor, böylece hayvan refahı da artıyor ve tezgâhlarda daha lezzetli, sağlıklı ve “mutlu” balıklar da tüketime sunuluyor.
30 yıldır Türk mutfağını ve değerlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma amacıyla çalışmalarına güçlü bir şekilde devam eden Metro Türkiye, ülkemizde önemli potansiyeli olan balıkçılığın sürdürülebilirliğini desteklemeye ve balık tüketimini artırmaya odaklanıyor. Türkiye’de kendi markası altında kültür balıklarına raflarında yer veren ilk ve tek marka olan Metro Türkiye, bu yıl itibarıyla sürdürülebilir balıkçılığı destekleme amacıyla “Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesini hayata geçirdi.
Metro Türkiye’nin öncülüğünde dünyanın en büyük balık yemi tedarikçilerinden Skretting firması ve Türkiye’nin önde gelen balık üreticisi Hatko Su Ürünleri ile iş birliği içerisinde gerçekleştiren “ Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projesi Muğla’nın Bodrum ilçesinde başlatıldı. Proje kapsamında Metro Türkiye’ye özel balık kafeslerinde piyasadaki muadillerinden farklı, Omega değerlerini yükselten alg yağı içeren yemler ile beslenmiş, daha sürdürülebilir levrek ve çipura üretimine başlandı.
Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipurada yeni bir yem çözümü kullanılıyor
Sürdürülebilir ve sağlıklı bir balıkçılık için en önemli konuların başında balıkların yemi ve yetiştirildiği ortamlar geliyor. Bu projede Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipurada yepyeni bir yem içeriğiyle üretim yapılıyor. Proje aynı zamanda dünyada da öncü uygulamalar arasında yer alma özelliğine sahip. Bu yeni teknikte dünyada somon, alabalık gibi balıkların yemlenmesinde kullanılan alg yağı da yemlere katılarak artık levrek ve çipuraların beslenmesinde de kullanılıyor. Projede kullanılan bu alternatif yem modeliyle, gelecek nesillerin de balık yiyebilmesi ve azalan balık popülasyonu sorunu karşısında çözüme önemli bir katkıda bulunuluyor. Bu özel yem sayesinde 150 ton üretim hedeflenen projede, 180 ton deniz balığı da kurtarılmış olacak. Bu, 30 bin kişinin yıllık balık ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor.
Alg yağının kullanıldığı bu yeni yem çözümü, balıkta Omega 3 yağ asitlerinin değerlerinin artmasını sağlıyor. Bu yağ asitleri ise insan sağlığına oldukça faydalı. Proje özelinde, hem çipura hem levrek için sektör ortalamasının çok üzerinde Omega 3 değerine ulaşılması amaçlanıyor. Amerikan Ulusal Sağlık Örgütünün Omega 3 yağ asitleri ile ilgili raporuna göre Omega 3 yağ asitlerinin başta kardiyovasküler rahatsızlıklar olmak üzere, anne karnındaki bebek gelişimine ve alzheimer’a da faydalı olduğu birçok araştırma ile kanıtlanmış durumda.
Balık refahı için daha geniş üretim ortamları kuruldu
Metro Türkiye balıkları bu yöntem ile yemlerken ikinci adım olarak da hayvan refahı yaklaşımı nedeniyle balıkların üretim ortamlarını da geniş tutuyor. Metro Türkiye’nin bu balıkları yetiştireceği kafeslerde metreküp başına 8 - 10 kg gibi bir oranda balık bulunuyor. Bu da balıkların daha az strese girmesini sağlıyor, böylece hayvan refahı da artıyor ve tezgâhlarda muadili olmayan “mutlu” balık üretimi de sağlanmış oluyor. Açık denizlerdeki kafeslerde yetiştirilen balıklar, ortalama 13 - 16 ay içerisinde hasat boyuna geldiğinde reyonlarda satışına başlanacak. Bu süre boyunca balıkların büyüme aşamalarını belirli periyotlarda analizleri de yapılıyor. Balıkların Omega 3 değerlerinden besin değerlerine kadar birçok kriterde analiz ve ölçümleri Norveç’te ve Muğla Üniversitesi iş birliği ile Türkiye’deki laboratuvarlarda belirli periyotlarla yapılıyor. Metro Türkiye’nin sürdürülebilir ve sağlıklı bir balıkçılığı mümkün kılmak ve ülkemizde balık tüketimini daha da artırmak için hayata geçirdiği bu proje kapsamında üretilen balıkların 2022 yılının başlarında Metro Premium markası altında tüketicilerle buluşması planlanıyor.
“Ülkemizde sürdürülebilir balıkçılığının gelişimine örnek olacak bir proje”
Hayata geçirdikleri projeyle ilgili açıklamada bulunan Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng şunları söyledi: “Dünyadaki deniz stoklarının %85'i ya tamamen kullanılmakta ya da aşırı avlanmaktadır. Şu anda 7,5 milyar insandan oluşan global bir toplum olarak sayımızın 2050 yılına doğru 9,5 milyara ulaşması bekleniyor. Sonuç olarak, mevcut global gıda üretim kapasitesinin bu yüzyılın ortalarına doğru neredeyse iki katına çıkması gerektiği öngörüsü, uzun vadeli gıda ve besin güvenliği konusunu bugün karşı karşıya olduğumuz en acil zorluklardan biri haline getiriyor. Balıklar da insan sağlığına olan faydaları ile sofralarımızın vazgeçilmez ürünleri arasında yer alıyor. Özellikle kendi markalı ürünlerimiz için en iyi kalitede, izlenebilir ürünler için uzun yıllardır çalışan bir marka olarak bu konudaki tecrübe ve bilgi birikimimizi bu projemizde de uyguluyoruz. ”Yediği Önünde, Yemediği Yarında” projemizin ülkemizde sürdürülebilir balıkçılığının gelişimine destek olacak, böylelikle sofralara daha fazla balığın sağlıklı yöntemlerle ulaşmasını sağlayacak ve ekonomiye katkıda bulunacak önemli bir proje olacağına inanıyoruz. Hem tüketicilerin hem de sektörümüz ve ülkemiz için sürdürülebilir balıkçıkta örnek teşkil edecek bu projemizi hayata geçirmekten büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Hatko Grup Genel Müdürü Baran Ergüven ise açıklamasında, “Sürdürülebilirliğin her alanda önem kazandığı günümüzde sağlıklı ve kaliteli su ürünlerinin üretim süreçleri sırasında da çevreye ve doğal kaynaklara olan etkilerini en az düzeyde tutmak büyük önem taşıyor. Biz de bu yönde ortaya koyduğumuz misyonumuz doğrultusunda, eğitimli ve tecrübeli ekibimiz ile uluslararası kabul görmüş en güncel kalite, çevre ve sosyal sorumluluk standartlarına uygun olarak, sağlıklı ve kaliteli levrek ve çipura üretimi yapıyoruz. Metro Türkiye’nin öncülüğünde Skretting firması ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ve yıllardan beri izlediğimiz misyonumuz ile örtüşen bu proje kapsamında, balıkçılığın sürdürülebilirliği alanında yaptığımız çalışmaların ülkemizi ve sektörü daha da ileriye taşıyacağına inanıyoruz. Bu iş birliğinin bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Skretting Genel Müdürü Ziya Özaydın da şu değerlendirmede bulundu: “Metro Türkiye’nin bizleri bir araya getirdiği bu projesi Türkiye’de balık üretimi değer zincirinde çok paydaşlı bir hareket. Projenin tüm tarafları sağlıklı deniz ürünleri tedarikini güvence altına almaya yardımcı oluyor ve su ürünleri yetiştiriciliğine yönelik sürdürülebilirlik hedeflerinin gerçekleşmesi için birbirlerini destekliyor. Bunu başarmak için ‘Yediği Önünde, Yemediği Yarında’ projemizde kullandığımız alg yağı gibi endüstri büyüdükçe kullanılabilirliği artacak olan inovatif kaynaklara da yönlenmemiz gerekiyor. Alternatif hammaddeler bulmak ve ölçeklendirmek inovasyon gerektirir ve bunu ancak değer zinciri boyunca yakın iş birliği ve stratejik ortaklıklar yoluyla sürdürebiliriz. Skretting’de yeni içeriklerin uygulanmasındaki en büyük sınırlamanın ölçek olduğunu gördük. Bu proje, gerekli kaynakları harekete geçirmek için oyunun kurallarını değiştiren bir diyaloğa izin veriyor ve projeye neden dahil olduğumuzu vurguluyor. Paydaşlarımız Metro Türkiye ve Hatko ile birlikte küresel sürdürülebilirlik üzerinde gerçek bir etki yaratabileceğimiz inancımız tam.”