YENİ ABD BAŞKANI BİDEN, UKRAYNA VE KIRIM DOSTU MU?
BİDEN’İN SSCB DÖNEMİNDEKİ ZİYARETLERİ VE MESAJLARI
YENİ ABD BAŞKANI BİDEN, UKRAYNA VE KIRIM DOSTU MU?
Amerikan seçimlerinin bitmesine karşılık Biden döneminin başlamasına yaklaşık 10 gün kaldı. Biden, ABD (Amerika Birleşik Devletleri) Başkanlık görevine resmen başlamamış olsa da birçok ilk olaya imza atmış durumda. 78 yaşında olan Biden Oval Ofis’teki ünlü başkanlık masasına oturan en yaşlı kişi olarak tarihe geçti. Başkan yardımcısı olarak seçtiği Kamala Harris ilk kadın olarak bu göreve gelen kişi oldu. Komplo teorilerine göre Amerikan siyasetinde birçok olayı bilen Simpsons çizgi dizisinin bu ayrıntıyı kaçırmadığını umuyorum. JFK seçimi kazanmasının üzerinden 60 yıl geçtikten sonra Biden, Katolik ve İrlandalı olan ikinci başkan. Kürtaj tartışmalarında pro-hayatçı olan Katoliklerin, Biden’a oy vermeleri de bu seçimlerin bir başka önemli konusu.
BİDEN’İN SSCB DÖNEMİNDEKİ ZİYARETLERİ VE MESAJLARI
Joe Biden dış politika alanında neredeyse benim yaşıma eşit yani 50 yıllık tecrübeye sahip bir kişi. 1972’de Kongre’ye senatör olarak ilk kez seçilen Joe Biden bir yıl sonra 1973 yılında SSCB ziyaret etmiştir. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile silahsızlanma görüşmelerinde birçok kere Moskova’yı ziyaret etmiş olan Biden, görüşme odasına o zaman genç bir ergen olan oğlu Hunter Biden’ı bile getirecek kadar rahat bir kişi. 1988 yılında Moskova’da yapılan Orta Menzilli Nükleer Silahsızlanma Görüşmeleri sırasında çekilmiş bir fotoğraf, SSCB Dışişleri Bakanlığı yapan ve o dönemde SSCB Yüksek Sovyet Başkanı olan Andrey Gromıko’nun karşısında oturan Biden ve oğlunu göstermektedir. Sovyetleri, Rusya’yı, Putin’i doğup büyüdüğü eyalet olan Delaware kadar iyi bildiğine şüphemiz yok. Kremlin’de 1979’da Sovyet lideri Leonid Brejnev, Başbakan Aleksey Kosigin ve Dışişleri Bakanı Gromıko ile Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri (SALT-II) sırasında tanışan genç Biden silahsızlanmanın en önemli savunucusuydu. Görüşme sırasında, “Ben Delaware’liyim. Bizim oralarda bir deyiş vardır: you can’t shit a shitter” demişti. Rus çevirmen bunu “Yoldaşı aptal yerine koyamazsın” şeklinde tercüme etmişti. 1984 yılındaki ziyaretinde Biden, bu sözü “You can’t bullshit a bullshitter” şeklinde yenilemekten geri durmamıştı. 1988’de yaptığı ziyareti Senato Dışişleri Komitesi üyesi olarak yapmıştı.
Doğu Bloku yıkıldıktan sonra Obama Yönetimi’nde başkan yardımcısı olarak 2008 Rus-Gürcü Savaşı sonrası bozulan Moskova ile Washington ilişkilerinin “reset tuşu politikası” çerçevesinde normalleştirilmesi için 2010’da ziyaret etmiştir. İki ülke START nükleer silahsızlanma anlaşmasını imzalamıştır. 2011’de o sırada Rusya Başbakanı olan Vladimir Putin ile Rusya Başkanı olan Dmitri Medvedev’i Moskova’da Gorki Başkanlık Sarayı’nda ziyaret etmiştir. O dönemde Libya’da yaşanan iç savaşa Rusya’nın müdahalesi karşılığında Putin’e o zaman seçim sürecinde olan NATO Genel Sekreterliği görevini teklif ettiği bile yazılmıştı. Bu iddialara karşın Rusya, Libya’ya askeri müdahaleye itiraz etmiş ve Putin 2012 yılında tekrar Rusya Başkanı olmuştu.
PUTİN, BİDEN’İN HANGİ SÖZÜNÜ UNUTMADI?
Burada sorulması gereken soru Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku’na karşı başarılı politikanın parçası olan Senatör Biden’ın 11 Eylül Sonrası dünyada Rusya Federasyonu’na karşı aynı derecede başarılı olup olamayacağıdır. 2011 yılındaki son ziyaretinden bu yana Biden, Putin’in dış politikasını eleştirmeye devam etmiş ve Kremlin yönetiminin niyet ve yönelimlerine şüphe ile yaklaşmıştır. 2011 yılında Putin ile yaptığı görüşmede daha önce George W. Bush’un Putin’e söylediği sözün tam tersini söylemiştir: “Sayın Başbakan sizin gözlerinize bakıyorum ve sizin ruhunuz olduğunu düşünmüyorum” (Mr. Prime Minister, I’m looking into your eyes, I don’t think you have a soul”) demiştir. (Bush, Putin’in gözlerinin içine bakarak sizin ruhunuzu görebiliyorum demişti). Putin’in cevabı ise “Birbirimizi anlıyoruz” olmuştu. Rus muhalif liderlerle yaptığı görüşmede Putin’in 3’üncü kez başkanlık için aday olmaması gerektiğini söylemesi bunu kırmızı çizgisi olarak gören Putin açısından kişisel alınmış ve bunu hala unutmamıştı.
BİDEN’IN DIŞİŞLERİ BAKANI: RUSYA’YA YÖNELİK YAPTIRIMLARIN MİMARI BLİNKEN
2020 Başkanlık seçimlerinde birçok defa ABD için en büyük dış hatta iç politika tehdidinin Rusya’dan geldiğini belirtmiştir. Biden döneminde Beyaz Saray yönetiminin Kremlin’e karşı baskıyı arttıracağı ve Putin’in hayatını zorlaştıracağı öngörülebilir. Trump zamanında dış politika alanında istediği gibi at koşturan bir Rusya görmeyeceğiz. Biden’ın Dışişleri Bakanı olarak seçtiği Tony Blinken, Rusya’yı saldırgan ve tutarsız bulduğu söylemiştir. Sovyet sonrası jeo-politik gerçeklikleri anlayan Bliken’ın Rus saldırganlığının aleyhine olduğu ve Ukrayna’yı bu konuda desteklediği bilinmekte. Obama döneminde ulusal güvenlik danışmanı olan Blinken’ın 2014 Kırım’ın işgaline karşı Rusya’ya karşı alınan yaptırım kararlarının mimarı olmuştur. Amerikan Başkanı Biden Moskova’nın saldırgan tutumuna tavır alarak Kiev yönetimini desteklemiş ve Ukrayna’da yolsuzluğa karşı reform çabalarının savunucu olmuştur. Ukrayna’ya askeri yardım yapmaya devam edeceğini ve taşınabilir lazer güdümlü Javelin füzelerini yollamaya devam edeceği söylenebilir. Sadece Ukrayna’ya değil Rusya’nın yakın bölgesindeki saldırgan ve provokatif dış politikasına Biden yönetiminin sert şekilde karşılık vereceğini tahmin edilebilir. Bu anlamda NATO ittifakında safların sıklaştırılması ve özellikle Doğu Avrupa ve eski Sovyet Birliği ülkeleri ile yakın ittifak ilişikleri çerçevesinde işbirliği yapılması beklenebilir.2019 yılında Trump tarafından aniden geri çağrılan Amerikan Büyükelçisi Marie Yovanoviç’in yerine yeni büyükelçinin atanması ile Ukrayna-ABD ilişkileri yeni bir döneme girecektir. Başkan Yardımcısı olduğu dönemde beş kere Ukrayna’yı ziyaret eden Biden’ın dış ülke ziyaretlerinin ilk yapacağı ülkeler arasında Ukrayna’nın yer alacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
KREMLİN, BİDEN’IN PUTİN’E KARŞI SERT TUTUMUNU BİLİYOR
Kısaca Biden ve Blinken’ın Ukrayna ve Kırım Tatarlarının dostu olduğu söyleyebiliriz. Fakat 2014’te Kırım’ın işgali sırasında dönemin Ukrayna Başkanı Poroşenko’nun, “Biz battaniyeler ile savaşamayız bize askeri yardım yapmalısınız” demesine karşılık Obama yönetiminin hafif silahlarla askeri yardım yapması yeterli olmamıştı. 2017 yılında Javelin füzelerini Ukrayna’ya ilk gönderen liderin Trump olduğunu da unutmamak gerekir. Bu yüzden Amerika’daki Ukrayna diasporası ile Kırım Tatarlarının Washington yönetimi üzerinde daha fazla lobi faaliyetleri içerisinde yer alması yerinde olacaktır. 2011 yılındaki “Reset Tuşu politikası” yerine, Biden’ın Trump dönemi inişli çıkışlı Ukrayna politikasının aksine tutarlılığı ve sürekliliği yüksek politikalar uygulayacaktır. Putin’e karşı sert tutumunu bilen Kremlin, Biden’ı tanımakta ve ona saygı duymakta. Ukrayna iç politikasında Putin’e yakın politikalar izleyen ve üç televizyon kanalının sahibi olan Viktor Medvedçuk gibi politikacılara karşı tutumun sertleşmesi beklenebilir. Ukrayna’daki oligarklara örneğin İhor Kolomoski’nin Clevaland eyaletinde kara para aklamaya yönelik Trump tarafından üstü kapatılan davaların tekrar açılabilir. Hem Biden hem Blinken Doğu Ukrayna ve Kırım’ın işgalinin sonlandırılması konusunda diplomatik alanda yeni adımlar atabilir. Avro-Atlantik ittifakı ailesi içinde Ukrayna’nın yer alması ve NATO’ya üyelik şansının daha da artacaktır. Her ikisi de de pro-Ukrain ve anti-Putin olduğu gerçeğini çoğu analist kabul etmektedir. Ukrayna Başkanı Zelenski ile yakın ilişkilerinin olması Ukrayna-Amerika ilişkilerin kısa ve orta dönemde önce restorasyon daha sonra ilerleme aşamasına geçmesini sağlayacaktır. İkili ilişkilerin gelişmesi Doğu Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya bölgelerinde olumlu yansımaları olacaktır. Dış politikanın şahin kanadında yer alan Biden’ın Amerikan başkanı olması ile Putin’in uykularının kaçacağı ve Zelenski’nin deliksiz uyuyacağı günleri görebiliriz…