Yeni ekonomi yönetiminin zor sınavı 19 Kasım'da
Piyasa yeni ekonomi yönetiminin 19 Kasım tarihindeki ilk sınavını bekliyor.
Yeni ekonomi yönetiminin zor sınavı 19 Kasım'da
Türkiye'de TCMB ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndaki değişiklikler, ekonomi politikalarında bir dönüşüm umudu yarattı. Piyasa yeni ekonomi yönetiminin 19 Kasım tarihindeki ilk sınavını bekliyor.
Türkiye'de hafta sonundan bu yana ekonomi yönetiminde art arda yapılan görevden alma, istifa ve atamaların ardından piyasanın gözü yeni ekonomi yönetiminin atacağı adımlarda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 16 ay önce yine kendi atadığı Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal'ı görevden alarak yerine Naci Ağbal'ı ataması, ardından Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığından istifa etmesiyle Türk Lirası (TL) haftaya değer kazancı ile başladı. Albayrak'ın yerine de dün Lütfi Elvan atandı.
Piyasanın yeni atamaların ardından izleyeceği en önemli gelişme, TCMB'nin 19 Kasım tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı.
Dolar/TL dün 8.005 seviyesine kadar gerilemiş ve günü 8.1 civarında tamamlamıştı. Dolar/TL bugün 8.29, euro/TL 9.77 seviyesinde işlem görüyor.
TL'nin değerlemesinin yüzde 10 civarında aşağıda olduğunu belirten Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) başekonomisti Robin Brooks, TL'nin değer kazanması için "büyük bir potansiyel" olduğuna dikkat çekiyor. Ancak Brooks bunun için "net bir politika sinyali" verilmesi gerektiği görüşünde.
Piyasa, ekonomi yönetimindeki değişikliklerin gidişatta bir yön değişimi anlamına gelip gelmediği konusunun netlik kazanmasını bekliyor. Para politikasının bağımsızlığı ve kredibilitesinin yeniden sağlanması konusunda ise yatırımcılar daha fazla kanıt görmek istiyor.
Kredibilite testi
Ağbal, TCMB başkanı olarak ilk açıklamasını dün sabah yapmıştı. Açıklamada, fiyat istikrarı için tüm araçların kararlılıkla kullanılacağına dikkat çeken Ağbal, 19 Kasım'daki PPK'ya kadar mevcut durumun gözden geçirileceğini, oluşacak veri ve değerlendirmelerle gerekli politika kararlarının alınacağını da vurguladı.
Ağbal'ın açıklaması, faiz artışı sinyali olarak yorumlandı. Ancak bazı yatırımcılar, Türkiye görüşünü değiştirmek için acele edilmemesinden yana.
Rabobank'in kıdemli stratejisti Pioty Matys, "Bu alışılmadık olaylar dizisi ortodoks politikalara doğru bir kaymanın işareti olabilir. Bu da TL'ye ihtiyacı olan soluklanma fırsatını verecektir" görüşünde.
Matys, piyasanın bu sefer sonuca varmadan önce "bekle ve gör" politikasını uygulayacağını düşünüyor.
Commerzbank'ın kur stratejisi araştırma müdürü Ulrich Leuchtmann da Matys gibi aceleci olunmaması taraftarı. Leuchtmann, "TL’deki değer kazançları sizi yanıltmasın. Türk siyasetçiler ve Merkez Bankası kısa vadede döviz kurunu istikrara kavuşturmayı başarıyor. Ancak bu, altta yatan temel sorun yani para politikasının bağımsız olmaması ve kredibilitesi bulunmaması, çözülmediği için uzun sürmüyor" diyor.
Merkez Bankası'nın son dönemdeki politika faizini artırmadan fonlama maliyeti ve likidite adımları ile liradaki değer kaybını engelleme politikası etkili olmadı. Türk Lirası bir dizi rekor düzeyde düşük seviyeyi test etti. Cuma günü Dolar/TL tarihi seviyesi 8.58'e kadar yükselirken TL bu yıl yüzde 30 düzeyinde değer kaybetti. Yıllık enflasyon oranı yüzde 11.89 düzeyinde bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yıllardır yaptığı açıklamalarda faizlerin arttırılmasına karşı olduğunu söylüyor. Erdoğan, bugün tekrar "Türkiye'yi faiz, kur, enflasyon prangasıyla modern kapitülasyonlara mahkum etmek isteyenlere karşı tarihi bir mücadele veriyoruz" ifadelerini kullandı.
Baskı artıyor
TL'deki değer kayıpları nedeniyle bir süredir Merkez Bankası üzerindeki faiz artışı baskısı artmıştı.
Capital Economics'ten kıdemli ekonomist Jason Tuvey, "Baskı kesinlikle daha da yoğunlaştı" diyerek Ağbal'ın 19 Kasım'da en az 400 baz puanlık faiz artışı yapması gerektiğini belirtiyor.
Rabobank'tan Matys da politika faizinde en az 500 baz puanlık bir artış yapılması gerektiği görüşünde.
Analistler, Ağbal'ın genel kabul gören politikalara dönüşün işaretini vererek faiz koridorunu değil, politika faizinde değişikliğe gitmesi gerektiğini belirtiyor.
Tuvey, "Bu tür adımlar Merkez Bankası'nın kredibilitesinin bir kısmını geri kazandıracak ve enflasyonla mücadeleyi daha ciddiye aldığı konusunda umut yaratacaktır" diye konuştu.
Ancak uzmanlar, yüksek faiz artışı yapılsa dahi uzun vadede TL'nin istikrara kavuşması için Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözecek adımların atılmasının gerekli olduğunu belirtiyor.
Seda Sezer Bilen
Deutsche Welle Türkçe