Yoğun bakım hemşiresine ''tavandan'' ek ödeme: 20 TL

Sağlık çalışanları, talep etmedikleri halde ek ödeme tartışmalarının öznesi olmaktan rahatsız.

Yoğun bakım hemşiresine ''tavandan'' ek ödeme: 20 TL


Sağlık çalışanları, talep etmedikleri halde ek ödeme tartışmalarının öznesi olmaktan rahatsız.

"Salgının başlarında bizi alkışladıkları zaman ‘bütün bunlara değer’ demiştik. Çünkü en ön safta savaşıyoruz. Kendimizi, ailemizi riske at''ıyoruz. Ama bugün ne düşünüyorum biliyor musunuz? Geçim derdi olmasa şu an mesleği bırakırım."

Cerrahpaşa’da COVID-19 yoğun bakımında çalışan bir hemşire söylüyor bunları. Salgında en büyük risk grubunu oluşturan sağlık çalışanları, böyle bir dönemde bile ek ödeme tartışmalarına konu olmaktan rahatsız. Talep etmedikleri bir para için toplumun gözünde küçük düşürüldüklerinden yakınıyorlar. 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 23 Mart’ta büyük özveriyle görev yapan sağlık çalışanlarına teşekkür etmiş ve salgında üç ay boyunca tavandan performans ödemesi yapılacağını söylemişti. Bu açıklama, kamuoyunda "bütün sağlık çalışanlarına çift maaş ödenecek" gibi anlaşıldı. 10 Nisan’da ikinci bir açıklama geldi ve herkese değil, Covid servislerinde çalışanlara, performansına göre ödeme yapılacağı bildirildi. Uygulamadaki adaletsizlik ise yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. 

İstanbul’un en büyük ve yoğun hastanelerinden biri olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde çalışan hemşire ve doktorlar, 15 Mayıs’ta yatırılan maaşlarını görünce isyan etti. Çünkü bahsi geçen ek ödemeler ilk kez maaşlarına yansıdı. Yoğun bakım servisinden bir hemşire twitter hesabından, mart ayına ait "tavandan performans ödemesi"nin 20 TL olduğunu duyurdu. 

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, 20 Nisan’da DW Haber’de yer alan röportajda, performans ödemesiyle ilgili soruya şu yanıtı vermişti:

"Herkes tavandan almayacak. Bir kademelendirme planladık. Yoğun bakımdakiler bunu maksimumdan alacak, tavandan. Ancak hiç korona servisinde çalışmayan ya da koronayla ilişkili olmayan da normal döner sermayesini alacak. Personel servisimiz şu anda buna çalışıyor, herkesin çalıştığı oranları çıkartıyor. Hakkaniyetli bir dağıtım yapmak istiyoruz."

Ancak öyle olmadı. Cerrahpaşa yoğun bakımında görev yapan bir hemşire, PTT çalışanlarına 2 bin lira ikramiye verildiğini duyunca sevindiklerini anlatıyor: 

"Çünkü onlar da riskli grupta. Ama biz birinci adımdayız, enfekte hastalarla dip dibeyiz. Bakan açıkladığında kayda değer bir fark alabileceğimizi düşünmüştük. Para için yapılacak bir meslek değil bu, hele aldığımız para için kesinlikle değil."

Covid servisinde çalışan bir hemşirenin anlattığına göre, bakanın "tavandan ödeme" açıklamasından sonra, hastalar ve hasta yakınlarının tavrı da değişti. Doktor, hemşire ve diğer sağlık personeline daha buyurgan davranmaya başladılar:

"Onların hizmetçisiymişiz gibi davrananlar oluyor. Zaten yemeğini yediriyoruz, suyunu içiriyoruz, ne ihtiyacı varsa karşılıyoruz. Buna rağmen hiç de kibar olmayan bir şekilde, rica etmeden ‘Ayağımı çek, uzat' diye emir verenler var. Çünkü insanlar 'paranızı fazla fazla alıyorsunuz' diye düşünüyor. Bunu tavırlarında görebiliyoruz. Bu çok onur kırıcı."

"Piyango vurmuş gibi davranıyorlar"

Covid yoğun bakımında görev yapan bir asistan hekim, "Yakın çevremdekiler bana piyango vurmuş gibi bir tavır içindeler" diyor. Performans ödemesinin adaletsizliğine dikkat çekerek şunları söylüyor:

"Benim ablam da hemşire, başka bir şehirde. Covid servisinde çalışmadı, hiç Covid’li hasta bakmadı, 2 bin lira performans yattı. Bizim yoğun bakımda çalışan hemşirelerden üniversite mezunu olana maksimum 800, lise mezunu olanlara 20 lira fark yattı."

O hemşirelerden biri "Ben üniversite mezunu olduğum için çoğu arkadaşıma göre daha yüksek ödeme aldım; 600 lira! Bunları konuşmak zorunda kaldığım için kendimi değersiz hissediyorum" diyor. Mahalle bakkalının bile "Haydi yine iyisiniz, çift maaş yatmış" dediğini anlatırken, "O iş öyle değil" diye açıklamak durumunda kaldığı için ne kadar rahatsız olduğu sesinden belli. 

Komşularının da bu süreçte arayıp "Neden misafirhanede kalmıyorsun" diye sorduklarını anlatıyor: 

"Binadakileri risk altına sokuyormuşum. Yıllardır tanıdığım, başı sıkışınca muayene için, tahlil sonucunu göstermek için gelen, kahve içip sohbet ettiğimiz insanlar diyor bunu. Bana yaşattığı duygu o kadar yıkıcıydı ki!.. Hanginizin kapısını çaldım, diye sordum sadece… Bu şartlar altında çalışıp da bu kadar değersiz olmak çok acı vericiymiş."

"İş barışı diye bir şey bırakmadılar"

Performansın neye göre belirlendiği de belli değil. "Salgının başından beri günde 12 saatten fazla çalışıyoruz. Hamile olduğu için evde dinlenen, idari izinde olan arkadaşıma daha çok performans yatmış. Çünkü bulunduğu kadroda aktif çalıştığı gözüküyor. İş barışı diye bir şey bırakmadılar."

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden bir asistan hekime ödenen maaş ise geçen aya göre daha düşük. Buna şaşırmadığını anlatırken "Arkadaşlara demiştim, aynı parayı alırsak dua edelim diye. Hakikaten öyle oldu" diyor…

Bunun nedeni, her ay aldıkları ücretin üç kısımdan oluşması: Maaş + performans (döner sermayeden pay) + nöbet ücreti (fazla mesai). 

Bu ay neden daha düşük ücret aldığını da şöyle açıklıyor:

"Önce nöbetlerde vardiya usulü çalışmaya geçtik, dediler. Herkes aynı anda hastanede olmasın diye. Sonra, 'aylık saate ulaşmadığı için nöbet ücreti vermeyeceğiz' dediler. Gelirimizin büyük kısmı nöbet ücreti. Performansı yüzde 100 verse bile düşük, kaldı ki yüzde 50. Daha düşük maaş yattı."

İstanbul Tabip Odası’na başvurarak hukuki destek aldıklarını anlatan hekim, "Çok itiraz eden olunca düzeltilecek dediler. Nisan’da tuttuğumuz nöbetin ücreti Haziran’da yatacak. O yüzden şimdilik bilmiyoruz" diyor. Bütün dünyadaki meslektaşları gibi hayat kurtarmak için canla başla çalışırken bu kadar para pul konuşulmasından rahatsız:

"Çok öfkelendik. Biz zaten para talep etmedik ki, bakan çıkıp kendi söyledi. Şimdi halkın gözünde sanki paranın peşindeyiz durumuna düştük."

Salgın sürecinde şu ana kadar hekiminden hemşiresine, hasta bakıcısından güvenlik, temizlik personeline kadar 30’dan fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetti. On binin üzerinde sağlık personeli enfekte oldu.

Hekim ve hemşireler, yıllardır performans sistemindeki adaletsizlikten yakınıyor. Tabip odaları ve Türk Tabipleri Birliği, iş barışını bozan bu uygulamanın kaldırılmasını istiyor. Pandemi sırasında da "alkış değil, hakkımızı istiyoruz" diyen sağlık çalışanları şimdi daha da kırgın ve öfkeli. Meslek örgütleri, performans sistemine derhal son verilmesini ve insanca yaşamak için temel ücret artışı istiyor. 

Emine Algan

Deutsche Welle Türkçe