Yorum: Haberim yokmuş gibi çek…
Hukukun üstünlüğü mü dediniz?
Yorum: Haberim yokmuş gibi çek…
Gazeteci Banu Güven Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifasını ve sonrasında iktidardan gelen açıklamaları DW Türkçe’de yorumladı.
Hazine ve Maliye Bakanı damat Berat Albayrak, TL'nin pike yapar gibi değer kaybetmesine rağmen daha birkaç hafta öncesine kadar ekonomi hakkında iddialı konuşuyordu. Doların 7,81 TL olduğu 29 Eylül'de yeni ekonomi programı açıklayan Albayrak, "Döviz kuru benim için hiç önemli değil. Hiç işin o tarafına bakmıyorum. Sanayi sağlam, üretim tarafı sağlam. Kur meselesinden en kârlı çıkan biz olacağız, çünkü artık kurun kontrolü bizim elimizde” diyordu. Bir ay sonra, 27 Ekim'de dolar 8,09 TL iken de, "Türkiye ekonomisi, bir dönüm noktasında. Yeni bir sermaye yatırım dalgası ufukta belirdi” müjdesini veriyor, Türkiye'nin yatırımcılara benzersiz fırsatlar sunduğunu iddia ediyordu. Ama yatırımcılar, özellikle yabancı olanlar ve TL'ye tekrar değer kazandırabilecek finans çevreleri hiç öyle düşünmüyordu.
Ekonomideki gidiş belliyken damat ne zaman açıklama yapsa, "Acaba kayınpederini kontrolü kaybetmediğine nasıl ikna ediyor? Kayınpederi bu işi daha ne kadar onunla sürdürecek” diye düşünüyordum. Ekonomideki gidişatın baş sorumlusunun bizzat kayınpeder olduğunu unutmadan tabii.
8 Kasım 2020 - dolar 8,52 TL idi. ABD başkanlık seçimlerini Demokrat Joe Biden'ın kazandığı bir gün önce açıklanmıştı. Malum, ertesi gün olmadan, piyasalar açılmadan, dolar belki de 9 TL'ye fırlamadan saatler önce Albayrak istifasını duyurdu. Tarihin bildiğim tek Instagram istifası olan bol yazım hatalı metnin en çarpıcı yanı, içinde çok anlam barındıran "Sonumuzu hayreylesin” cümlesiydi.
O hafta sonu Beştepe'de neler oldu? Bazı AKP'li vekiller Albayrak nedeniyle Deva Partisi'ne geçme hazırlığında mıydı? Merkez Bankası yönetimine atanan Naci Ağbal, iddia edildiği gibi Albayrak'ın kayınpederinden acı gerçekleri sakladığını mı ortaya çıkardı, öfkeli karşılaşmalar mı oldu? Aile içinde ne gibi krizler yaşandı? Bilâl de bu işin arkasında mıydı? Albayrak iktidar içindeki bir grup tarafından istifaya mı zorlandı? Peki, neden Instagram'dan açıklama yaptı? Neden Twitter hesabı kapatıldı? Cumhurbaşkanlığından "görevden affı kabul edildi” açıklaması yapılana kadar geçen 27 saatte neler oldu? Herkesin ihtimaller ve dedikodulardan yola çıkarak sorduğu bu soruların bir kısmı muhtemelen isabetli sorular, daha somut cevapları da kısmen de olsa bir gün öğreneceğiz belki.
Hafta içinde göreve başlayan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ile yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'ın aynı açıklamayı okur gibi ekonomi yönetimine dair "şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verebilirlik” vaadinde bulunmaları bir tesadüf değildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, partisini grup toplantısında istifa sonrası durumu "Cuma günü 8,54 seviyesinde kapanan Dolar kuru 8.09 seviyelerine kadar geriledi. Türkiye'nin risk primi 78 baz puan azaldı. Uluslararası yatırımcıların ülkemiz varlıklarına 2,7 milyar dolarlık talebi gerçekleşti. Borsadaki yükseliş de yüzde 5'i geride bıraktı. Bu olumlu tablo daha da iyiye gidecektir” diyerek değerlendirdi.
Erdoğan'ın yabancı yatırımcılara bir mesajı daha vardı: "Önümüzdeki aylarda öngörülebilir, kolay erişilebilen yargı sistemi için yeni adımlar atacağız. Yapısal reformların içindeyiz. Ülkemiz yatırım hukuku standartlarına sahiptir. Hukuk sistemimizin taraflarıyla, ekonominin tüm temsilcilerinin istişareleri ile ortaya çıkacak ihtiyaçları süratle hayata geçirerek ülkemizi yeni döneme hazırlayacağız. Yatırım iklimini olumlu yönde geliştireceğiz.” Erdoğan bir bakıma kamuoyu yoklamalarının acı sonuçlarıyla ve piyasaların dayattığı değişiklikleri kabullenmek zorunda kaldığını itiraf etti.
Pelikan telaşı
Haliyle Albayrak'ın ağabeyi Serhat Albayrak'la finanse ettiği yazılan çizilen Pelikancı tayfayı telaş sardı. Mesela zamanında hukuksuz şekilde 3 yıldı hapiste tutulan Osman Kavala'yı hedef alan, yalanlarla dolu yazılara imza atan Hilal Kaplan, "En alçak saldırılara göğüs gerdi. Gayretlerine şahidiz. Hizmetlerine müteşekkiriz” diyerek Albayrak'ı savunmaya koyuldu.
Albayrak'ın gidişinden en memnun olanlar arasında kendisi de Pelikancılar tarafından hedef alınan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül var. Demokrasi ve hukuk sevdalısı olduğundan değil, ama işleri kolaylaşacağı için. Gül'ün Ceza Hukukunda Alternatif Çözüm Yolları Sempozyumu'nda kullandığı ifadeler epey tartışma yarattı. Bunca yıldır her gün bu kadar çok adaletsizliğe, hukuksuzluğa imza atan bu yargıdan sorumlu bakanın "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” ifadeleri nasıl ciddiye alınabilirdi ki? Yine de vermek istediği mesajın tümüne bakmak lazım. Gül, yargı kararlarına "birilerinin” müdahalesinden duyduğu rahatsızlığı ilk kez Albayrak'ın istifasının ardından bu kadar net dile getirdi: "Şu ne der bu ne der, adliyeye gelen insan şöyle telkinde bulundu, şu nasıl bakar, nasıl değerlendirir, bu konjonktüre uygun mu' Arkadaş, yargı konjonktüre bakmaz, yargı hatıra bakmaz, yargı birilerinin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdanına, hukuka Anayasa'ya bakar. Bizim beklentimiz budur. O yüzden adalet yerini bulsun ne olursa olsun yargı mensuplarının yanında HSK vardır, bu millet vardır. Hiç kimsenin tavsiyesine, talimatına, telkinine bakarak değil, dosyaya bakarak vicdanınıza göre karar verin ve 83 milyon huzur içerisinde geleceğe daha güvenle baksın.”
Hukukun üstünlüğü mü dediniz?
Adalet Bakanı da açıklamasında ekonomiye dair mesaj talimatını harfiyen yerine getirdi,"Demokratikleşme ve erişilebilir adalet sistem, insan onurunun yüceltilmesinin bir gereği, ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin olmazsa olmazıdır. İster yerli ister yabancı yatırımcı olsun, uzun vadeli yatırımlar, öngörülebilir, sonuçları kestirilebilir bir hukuk pratiği ile yakından ilgilidir” dedi.
Özetle, iktidar paraya sıkışınca, ekonomide rasyonelliğin ve hukuk devleti olmanın önemini hatırladı. Ekonomide belki uçağı çakılmaktan kurtaracak, muhalefetin eleştiri kozlarını elinden almış olacak ama hukukun üstünlüğü konusunda nedamet getirse de, hiç inananı olmayacak. Bu vaatlerden hesap verme kısmı, eninde sonunda hepsi için geçerli olacak.
Banu Güven
Deutsche Welle Türkçe