Yüzleşme: Çözüm Süreci, Sansür ve İşkence Tartışmaları

Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları, sansür yasaları ve işkence suçları gündemde. Bahçeli’nin mesajları ve DEM Partisi’nin rolü, sürecin kaderini belirleyecek. Detaylar haberimizde.

Yüzleşme: Çözüm Süreci, Sansür ve İşkence Tartışmaları


Yüzleşme: Çözüm Süreci, Sansür ve İşkence Tartışmaları

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Çözüm Süreci: Umutlar ve Belirsizlikler

Türkiye’de çözüm süreci olarak adlandırılmayan ancak iktidar ve MHP’nin ortak adımlarıyla şekillenen yeni bir süreç tartışılıyor. DEM Partisi yöneticileri, olası bir süreçte rol almaya hazır olduklarını ifade ederken, kulislerde İmralı’dan kapsamlı bir mesaj gelmediği konuşuluyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli, süreci doğrudan Kürtlere hitap eden bir çağrıyla şekillendirdi:
"PKK Kürtleri temsil edemez. Gelin bir olalım, beraber olalım, hep beraber Türkiye olalım."

Bahçeli’nin sözleri, çözüm sürecinin önceki dönemlerden farklı olacağı ve yöntemsel bir değişiklik içerdiği mesajını veriyor. Ancak Kandil’den ve YPG’den beklenen destekleyici mesajların gelmemesi, sürecin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyor.

DEM Partisi’nin Rolü ve İmralı’dan Gelen Mesajlar

DEM Partisi Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın İmralı ziyaretinden döndüğü ancak müzakere sürecine dair kapsamlı bir mesaj getirmediği ifade ediliyor. Parti, sürecin kapsamlı bir müzakere temelinde yürütülmesi durumunda sorumluluk alabileceğini belirtiyor.

İktidar kanadı ise DEM Partisi’nin “silah bırakın” çağrısına katılmasını bekliyor. Sürecin Suriye’de güvenli bir hat oluşturma ve yeni anayasa hazırlıkları gibi iç ve dış politika hedefleriyle paralel yürütüleceği anlaşılıyor.


Sansür ve Dezenformasyon Yasası: Gazetecilere Baskı

“Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen düzenleme, gazetecilerin ifade özgürlüğünü tehdit etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta tutuklanan gazeteci Furkan Karabay ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanan Nasuh Mahruki, bu baskının son örneklerinden.

Düzenlemede yer alan “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” ifadesi, hukuki belirsizlik yaratırken, uygulamada keyfi tutuklamalara zemin hazırlıyor. Gazeteciler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve aktivistler, bu yasaların ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanıldığı görüşünde birleşiyor.


İşkence Suçları ve İnsan Hakları İhlalleri

12 Eylül darbesi döneminde cezaevlerinde uygulanan ilaç deneyleri ve işkence iddiaları, insanlık suçlarının zamanaşımı olmadığını bir kez daha hatırlatıyor. Merhum akademisyen Muazzez İlmiye Çığ’ın başkanlığını yaptığı bir vakfın bu süreçte mahkumlar üzerinde ilaç deneyleri yaptığı iddiaları, işkenceyle yüzleşme tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.

İşkence ve kötü muamele iddialarına karşı yapılan savunmalar, geçmişte yaşanan hak ihlallerine yönelik hesaplaşma eksikliğini gözler önüne seriyor. Türkiye’de darbe dönemleri ve insanlık suçlarıyla yüzleşme sağlanmadığı sürece bu tartışmaların devam edeceği anlaşılıyor.


www.yerelgundem.com

Kaynak: Gökher Tahincioğlu / T24