Zeytinyağı fiyatları neden artıyor?
Kuraklık ve küresel fiyatlar
Zeytinyağı fiyatları neden artıyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekonomi yetkilileri her ne kadar çalışan ve emeklileri enflasyona ezdirmedikleri yönünde açıklamalar yapsalar da, temel gıda ürünlerindeki fiyat artışı sürüyor.
Zeytinyağı da fiyatı aşırı artan gıda ürünleri arasında en üstlerde yer alıyor.
TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, geçen hafta 2023-2024 sezonu zeytinyağı alım fiyatını kilogram başına 295 lira olarak belirledi. Geçen yıl açıklanan alım fiyatı 74 liraydı. Buna göre zeytinyağının alım fiyatı yüzde 298 arttı.
Ürün alım fiyatının artırılması, market fiyatlarına da yansıyacak. Zeytinyağının perakende fiyatı kilogram başına 300-550 lira arasında değişiyor. Fiyatların daha da artması bekleniyor.
Türkiye'de 2023-2024 sezonu için zeytinyağı üretim beklentisi, bir önceki sezona göre yaklaşık yüzde 57 civarında azaldı. Geçen yıl 421 bin ton zeytinyağı üretimi bekleyen Ulusal Zeytin Zeytinyağı Konseyi'nin (UZZK) bu yılki tahmini 179 bin 300 tonda kaldı. Mevcut üretim gerçekleşirse geçen yıldan kalan 180 bin tonla birlikte Türkiye'nin bu seneki stoku 360 bin tona ulaşıyor. Rakamlara göre Türkiye'de iç tüketim ve ihracata yetecek kadar zeytinyağı stoku mevcut. Peki fiyatlar neden artıyor?
Kuraklık ve küresel fiyatlar
Dünyada zeytinyağı üretiminin büyük bölümü, iklim değişikliğinden en fazla etkilenen Akdeniz havzasındaki ülkeler tarafından gerçekleştiriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'na göre Türkiye, zeytinyağı ihracatında İspanya, İtalya ve Yunanistan'la birlikte ilk dört ülke arasında. Bölgede artan kuraklık zeytin ve zeytinyağı üretimine de olumsuz yansıyor.
DW Türkçe'ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran'ın verdiği bilgilere göre, dünya zeytinyağı üretiminin yüzde 67'si Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından gerçekleştiriliyor. Bölgede yaklaşık 2 milyon ton civarında zeytinyağı üretimi yapılıyor.
Üretimde İspanya'nın başı çektiğini, ancak değişen iklim koşulları nedeniyle ülke üretiminin 665 bin tona gerileyerek geçen yıla göre yüzde 56 civarında azaldığını ifade eden Kapıkıran, AB genelinde de üretimde yüzde 40 düşüş olduğunu belirtiyor.
Avrupa'da talebin artmaya devam etmesi karşısında arzda ciddi düşüş olduğu için fiyatların litrede 7,82 euroya kadar çıkarak son üç yılda yüzde 420, son bir yılda ise yüzde 210 arttığını anlatan Kapıkıran, "Bizde de TARİŞ zeytinyağının litresini 295 lira olarak açıkladı. Beş litrelik zeytinyağının 1500 lira olacağı sürece doğru gidiyoruz" diyor.
"Palyatif artış da mümkün"
Türkiye'de de kuraklık etkisiyle zeytin hasadında ve zeytinyağı üretiminde düşüş beklendiğini ifade eden Kapıkıran, yine de Türkiye'de stoklar açısından bunun büyük bir problem olmayacağına dair öngörülere dikkat çekiyor.
Türkiye'de kişi başına zeytinyağı tüketiminin iki litre olduğunu, yıllık 150-160 bin ton civarında bir iç tüketimin söz konusu olduğunu dile getiren Kapıkıran, üretimde yüzde 50 civarı düşüş olsa bile stoklardan karşılanabileceğini vurgulayarak ekliyor: "Bu koşullar karşısında iklim değişikliği ve bu yılki hasat miktarının azalmasını fırsat bilerek bir palyatif artışın da olduğunu söylemek aslında mümkün."
Küçük ve orta büyüklükteki aile işletmeleri açısından ise üretimdeki düşüş beklentisi ve yıllık geçimlerini o işletmelerden sağlamaları itibarıyla belirli bir fiyat artışının anlaşılır olduğunu ifade eden Kapıkıran,
"Çiftçi çıkış fiyatlarını kontrol altına almak yerine çiftçinin kazanmasını sağlayıp piyasa fiyatlarını kontrol altına almak lazım" ifadelerini kullanıyor.
Verimlilik düşük
Türkiye'de zeytinlik alanları ve ağaç sayısı artarken zeytin üretiminin aynı miktarda artmaması da zeytinyağı fiyatlarına artış olarak yansıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye'de 189 milyon civarında zeytin ağacı bulunuyor. Bu ağaçların yaklaşık 158 milyonu meyve veriyor.
Ancak yıllara göre zeytin ağacı sayısında artış olsa da ağaç başına düşen zeytin üretiminde azalma gözleniyor. 2012'de meyve veren yaklaşık 121 milyon ağaçtan 1 milyon 820 bin ton zeytin üretilirken, 2021'de meyve veren 158 milyona yakın ağaçtan 1 milyon 738 bin 680 ton üretim yapılabildi.
Murat Kapıkıran, İspanya'da ağaç başına hasat edilen zeytin miktarı 40 kilogram iken Türkiye'de bunun 11 kilogram civarında olduğunu söylüyor.
Son 20 yılda dikilen yeni zeytin ağaçlarının ağaç başı ortalama verimi düşürdüğüne dikkat çeken Kapıkıran, bunun nedenlerini ağaçların genç olmasının yanı sıra kuraklığa karşı önlem alınmaması ve zeytin bakımı için gerekli eğitim, destek ve uygulamaların yeterince yapılmamasına bağlıyor.
Türkiye'de sıyırma ve çırpma şeklinde uygulanan zeytin hasat yönteminin de zeytin ağaç varlığını düşürdüğünü aktaran Kapıkıran, hasat tekniklerinin zeytin ağacına zarar vermeyecek şekilde teknolojik gelişmelerden faydalanılarak daha sağlıklı bir şekle dönüştürülmesi gerektiğini vurguluyor.
"Çiftçi mutlaka desteklenmeli, zeytinlikler için ise kuraklıktan etkilenmesini en aza indirecek yöntemler uygulanmalı" diyen Kapıkıran, kapalı basınçlı sulama sistemlerinin devreye alınarak kurak günlerde sulama yapılabileceğini, aile işletmelerine bununla ilgili destek verilebileceğini söylüyor.
Girdi fiyatlarındaki artış
Girdi fiyatlarındaki artış da zeytinyağı fiyatlarını yukarı çeken etmenler arasında. Zeytin üretiminde mazot ve gübre önemli girdilerden birkaçı. Ayrıca sulama için elektrik maliyeti de söz konusu.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı verilere göre tarım ürünleri üretici fiyat endeksinde (Tarım-ÜFE) ekimde yıllık artışın en yüksek olduğu alt grup, yüzde 168 artışla yağlı meyveler-zeytin oldu.
Tarımsal girdi fiyat endeksi ise ağustos itibarıyla yüzde 41 yükseldi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar'a göre Türkiye kişi başına ortalama gelirinin sadece üçte birini kazanan üretici için mazot fiyatlarının ucuz sağlanması veya mazota verilen desteğin önemli ölçüde artırılması gerekiyor. Gübre desteklerinde de artış yapılmadığını vurgulayan Bayraktar, desteklerin artırılmasının gübre kullanımını yükselteceğine, verim ve kalitede artış sağlanacağına işaret ediyor.
TZOB'a göre eylül itibarıyla mazot fiyatı aylık yüzde 5,9, yıllık yüzde 75,5 oranında arttı. Son bir yılda, gübre fiyatlarında ise çeşidine göre yüzde 1,5 ile 10.7 arasında artış görüldü.
Zeytinlik alanlar korunmuyor
Zeytin ve zeytinyağının Türkiye için önemli bir ihracat kalemi olduğunu, ekonomiye ciddi bir katkı sağladığını belirten Kapıkıran'a göre ise zeytinin stratejik bir bitki olarak değerlendirilmesi ve verimliliğin artmasına yönelik önlemler alınması gerekiyor. Ancak Türkiye'de zeytinliklerin elden çıkarıldığı veya bu alanların zeytinlik vasıflarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu bir süreç yaşanıyor.
Türkiye'de 1939 yılında çıkan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'a göre zeytinliklerin 3 kilometre yakınına zeytin işletmeleri dışında, toz çıkaran hiçbir tesise izin verilmemesi gerekiyor.
Ancak geçen yıl mart ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmelikle, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlarda ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerine 'kamu yararı' gerekçesiyle izin verildi. Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına ilişkin düzenleme, aralık ayında torba yasa teklifine de eklense de gelen tepkiler sonrası kanun teklifinden çıkarıldı. Danıştay 8. Dairesi geçen hafta Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'na ait yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Temmuz ayında ise deprem bölgelerinde ormanlık alanların ve zeytinliklerin imara açılmasını düzenleyen teklif Mecliste kabul edildi.
Murat Kapıkıran, kamunun ya da vakıfların elinde bulunan zeytinliklerin turizm, karayolları yatırımları ya da çeşitli imar uygulamalarıyla kaybedilmeye devam edildiğini vurguluyor.
Balıkesir Edremit'te Vakıf Zeytinleri Genel Müdürlüğü'ne ait yaklaşık 170 bin zeytin ağacığının yer aldığı 14 bin dekarlık arazinin, iki ay önce boşaltılarak sağlık turizmi alanı olarak belirlendiğini söyleyen Kapıkıran, bu tarz uygulamalardan vazgeçilmesi çağrısı yapıyor.
DW